Fert ya da devlet olarak dünyanın imkânlarını ölçüsüzce tüketenler büyük bir krizle karşı karşıya. Hemen her gün bir ‘büyük banka’nın battığı ya da batma tehlikesiyle karşı karşıya olduğu haberlerini duyuyoruz.
Aslında yaşananlar bir netice. Bütün insanlara yetebilen dünya nimetlerinin, belli kişi ve kurumlar tarafından ‘inhisar’ altına alınması, tek elde toplanması bu neticeyi doğurdu. İnsanların bir kısmı ‘çok yemek’ sebebiyle ‘hasta’ olurken, öte yandan milyonlarca kişi de açlık tehlikesiyle karşı karşıya. Dünyayı utandırması gereken bu durum karşısında sessiz kalan, ‘Ben tok olduktan sonra başkası açlıktan ölse bana ne’ diyen ve bu hayatın kıyamete kadar devam edeceğini düşünenler çok yanıldı.
Bunun yerine, dünya nimetleri adaletle paylaşılmış olsa acaba kriz yaşar mıydık?
Dünyadaki fakirliği sona erdirmek için zaman zaman kampanyalar açılır. Zengin ülkeler de ‘ayıp olmasın’ diye bu kampanyalara yardım sözü verirler. Ama ekseriyetle daha sonra verdikleri bu sözleri unuturlar. Nitekim, dünyanın çeşitli ülkelerinde yaşanan deprem, tsunami ve benzeri tabiî afetler sonrası da aynı hadiseler yaşanır. Başlangıçta söz verilir, ama bu sözler yerine getirilmez. En canlı örneği, Açe’yi yerle bir eden ‘çağın felâketi’ sonrasında da yaşanmıştı.
Bu durum dünya ölçeğinde böyle olduğu gibi, ülkemiz için de geçerli. ‘Zengin’lerimiz acı günlerinde fakir fukaraya yardım etme sözü verir, ancak aradan bir iki gün geçince bu sözler unutulur. Meselâ bir kaza mı geçirildi? O anda her türlü hayır hasenat için sözler verilir. Ama aradan günler geçince bu sözler ikinci bir ‘kaza/keder’ gününe kadar unutulur.
Aslında fakirlik gibi dünyanın huzurunu bozan ‘terör’ün kökünü kazımak da mümkün. Düşünelim, dünya ülkelerinin yöneticileri el ele verse ve insanlara ‘insan’ muamelesi yapsa; kavga, kargaşa, terör bu derece zemin bulabilir mi? Ama ‘zengin’ ülkeler, huzuru sadece kendilerine has bir ‘hak’ olarak gördükleri için bir türlü terörün kökü kazınamıyor.
Elbette sözümüz sadece ‘başka dine mensup yabancı’ ülkeler için değildir. Aynı şey İslâm ülkeleri ve Müslüman ‘zengin’ler için de geçerlidir. Değil dünya zenginleri, sadece İslâm ülkelerinin ‘zengin’leri istese ve arzu etse dünyadaki ‘açlık sebebiyle yaşanan ölüm’leri sona erdirebilirler. Bunun için değil ‘zekât’ları, ‘zekâtlarının zekâtları’ bile yetebilir.
Başta Amerika olmak üzere zengin Batı ülkelerinin maruz kaldığı küresel ekonomik krizin, ‘cimri’likleri yüzünden olduğunu ifade ediyoruz. Peki, aynı ‘cimri’lik petrol zengini Müslüman ülkelerin de tokat yemesine sebep olmadı mı? Düne kadar neredeyse 150 dolardan sattıkları petrol, bugün yarı fiyatına düştü. Bu düşüşten biz kâr ederken onlar zarar ediyor. Dün kazandıkları hesapsız petrol gelirlerinin bir kısmını fakirliği sona erdirmek için kullanmayı düşünürler mi acaba?
Düşünmezler ve düşünmediler. Öyle mi, alın size/bize hesapta olmayan bir ekonomik kriz! ‘Cimri’liğimiz sona ermediği sürece bu musibetlerden kurtulmak zor...
14.10.2008
E-Posta:
[email protected]
|