“ÖYLE bir zaman gelecek ki, kişi eline geçen malın helâlden mi, haramdan mı olduğuna aldırış etmeyecek.” 1
Bir hadis-i şeriflerinde böyle buyuruyor Peygamberimiz (asm).
Malına, canına, çoluk çocuğuna zarar gelmesin diye tir tir titreyen insanoğlu eğer helâl-haram konusunda aldırış etmeyecek noktaya gelmişse ahiretini yıktığının farkında değildir veya pek düşünmüyor demektir. Şurası bir gerçek ki manevî hayata yönelen tehlikeler maddî zararlarla kıyas edilemeyecek kadar büyüktür.
Bu hassasiyeti yitirmek, gereğini yapmamak insanın mânevî hayatından çok şeyler kaybettiğinin delilidir. Kaybettiklerinin yerini ise dünyadan ne kazanırsa kazansın dolduramaz.
Zakkum ağacından elma, armut, nar gibi nefis meyveler beklenmez, ancak zakkum meyvesi beklenir. Helâl lokma girmeyen vücuttan da hayır beklenmez.
Çünkü haram giren vücudun merkezi olan kalbin dengesi bozulur. Hadis-i şerifte belirtildiği gibi onun iyi olması bütün vücudun iyi olması, onun bozulması bütün vücudun bozulması demektir. Artık o vücudu helâl dairede tutmak zorlaşır.
Manevî alanda mesafe alan insanlar özellikle bu husustaki titizlikleri sebebiyle o noktalara gelmişlerdir.
İmam-ı Şaranî’nin hocası Aliyyü’l-Havvas bu hususta son derece hassastı. Başlangıçta temizlik malzemeleri satarken sonradan işi sepetçiliğe döktü. Sepet örüp satıyor, geçimini bununla kazanıyordu. Birgün çalışa çalışa gözleri şişmiş, ama sepet yapmaktan vazgeçmemişti. Bir dostu yüklü miktarda bir para getirip hediye etmek isteyip, “Buyrun efendim, kendinizi yormayın, istirahatinize bakın. Sağlığınıza kavuşuncaya kadar bu parayı harcarsınız” dediyse de Aliyyü’l-Havvas kabul etmedi. “Ben daha kendi kazancımın temizliğine güvenemiyorum. Nerde kaldı ki başkasının kazancına güvenebileyim” deyip verilen hediyeyi reddetti.
Helâl lokmaya dikkat başarıyı da beraberinde getirir. Viyana’ya giden Osmanlı ordusunun üzüm salkımlarının yerine astıkları para, değil üzümlerin parasına, tarlanın değerine denkti. Mısır Seferine giderken elma bahçelerinden geçen orduda bir tek elma olsun bulunamaması dikkatleri çekmişti. Yavuz, “Bu orduyla değil Mısır, nereler fethedilmez!” demekten kendini alamayacaktı.
Başlangıçtaki hadis-i şerifte de belirtildiği gibi imanların zayıflamasıyla helâl-haram duygusu ortadan kalkmış, dolayısıyla maddeye yönelen nazarlar önünde güzel hasletler ve fazilet cımbızla aranır olmuş, kalpteki bu bozulma hayatın her safhasına yayılmıştır.
Dipnotlar:
1- Neseî, Büyu’: 3.
15.09.2008
E-Posta:
[email protected]
|