Ergenekon operasyonunda, hakkında iddianame tanzim edilenlerin dâvâsı 20 Ekim’de başlıyor. Duruşmalarda “silâhlı terör örgütü kurmak ve yönetmek”le suçlananlardan Veli Küçük ve Doğu Perinçek tutuklu, İlhan Selçuk ve Kemal Alemdaroğlu tutuksuz yargılanacak.
Operasyonun sonraki dalgalarından birinde gözaltına alınarak tutuklanan emekli orgeneraller Şener Eruygur ve Hurşit Tolon hakkındaki iddianame ise henüz sonuçlandırılabilmiş değil.
İki emekli generale “TSK adına” yapılan ziyaretin, sürecin bundan sonraki seyrini ne şekilde etkileyeceğine ilişkin tartışmalar devam ederken, Eruygur’un merdivenden düşüp kafasını çarptığı ve hastaneye kaldırılıp yoğun bakıma alındığı haberi geldi. Sonra da mahkemenin tahliye kararı.
Derken Tolon da sedyeyle kaldırıldığı hastaneden yürüyerek çıkıp tekrar cezaevine götürüldü. Ama avukatının onun için de yine sağlık sebepleriyle tahliye talebinde bulunduğu açıklandı.
(Evvelce İlhan Selçuk’la Alemdaroğlu’nun da gözaltına alınıp bırakıldıktan sonra hastaneye kaldırıldıklarını, Veli Küçük’ün birkaç defa hastanelik olduğunu, Perinçek’in yardımcısı Ferit İlsever’in de tutukluyken yine “sağlık durumu” gerekçesiyle serbest bırakıldığını hatırlayalım.)
Bu arada, Kandıra ziyareti sonrasındaki dikkat çekici gelişmelerden biri, Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz için Bakanlıkça inceleme başlatılması oldu. Bu durum, hemen Şemdinli Savcısını hatıra getirdi ve “Ferhat Sarıkaya’nın başına gelenler şimdi de Öz’e yapılacak?” sorusunu sordurdu.
Ardından Bakanlığın Öz hakkında soruşturma açılmasına mahal olmadığına karar verildiğini açıklamasıyla kuşku bulutları dağılır gibi oldu.
Bilâhare operasyonda yeni bir dalga daha geldi. Kızılelma koalisyonunun başlangıç safahatında adı çokça gündeme gelen bir ülkücü, son dönemde Atatürk kılığındaki görüntüleriyle medyada boy gösteren bir tiyatrocu-oyuncu ve 28 Şubat’ta Fadime Şahin-Ali Kalkancı tezgâhlarını hazırlayan ekipte yer aldığını övünerek açıklayan aykırı bir tip, gözaltına alınarak sorgulandı.
Ama sonra bunların üçü de serbest bırakıldı.
Ve bu durum, “Operasyon magazinleştirip sulandırılmaya mı başladı?” sorularını gündeme getirdi. Selçuk’la Alemdaroğlu’nun gözaltına alınıp serbest bırakılmasının yol açtığı psikolojinin bir benzeri, bu son gözaltılarda yeniden yaşandı.
Nurseli İdiz’in “Cumhuriyet kadınları projemizle ilgili olarak Savcıyı bilgilendirdik, çok alâka gösterdi” ifadeleri de işin tuzu biberi oldu.
Son operasyonlarda ise, gözaltı ve tutuklamalar teğmen düzeyindeki muvazzaflara sıçradı.
Tutuklanan teğmenlerin, evvelce “Hz. Ali’nin cesareti, Hz. Ömer’in adaleti ve M. Kemal’in fikirleriyle” parti kurduğunu açıklamış olan avukatı, TSK gibi emir-komuta sistemiyle çalışan disiplinli bir kurumda müvekkillerinin kendilerine isnad edilen suçları işleyemeyeceğini savunuyor.
Mahkeme savcının iddialarını ciddî bulup tutuklama kararı verdiğine göre, “genç subaylar”ın ya bu disiplini delen bir faaliyeti söz konusu veya “yukarıdakiler”den de işin içinde olanlar var.
Diğer isimlerden Tuncay Özkan’ın gözaltına alınması, zaten bilinen tavrı, çizgisi ve önceki operasyonlarda “Gelin, beni de alın” diyen meydan okumaları dikkate alındığında beklenen bir durumdu. Bu vesileyle hakkında çıkan son bilgiler, Özkan’ın vakti zamanında Eruygur’un medyadaki en önemli adamı olduğunu da gözler önüne serdi.
Gözaltı için evine gidildiğinde tanınmış bir mankenin de içeride olması işin ayrı bir boyutu.
Son operasyonun en dikkat çeken isimlerinden biri ise, çok farklı ilişkileri ortalığa dökülen Askerî Yargıtay emekli üyesi ve DGM eski savcısı.
Bu zata izafe edilen renkli hikâyeler arasında, evvelce sıkı fıkı olduğu Nuh Mete Yüksel’in porno kaset tuzağıyla harcanmasında rol almak, kumarhaneler kralı Sudi Özkan’la ve Melih Gökçek’le yakın dostluk ilişkisi içerisinde olmak da var.
Ergenekon gittikçe daha da ilginçleşiyor.
26.09.2008
E-Posta:
[email protected]
|