İSLÂM hayat dinidir. Dünya ve ahiret işlerini düzenlemek, her iki âlemde mutlu etmek için gönderilmiştir.
Esas ve kurallarına uyulduğunda dünya da, ahiret de Cennete döner.
Dünyada kendini bir misafir ve yolcu olarak gören insan ancak misafirliğin gereği olarak dünya misafirhanesinin sahibinin koyduğu ölçüler içerisinde hareket ettiğinde huzur bulur, yoksa acı ve ıztırap çekmekten kurtulamaz.
Vücudumuz olduğu gibi mal da, mülke de her şey bir emanettir. Dünyaya gelirken birşey getirmediğimiz gibi giderken de birşey götüremeyiz.
Malı kazanabilme gücünü, akıl ve fikri Allah vermiştir ve asıl mal sahibi olarak malın kırkta birini fakirlere vermemizi istemektedir. Zekâtı vermemek emaneti gasbetmek demektir. Aslına bakılırsa zekâtı verilmeyen mal kurtarılmış da olmaz. Zekât kadar mal şu veya bu şekilde mutlaka çıkar, kişi bunun farkında olur veya olmaz, gerçeği görmediği için bu kaybı çeşitli sebeplere bağlar. “Her gün yeryüzüne inen iki melekten biri, ‘Allah’ım malını cimrilik edip Senin yolunda vermeyenin de malını telef et!’ der” hadis-i şerifi bu açıdan oldukça dikkat çekici değil midir?1
Zekât vermeyen insan cimriliğin kıskacı, cenderesi altında ezilmekten, sıkıntı çekmekten kurtulamaz. Fakirin makbul duâsı yerine kin ve nefretini celbeder; hücumlarına hedef olur, dünyasını zindan eder.
Ya ahiretini? Ahireti de daha beter hâle gelir. Birgün Allah Resûlü’nün (asm) huzuruna kızıyla birlikte bir kadın gelmiş, kızın elinde iki altın bilezik gören Allah Resûlü (asm) kadına, “Bu bileziklerin zekâtını veriyor musun?” diye sormuş. Kadın, “Hayır” cevabını verdiğinde, Kâinatın Efendisi (asm), “Peki, Kıyamet gününde bu iki bileziğin yerine Allah’ın iki tane ateşten bilezik taktırmasını ister misin?” dediğinde kadın zekât için hemen bilezikleri çıkarmış.2
Kur’ân zekât vermemenin akibetini çok acı şekilde anlatır. Cimrilik edip zekâtı verilmeyen mal Kıyamet gününde sahiplerinin boynuna dolanacaktır. Buyurulur ki: “Allah’ın lütuf ve ihsanıyla onlara verdiği şeyde cimrilik edenler, bu cimrilikleri kendileri için bir hayırdır sanmasınlar. Bu onlar için şerdir. Cimrilik ettikleri şey Kıyamet Gününde ateşten halka olarak onların boyunlarına dolanacaktır. Göklerde ve yerde olan her şey Allah’ındır ve sonunda O'na döner. Allah sizin yaptıklarınızdan da hakkıyla haberdardır.”3
Başka bir âyette de Kıyamet gününde zekâtı verilmeyen altın ve gümüşlerin Cehennem ateşinde kızdırılıp zekât vermeyenlerin alınları, yanları ve arkaları onunla dağlanacağı bildirilir.4
Demek oluyor ki mal emanetini omuzlayan kimse için iki yol var: Ya zekâtını vermeyip bu sıkıntıları üstlenecek; ya da zekâtını verip hem dünyasına, hem de ahiretine yatırım yapmış olacaktır.
Dipnotlar: 1- Buharî, Zekât: 27; Müslim, Zekât: 57. 2- Ebû Davud, Zekât: 3; Tirmizî, Zekât 120. 3- Âl-i İmran Sûresi: 180. 4- Tevbe Sûresi: 35. 5- Buharî, Zekât: 3; Neseî, Zekât: 3; İbni Mace, Zekât: 3; Muvatta, Zekât: 33. 6- İbni Mâce, Zekât: 2; Neseî, Zekât: 11.
02.10.2008
E-Posta:
[email protected]
|