"Gerçekten" haber verir 07 Ekim 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.
 

Aile

Türkiye’de sezaryen oldukça yaygınlaştı

SAĞLIK Bakanlığı Ana Çocuk Sağlığı ve Aile Planlaması (AÇSAP) Genel Müdürlüğü Kadın Sağlığı ve Aile Planlaması Daire Başkanı Dr. Rukiye Gül, geçen yıl hastanelere kayıtlı 1 milyon 126 bin canlı doğum yapıldığını, bu rakamın yüzde 42,5’inin sezaryen, yüzde 57,5’inin normal doğum olduğunu bildirdi.

Gül, yaptığı açıklamada, Türkiye’nin aralarında bulunduğu birçok ülkede sezaryenle doğum oranlarında artış olduğunun belirlendiğini söyledi. Sezaryenin ilk başlarda anne adayının hayatını kurtarmak için ‘’umutsuz’’ yapılan bir ameliyat, sonralarında “bebeğin hayatını kurtaracak düşük riskli bir operasyon” olduğunu ifade eden Gül, şimdilerde ise tıbbi zorunluluğun dışında ‘’anne adayının istediği ve hekimin hayatını kolaylaştıran bir tercih’’ olduğunu kaydetti. Normal doğumun doğal ve fizyolojik bir süreç, sezaryenin ise gerektiğinde kullanılması gereken bir ameliyat olduğunu ifade eden Gül, normal doğumdan hemen sonra bebek ile doğrudan tensel ve duygusal iletişim mümkünken, sezaryende bu ilişkinin ertelendiğini belirtti.

Gül, annenin normal doğumdan sonra daha kısa sürede iyileştiği için günlük yaşama geçişinin çok hızlı olduğunu, sezaryenden sonra bu sürecin daha fazla zaman aldığını; normal doğumda annenin kanama, enfeksiyon, organ ve doku hasarı, pıhtı oluşumu riskinin sezaryene göre daha düşük ve ekonomik açıdan daha uygun olduğunu bildirdi.

Sezaryenin 1960’larda doğum kanalının dar ya da plesantanın yerleşim yerinin uygun olmaması gibi nedenlerle uygulandığını anlatan Rukiye Gül, şunları kaydetti: ‘’Annenin doğum sürecinde çektiği ağrılı döneme ilişkin korku ve endişe sezaryen isteğini artırmaktadır. Bu sebeple özellikle gebelik dönemi izlemlerinde kadının bu endişelerini gidermeye yönelik danışmanlık yapılmalı, gerekirse profesyonel yardım alınmalıdır. Ağrısız doğum olarak bilinen epidural anestezi ile yapılan doğumları artırmak amacıyla uygulamanın yaygınlaştırılmasına yönelik programlar düzenlenmelidir.’’

ORANI YÜZDE 25’LERE İNDİRMEK İSTİYORUZ

Gül, tüm doğumlar arasındaki sezaryen oranlarının İngiltere’de 1990’da yüzde 11,2, 2005’te yüzde 14,1 ve 2002’de yüzde 21,6, Fransa’da 1990’da yüzde 13,9, 1995’te yüzde 14,9 ve 2003’te yüzde 18,7, Almanya’da 1990’da yüzde 15,7, 1995’te yüzde 17,2, 2003’te yüzde 24,8, ABD’de 2002’de yüzde 21, 2003’te yüzde 27,6 ve 2006’ta yüzde 31 olarak belirlendiğini bildirdi.

Avrupa ülkelerinde olduğu gibi son 10 yıl içinde Türkiye’deki doğumlarda da sezaryen oranlarının ciddi artış gösterdiğini dile getiren Gül, şunları kaydetti:

‘’Her 5 yılda bir yapılan Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması (TNSA) verilerine göre, 1998 yılında tüm doğumlar arasındaki sezaryen oranı yüzde 14, 2003’te yüzde 21,4 iken Sağlık Bakanlığı verilerine göre hastane doğumları arasındaki sezaryen oranı 2005’te yüzde 40,7, 2006’da 40,3 ve 2007’de yüzde 42,5’tir.

