Gayba, yani görünmeyene iman, İslâmın en temel konularından biridir. Mü’minlerin özellikleri sayılırken gayba iman ettiklerine dikkat çekilmez mi? Bir kısım şeyleri göremeyiz, ama onlara görür gibi inanırız. Bu görünmeyenler görünenlerden daha çok ve o ölçüde de önemlidirler.
Meselâ Allah’a, meleklere, kadere, Mizan’a, Mahkeme-i Kübraya, Sırat’a, Cennete ve Cehenneme öylesine inanırız ki sanki gitmişiz, görmüşüz, bizzat yaşamaşız. Öyle de olmak zorundayız. İmanımızın kemâli ancak bu sûretle mümkün olur.
Öyleyse görünmeyen, yani gayb âlemi ile ilgili gerek Kur’ân-ı Kerim ve gerekse hadis-i şeriflerde yer alan bir mesele, bizim dünyamızda görünen âlemlerdekiler kadar anlam ve değer ifade eder. Madem ki ondan bizzat yaratıcısı olan Allah bahsetmektedir. Madem ki Resûlüne bizim adımıza bizzat göstermiş, o da görüp öylece anlatmaktadır.
Ama ne yazık ki Sahabenin, İslâm büyüklerinin bu meselelere bakışı ve onları hayatlarının bir parçası hâline getirmeleriyle bizlerin imanı ve yaşayışları arasında dağlar kadar fark vardır.
Bunun sebebi imanın zayıflığıdır. İmanı kuvvetlendirici, taklitten tahkîke ulaştırıcı eserleri okuyarak bu yolda mesafe alırsa kişi yaşayına dikkat etmek gerektiğini hisseder ve kendine ona göre bir hayat çizer.
Asıl meselede de bu değil midir? “Şu farzdır; mutlaka yapılmalı, şu haramdır; ondan da mutlaka kaçınılmalı” demeye bile gerek kalmadan kişi artık yapılması gerekeni canla başla yapar, kaçınılması gerekenlerden de yılandan akrepten kaçar gibi kaçar.
O zaman Allah Resûlünün (asm), “Vallâhi, benim bildiklerimi siz de bilseydiniz az güler, çok ağlardınız. Yataklarınızda hanımlarınızdan zevk almaz; dağlara fırlar, Allah’a yalvarıp yakarırdınız”1 ifadelerindeki sırrı daha iyi anlardık.
Bu durumda insan nasıl ölçüsüz ve dengesiz bir hayat sürer? Nasıl ahireti unutup dünyaya gönül kaptırır? Nasıl Allah rızasını aramanın dışında başka hedef ve gayeler peşinde koşar?
Bu hadis-i şerif şüphesiz dünya nimetlerinden uzak kalmayı öğütlemiyor. İşin ciddiyetini nazara vererek meşrû ve helâl daire içinde kalmayı, haramlardan şiddetle kaçmak gerektiğini hatırlatıyor.
Dipnotlar:
1- Tirmizî, Zühd: 9; İbni Mâce, Zühd: 19.
25.09.2008
E-Posta:
[email protected]
|