Gençliği kötü yollara sürüklemek için kurulan ‘tuzak’ların başında müstehcen yayınlar geliyor. Bilhassa 12 Eylül 1980’den sonra bu yayınlar çoğaldı. Evet, diğer kötülükler gibi müstehcenliğin bu noktalara gelmesinde de 12 Eylül ihtilâlinin payı var.
Türkiye, bu konuda çelişki yaşayan ülkelerin başında. Bir yandan gençliği ve aileyi korumak adına anayasaya madde konulmuş, öte yandan ise müstehcenliğe bilerek ya da bilmeyerek hız verilmiş. Siyasî iktidarlar ise, çeşitli bahanelerle bu belâyı bertaraf edememişler. Bu konuda yükselen onlarca itiraz duyulmamış, ‘müstehcen yayınlar engellensin’ diyenler ‘mürteci’likle suçlanmıştır. Halen devam eden başka bir yanlış da buna ilâve edilebilir. En az müstehcenlik kadar tehlikeli olan ‘alkollü içki reklâmları’nın bugün bile gazetelerde yer almasına ne demeli?
Neyse ki ‘akıl feneriyle yol arayan’ Avrupa, geç de olsa müstehcenliğin ‘zararlı’ olduğuna hükmetmiş ve engellemek için adım atmaya karar vermiş. Türkiye’deki ‘müstehcen yayın muhibleri’ni üzecek habere göre, Avrupa Birliği, müstehcen reklâmlara yasak getirmeye hazırlanıyor.
İlgili haberde şu bilgiler yer alıyor: “Yasak yürürlüğe girdiği takdirde iç gıcıklayıcı pozlar vererek parfüm tanıtan kadınlar ya da sürekli mutfakta bir şeylere çözüm bulan kadın reklâmları televizyonlarda yer bulamayacak. İngiliz Daily Telegraph gazetesinin haberine göre, İsveçli Avrupa Parlamentosu (AP) milletvekili Eva-Britt Svensson’un hazırladığı raporu kabul eden AP vekilleri, reklâm yapımcılarına, kadın ve erkeklere geleneksel roller biçen spotlardan vazgeçmeleri çağrısı yaptı. AP’de hazırlanan rapor, kadını seks metası olarak gösteren ve cinsiyet eşitsizliğine yol açan reklâmlara denetleme getirilmesini öngörüyor. 504 AP milletvekilinin destek verdiğini rapor için 110 vekil aleyhte oy kullandı. 22’si ise çekimser kalmayı tercih etti.” (Akşam, 6 Eylül 2008)
Pek çok kişi görüyor ki, gazete ve televizyonlarda ‘reklâm’ı yapılan çoğu üründe kadınlar istismar ediliyor. ‘Müşteri’leri kadınlar olmasa da, pek çok reklâmda kadınlar kullanılıyor ve ‘ürün’den çok ‘müstehcen’lik sergileniyor. Türkiye’yi idare edenlerin bu konularla ilgilenmemesi, gündeme getirildiği halde bu yanlışları görmemeleri düşündürücü. Nihayet ‘fıtrat’ konuşmuş ve Avrupalı parlamenterler bu yanlışa ‘dur’ demeye karar vermiş.
Zaman zaman ifade etmeye çalıştığımız gibi, kadınların reklâm yoluyla istismar edilmesi ve aşağılanmasına, en başta kadın haklarını savunduğunu iddia eden feministler karşı çıkmalı. Ne var ki feministler, ısrarla bu istismarı görmeyip, kadınları ‘meta’ olarak görenlere ses çıkarmıyor. Ellerinden gelse daha fazla istismarına da destek olacaklar...
Geç de olsa; Avrupa’dan yükselen bu talebin kabul göreceği ve Türkiye’nin de müstehcen yayınlara ‘dur’ diyeceğini düşünüyoruz.
08.09.2008
E-Posta:
[email protected]
|