Yıllara göre sağlık kuruluşunda doğum oranları ise 1993’te yüzde 59,6, 1998’te yüzde 72,5 ve 2003’te yüzde 78’dir. Yine 1993’te yapılan doğumların yüzde 75,9’u, 1998’deki doğumların yüzde 80,6’sı ve 2003’teki doğumların yüzde 83’ü sağlık personeli yardımıyla gerçekleştirilmiştir.’’ Gül, devlet hastanelerinde yapılan doğumların yüzde 36,4’ünün, özel hastanedekilerin yüzde 59’unun ve üniversite hastanelerindekilerin yüzde 56’sının sezaryenle yapıldığını söyledi. Dünya Sağlık Örgütü’nün, tüm doğumlar içinde sezaryen oranı yüzde 5-15 olarak belirlediğini dile getiren Rukiye Gül, ‘’Sağlık Bakanlığı olarak şu an yüzde 42,5 olan sezaryen oranını yüzde 25’lere indirmek istiyoruz. 2007 verilerine göre, 81 ilin 40’ında sezaryenle doğum oranlarının Türkiye ortalamasının üstünde olduğunu tespit ettik’’ dedi.

DOĞUM VE SEZARYEN PROGRAMI BAŞLATILDI

Gül, her yıl sezaryen oranlarında artış görülmesinin tespit edilmesi üzerine Sağlık Bakanlığınca geçen yıl ‘’Doğum ve Sezaryen Programı’’ başlattıklarını söyledi. ‘’Her gebeye normal doğum şansı’’ sloganıyla hareket ettiklerini belirten Gül, Sağlık Bakanlığı Eğitim Araştırma Hastaneleri ve çeşitli üniversitelerdeki öğretim üyeleriyle uzman dernek yöneticilerinin temsilcilerinin aralarında bulunduğu bir Bilimsel Kurul oluşturarak ‘’Doğum Eylemi Yönetim Rehberi’’ hazırladıklarını ve 81 ilde uygulanması için genelge yayımlandıklarını bildirdi.

İllerde sezaryen ve normal doğuma yönelik eğitici çalışmalar ve durum değerlendirmesi yaptıklarını ifade eden Rukiye Gül, Sağlık Bakanlığı olarak tıbbi zorunluluk dışında sezaryen yapılmasını önermediklerini, anne bebek sağlığı açısından normal doğumun desteklenmesini amaçladıklarını dile getirdi.

/ Ankara

07.10.2008


Çocuklara egzotik hayvanlar almayın

Doktorlar, küçük çocuklara hamster ve kertenkele gibi egzotik hayvanlar alınmaması uyarısında bulundu.

Amerikan Pediatri Akademisi için hazırlanan raporda, evde egzotik hayvan beslemenin yaygınlaştığına dikkat çekildi, ancak bu hayvanların 5 yaşın altındaki çocuklar ya da bağışıklık sistemi sorunları olan diğer aile üyelerinin sağlığı açısından risk taşıdığı belirtildi. Pediatri dergisinin ekim sayısında yayımlanan raporda, söz konusu hayvanları beslemenin, çocuklar ve bağışıklık sistemi sorunu yaşayanlar için alerjiden bulaşıcı hastalıklara kadar birçok riskin bulunduğuna dikkat çekildi. Doktorlar, evde beslenmeleri geleneksel olmayan bu tür hayvanlar konusunda ebeveynlerin eğitilmesini istedi.

07.10.2008


Okul öncesi eğitim dil gelişiminde etkili

ANA okuluna giden çocuğun dil gelişiminin daha hızlı olacağı bildirildi.

Ankara Üniversitesi Eğitim Fakültesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Üstün Dökmen, yaptığı açıklamada, bir çocuğun Türkçe’nin temel kurallarını 4-5 yaş arasında kavradığını söyledi. Dilin kurallarının çok karmaşık olduğunu, bu sebeple bir çocuğun dilini en iyi şekilde öğrenmesinin önemli olduğunu ifade eden Prof. Dr. Dökmen, şöyle konuştu: ‘’Bir çocuğun ana dilini en iyi şekilde öğrenmesi çok önemli. Ana okuluna gitmeyen bir çocuğa, anne çalışıyorsa bakıcı bakıyor. Bakıcı da çok fazla ilgilenemediği için genellikle çocuk, dili televizyondan öğreniyor. Böyle bir çocuğun ana dilini öğrenmesi daha yavaş olur ve zengin bir dili olmaz.

5 yaşına kadar ana dilimi öğrenemedim, daha sonra öğreneyim diyemezsiniz. Ana dilini iyi öğrenen kişi coğrafyayı da, matematiği de iyi bir şekilde kavrar, satrancı da iyi oynar. Bu açıdan ana okulu büyük önem taşıyor. Ana okuluna giden çocuğun dil gelişimi daha hızlı olur. Ana okulundaki sosyal ortam ve aldığı eğitim sayesinde çocuk daha zengin bir dile sahip olur.’’

