MÜ'MİNİN hayatı sadece şu kısacık dünya hayatından ibaret değildir. Onun öyle mânevî bir hayatı vardır ki dünyanın kuruluşundan başlayıp kıyamete, hatta ebedî hayata kadar devam eder.
Dünya ise ebedî hayat yolculuğunda bir misafirhane, bir konak yeri, bir otel değil midir? Ruhlar âleminden başlayan yolculuğumuzda burada—Yunus Emre’nin ifadesiyle—göz kırpması gibi kısa bir süre kalır, yolumuza devam ederiz. Kabir istasyonu ve bekleme salonundan sonra Mahşer, Mahkeme-i Kübra, Mizan, Sırat derken son durak, aslî vatanımız olan Cennete uçup gideriz. Selâmet, esenlikler diyarıdır Cennet ve Allah bizleri bu selâmet yurduna dâvet eder.1 Dünyada örneklerini, nümunelerini gösterdiği nimetlerinin asıllarını, menbalarını ikram edecek orada.
Peygamberler dâhil herkesin geçtiği genel bir cadde var bu yolculukta. O da ölüm. Genç ihtiyar, makamlı makamsız ayırt etmiyor. Görünüşü çirkin, ürkütücü ölüm aslında göründüğü gibi korkunç değil. İman gözlüğüyle bakıldığında o da güzel ve sevimli.
Çünkü ölüm şu sıkıntılı, ıztıraplı dünyadan kurtuluş, mutluluklar diyarı olan Cennete gidiştir. Dost ve sevgililere bir kavuşmadır.
Ölümün yaratılmasında daha nice hikmetler var. Kur’ân, imtihan maksadıyla yaratıldığını bildiriyor ölümün de, hayatın da. Bu sûretle kimin daha güzel amel işlediği ortaya çıkacak.2 Ayrıca, “And olsun ki Biz sizi bir takım korkular ve açlıklarla ve mal, can ve ürün eksikliğiyle imtihan edeceğiz. Sabredenleri müjdele! O sabredenler ki başlarına bir mû’sibet geldiğinde ‘Biz Allah’ın kullarıyız; sonunda yine O’na döneceğiz’ derler” 3 buyuruluyor.
Evet, imtihan olunuyoruz. Bu imtihan bazan mal, bazan can, bazan evlât, bazan da sevdiklerimizle ilgili olacak. Allah Resûlü (asm), kızı Zeyneb’in oğlu vefat ettiğinde gözyaşlarını tutamıyor, kızına, “Veren de, alan da Allah’tır. Allah katında her şeyin belli bir vakti vardır” buyuruyor ve sabretmesini, Allah’tan ecir beklemesini istiyordu. 4
Bu sabrın ecri ise bir hadis-i şerifte şöyle bildiriliyor: “Allahü Teâlâ buyurur ki: ‘Bir mü’min kulumun dünyada sevdiği birini aldığım zaman sabredip Allah’tan ecrini beklerse mükâfatı Cennettir.’” 5
Evet, sabretmenin mükâfatı Cennet. Vefat eden de yakınlarıyla birlikte ebediyyen Cennette birlikte olacak.
Bunlar, mü’minin başına gelebilecek böylesi mû’sibetler karşısında imanın kazandırdığı en büyük teselli kaynağı, en önemli ümit ışığı.
Konuya İnşaallah yarın devam edelim.
Dipnotlar:
1- Yunus Sûresi: 25.
2- Mülk Sûresi: 2.
3- Bakara Sûresi: 155-156.
4- Riyazü’s-Salihîn ve Terc., I:56 (Hadis no: 29; Buharî ve Müslim’den)
5- A.g.e., (Hadis no: 32; Buharî’den).
06.09.2008
E-Posta:
[email protected]
|