İDRAK ettiğimiz mübarek Ramazan ayı, yardımlaşma ve dayanışma hislerinin de zirveye çıktığı bir ay olması sebebiyle ayrı bir öneme sahip. Fakirlerin hakkı olan zekât ve fitrelerin bu ayda dağıtılması yardım faaliyetlerinin gündemi meşgul etmesine de sebep oluyor.
“Komşusu açken tok yatan bizden değildir” ikazı gereği, fakir ve fukaranın gözetilmesi hepimizin vazifesi. Ancak bu vazifeyi herkesin tek tek yapması kolay değil. Bu sebeple yardımları planlı ve programlı olarak muhtaçlara ulaştırmak için çeşitli vakıf ve dernekler faaliyet gösteriyor. Hatta bu yardımlaşmayı temin için, halk arasında “Fak(ir) Fuk(ara) Fon(u)” olarak bilinen kaymakamların kontrolünde ‘devlet’e ait bir kurum bile var.
Tabiî ki muhtaçlara yardım ulaştırmak için kurulan dernek ya da vakıfların ‘yolsuzluk’la itham edilmeleri, haberlere konu olması çok ağır bir sorumluluk gerektiriyor. Herkesin doğru ve dürüst olması lâzım, ama doğruluk ve dürüstlük; fakirlere yardım ulaştırmak için bir araya gelenler için olmazsa olmaz şarttır. Böyle kurum ve kuruluşların ‘yolsuzluk, usulsüzlük, haksızlık’ gibi kavramlarla birlikte anılması en hafif tabiriyle ‘tuzun kokması’ anlamına gelir. ‘İnsan’ların hata yapması mümkündür, fakat asıl hata ‘yanlış’ları savunmakta ısrar etmektir. Bu bakımdan; duyulması, gerçekleşmesinden daha beter olan bazı iddiaların bir an önce açıklığı kavuşması ve varsa usulsüzlük yapanların cezalarını çekmesini arzu ederiz.
Önemli noktalardan biri de, fakir ve muhtaçlara ulaştırılan yardımların onları rencide etmesidir. Mümkün olduğu kadar; “Bir elin verdiğini, diğer el görmemeli” prensibini uygulamak gerekirken, maalesef çoğu zaman bu kurala uyulmuyor. Uyulmadığı için de yardım aldığı için sevinmesi gereken fakir ve fukara hem manen, hem de maddeten rencide oluyor.
Zaman zaman gazetelere haber konusu olan bu tür davranışların bir şekilde sona erdirilmesi gerekiyor. Muhtaçların Ramazan ayından çok önce tesbit edilmesi ve kimseyi rencide etmeden, ‘tören’ yapmadan, kargaşaya sebebiyet vermeden bu yardımların dağıtılması mümkün değil mi? Hele hele günümüz şartlarında bunları yapmak çok kolay olsa gerek.
Gerek belediyeler ve gerekse bu faaliyetlerde bulunmak için kurulan dernekler ‘fakir’ insanları çok kolay bir şekilde tesbit edebilirler. Dağıtılması gereken yardımlar ya tesbit edilen kişilerin adresine doğrudan teslim edilir, ya da ellerine verilecek bir ‘fiş’ ile farklı gün ve saatler için randevu verilebilir. Bu yapılmadığı için yardım dağıtma esnasında çoğu zaman hoş olmayan manzaralar yaşanıyor. Gazete ve televizyonlara da yansıyan bu görüntüler, yardım için kuyruğa giren insanların bir defa mağdur olmasına sebep oluyor.
Fakir fukarayı sevindirmek için gayret gösteren şahıs ya da derneklere çağrımız şudur: Yardım dağıtırken, fakir-fukarayı rencide etmeyiniz. Hiçbir şekilde kargaşaya imkân tanımayacak şekilde planlı iş yapınız.
Aksi halde ‘duâ’ beklediğiniz kişilerden hayır duâ yerine serzenişler duyarsınız...
15.09.2008
E-Posta:
[email protected]
|