Prof. Dr. Dökmen, Türkiye’de ana okulunun öneminin son 5-10 yıl içinde anlaşıldığını ifade etti. Ana okulunun dil gelişimi, sosyal gelişim ve karmaşık problemleri çözme gibi bir çok alanda çocuğa fayda sağladığını vurgulayan Prof. Dr. Dökmen, şunları anlattı:

‘’Evde bir anne de çocuğuyla iyi bir şekilde ilgilenebilir. Anne çocuğun gelişiminde önemli rol oynar ancak ana okulunda, dalında uzman kişilerce verilecek eğitim, çocuğun gelişimini her alanda hızlandırır. Bu açıdan ailelere okul öncesi eğitimin önemi en iyi şekilde anlatılmalı.’’

07.10.2008


Hava kirliliği fetüsü de etkiliyor

HAVA kirliliğinin fetüsü etkilediği ve kirlilik sebebiyle bebeğin yetişkin hale geldiğinde solunum hastalıklarına yakalanma riskinin arttığı bildirildi.

İsviçre’nin Bern Üniversitesinden bilim adamları, hava kirliliğinin fetüsün solunum ihtiyacını artırdığını, hava kirliliğine daha az maruz kalan fetüsün dakikada ortalama 42, daha fazla kalanın 48 kez nefes almak zorunda kaldığını belirttiler. Philipp Latzin başkanlığındaki ekip, havadaki ozon ve azot dioksit seviyesi ile havada asılı kalan parçacıkların sayısını göz önüne alarak 241 bebek üzerinde araştırma yaptı. Araştırma sonunda, hava kirliliği arttıkça fetüsün nefes alma sayısının, dahası solunum sistemi iltihabının oluşma riskinin arttığı ortaya çıktı. Bilim adamları, “solunum sistemine yönelik bu zararlı etkilerin bebek yetişkin hale gelince solunum hastalıklıklarına yakalanma riskinin arttırabileceğini, dolayısıyla yaşam süresinin azalabileceğine” dikkati çektiler. Araştırma, Berlin’de Avrupa Pnömonoloji Derneğinin yıllık kongresinde sunuldu.

07.10.2008


Anne adaylarına ilaç uyarısı

HAMİLELİK sırasında anne adayının belli yükümlülükleri yerine getirmesi ve hayatında bazı isteklerini ve davranışlarını sınırlaması gerekiyor.

Hamilelik sürecinde anne adaylarının sağlıklarına büyük özen göstermeleri gerektiğini söyleyen uzmanlar, özellikle gelişi güzel ilaç kullanmamalarını tavsiye ediyor. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Gönül Duras Doyran, anne adaylarının herhangi bir ilaç almadan önce mutlaka doktora veya eczacıya danışmasını, alınacak ilacın doğurganlık üzerinde olumsuz etkisi olmadığına emin olunması gerektiğini kaydetti. X ışınlarına ve toksit kimyasallara karşı tedbirli olunmasını da isteyen Dr. Doyran, uyarılarını şöyle sürdürdü: “Hamileliğe hazırlanan kadınların hazırlık döneminden hamileliklerinin 12’nci haftasına kadar her gün 0.4 mg folik asit almaları önerilir. Folikasit, bebeğin Spina Bifida ve benzeri omurga ve omurilik sorunlarıyla doğma riskini yüzde 70 oranında düşürüyor. Folikasit, yeşil yapraklı sebzelerde, esmer ekmekte ve tahıllarda da bulunuyor. Kızamıkçık aşısı doktora kontrol ettirilmeli. Hamilelik sırasında bu virüse yakalanılırsa çocuk, sağır, kör veya akli melekeleri eksik doğabiliyor. Daha önce olunmadıysa kızamıkçık aşısı mutlaka yapılmalı. Aşı yeni olunduysa, hamile kalmak için üç ay geçmesi beklenmeli. Cenini beyin hasarlarına yol açarak ciddi biçimde etkileyebilecek, hatta anne karnında ölümüne yol açabilecek bu enfeksiyon türü genellikle kedi ve benzeri evcil hayvanların dışkısından, tükürük ve benzeri salgılarından bulaşıyor. Bahçe veya saksı çiçekleriyle uğraşırken de eldiven kullanılması öneriliyor.”

07.10.2008

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 
GAZETE 1.SAYFA

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır