Millî Eğitim Bakanlığı, İnkılâp Tarihi ve Atatürkçülük kitabında darbe övgülerinin yer aldığı bölümü iptal etmek suretiyle, vahim bir yanlışı düzeltme yolunda önemli ve takdire şayan bir adım attı.
Aslında o kitabın tamamı, tarihî gerçeklere uygun şekilde yeni baştan yazılmalı ve adı da eskiden olduğu gibi Cumhuriyet Tarihi olarak değiştirilip muhtevası ona göre tanzim edilmeli.
Bu yapılırken, Dengir Mir Mehmet Fırat’ın devrimbaz cenahta kızgın tepkilere yol açan “travma” tesbiti ekseninde, baskı ve dayatmalarla uygulamaya konulmuş olan devrimlerin sosyal ve toplumsal bünyede meydana getirdiği sıkıntı ve sorunlar objektif bir dille anlatılmalı.
Yanlış ve tek taraflı propaganda üslûbunun yerine, Bediüzzaman’ın ifade ettiği “inkılâp kusurları”na da dikkat çeken bir anlatım olmalı.
Tabiî bu, günümüz şartlarında yapılabilecek birşey değil. Onun için, kayıt düşerek geçelim.
Ve İnkılâp Tarihi ve Atatürkçülük kitabının iptal edilen “yakın tarih” bölümünün, tekrar yazılırken, tarihî gerçeklerle demokrasinin icaplarına uygun şekilde kaleme alınmasını dileyelim.
Evvelce yazdığımız gibi, düzeltilmeyi bekleyen bir kitap daha var: Millî Güvenlik Bilgisi.
“İrticaî unsurların, din perdesi altında her alanda Atatürk’e ve onun inkılâplarına saldırısı devam etmektedir” gibi, mâlûm istihbarat raporlarında veya kırmızı kitap-mavi kitap olarak da anılan “gizli” Millî Güvenlik Siyaset Belgesinde geçmesine “alışık” olduğumuz bir cümlenin, liselerde okutulan bir ders kitabında işi ne?
Bu kitabı okuyan lise öğrencisi “irticaî unsurlar”dan neyi anlayacak? “Din perdesi altında devam eden saldırılar” ifadesinden nasıl bir anlam çıkaracak? Zihninde nasıl bir tablo oluşacak?
Peki, hemen peşinden gelen “Bu topraklarda yüzyıllardan beridir yönetime egemen olmak isteyen irtica, bugün olduğu gibi gelecekte de halkımızın masumane inançlarını kullanarak çok farklı yöntemlerle iktidarı ele geçirmeye çalışacaktır” şeklindeki iddialı cümleye ne demeli?
“Yüzyıllardan beridir bu topraklarda yönetime egemen olmak isteyen irtica” ile ne kast ediliyor? Ve aynı irticanın, “bugün olduğu gibi gelecekte de çok farklı yöntemlerle iktidarı ele geçirmeye çalışacağı” kehanetinin dayanağı ne?
Nedir bu ”çok farklı yöntemler?” “Halkımızın masumane inançları” ne şekilde kullanılıyor?
Ve “irtica heyûlâsı” ne zaman Türkiye’yi ele geçirecek? Vaktiyle komünizm için seslendirilen “Bu kış ülkeye hakim olacak” korkusunun, şimdi de ne olduğu meçhul “irtica” için dile getirilmesi ve üstelik bunun bir lise ders kitabında yapılması, akılla izahı pek kolay birşey olmasa gerek.
Kaldı ki, bu satırlarla verilmek istenen mesaj açısından dahi, son derece karışık, muğlâk, kafa karıştırıcı ifadeler bunlar. Ve aynı zamanda sıkıntılarımızın en önemli sebeplerinden biri olan “halka güvensizliği” yansıtıyor; “Cahil halk, masumane inançlarının irtica tarafından sinsice kullanıldığının farkında değil” mesajı veriyorlar.
28 Şubat söyleminin tipik bir örneğini oluşturan bu sözlerin bir lise ders kitabında da karşımıza çıkması, kabul edilebilecek birşey değil.
İnkılâp Tarihi kitabının tepkiler üzerine iptal edilen bölümünde 28 Şubat anlatılırken, “Laiklik karşıtı eylem ve söylemlerin artması üzerine, Millî Güvenlik Kurulu hükümeti uyardı” deniliyordu. Millî Güvenlik Bilgisi kitabında ise bu söylem çok daha ileri boyutlarda sürdürülüyor.
Demek ki, bu “ders kitabı yazımı” meselesinde, mutlaka üzerine gidilip aydınlatılması ve çözüm bulunması gereken derin yapılanmalar var.
Fark edilen örnekler, bunu gösteriyor.
Ders kitaplarının tümünün bu gözle dikkatli bir şekilde tetkiki halinde karşımıza nasıl bir tablonun çıkacağını ise doğrusu kestiremiyoruz.
“Bu tetkikat mutlaka yapılmalı” diyor ve bu meseleyi çok iyi takip eden yazarlarımızdan Mehmet Kara’nın Millî Güvenlik kitabı için sorduğu soruyu biz de tekrarlıyoruz: Bu kitap da düzeltilecek mi?
23.09.2008
E-Posta:
[email protected]
|