Hakkâri’nin Şemdinli ilçesine bağlı Aktütün jandarma karakolunu hedef alan terör saldırısı sonrası çok sayıda askerimizin şehit olması farklı yönleriyle tartışılıyor. Genelkurmay Başkanlığında yapılan ‘medya bilgilendirme toplantısı’ da kamuoyunu tatmin etmek yerine yeni soruları gündeme taşıdı.
Elbette son sözü en başta söylemekte mahzur yok: Terörle mücadele dünyanın en zor işlerinden biridir. Konu hakkında ‘yorum’ yapmak da belli bir uzmanlık ister.
Bununla birlikte, yaşanan terör hadiseleri sonrasında, illa da ‘resmî açıklamalar’ın esas alınmsası gerektiği ileri sürülemez. Bilenler ya da bildiklerini iddia edenler konuşur, ortaya çıkan tesbitler değerlendirilerek bir kanaat hasıl olur. Aktütün saldırısı sonrası yapılan açıklamalar, beraberinde yeni soruları getirdi. Meselâ, sınırdan geçekleşen terörist sızmaları tesbit etmenin tam olarak mümkün olamadığı anlamına gelecek beyanlar garip karşılandı. Bir de, “Teknik imkânlarımız var, ancak bu imkânlarla 100-150 metre mesafe kontol edebilirsiniz. Bu bölgenin tamamını dünyanın hiçbir ülkesinde teknolojik olarak kontrol altında tutmanız mümkün değil” (Taraf, 6 Ekim 2008) anlamındaki beyanlar da şaşırtıcı.
Eğer bu beyanlar doğru ise, bunca yıl tekrarlanan ‘her şey kontrol altında, artık teröristleri çok rahat izliyoruz, BBG evi gibi takip ediyoruz’ anlamındaki beyanlar neyin nesi oluyordu? Bu şekildeki beyanlarla kamuoyu yanıltılmış olmadı mı? Üstelik saldırı gündüz meydana geldiğine göre, 150 metreyi konrol etmek için alet ve edevat da gerekmeyebilirdi. Ya bu anlatılanlarda bir eksiklik var, ya da biz anlamakta zorlanıyoruz.
Aktütün saldırısı sonrası, medyanın bu güne kadar alışılmamış şekilde sorgulayıcı tavır takınması da dikkat çekici. Bu sorular sorulur ve cevapları alınabilirse belki de terör belâsından daha kolay kurutulabiliriz. Bu güne kadar olan şey, resmî açıklamaların sorgulanmadan kabulü şeklinde cereyan etmişti. Ancak aynı karakola 5. defa gerçekleşen saldırı ve çok sayıdaki can kaybı ister istemez sorgulamayı beraberinde getirdi.
Maksadı terörü önlemek olan hiç kimse bu sorgulamadan gocunmaz. Açıklamaları sorgulamadan kabul etmek çare ve çözüm olsaydı bu güne kadar terör sona ermiş olurdu. “Hadise nasıl oldu, ayrıntılı bilgi istiyoruz” diyenlere iyi niyetle cevaplar verilmeli. Verilmeli ki varsa aksaklıklar görülsün. ‘Uzman’ların her şeyi bildiği, ne gereki-yorsa onu yaptığı şeklindeki ön kabul, hataları görmemizi engelleyebilir. Hem soru soranlar arasında da aynı bölgede görev yapmış asker ya da sivil ‘uzman’lar da var. Tamamını dinleyip, ortaya atılan sorulara iyi niyetle cevap vermek gerekir. Yoksa sorulardan rahatsızlık duyarak soru sormayı yasaklamak çare olmaz.
Medyaya yansıyan bazı iddialara göre, önümüzdeki günlerde hürriyetleri sınırlayıcı çalışmaların yapılma ihtimali varmış. Böyle çalışmaların terörü sona erdirmediğini herkes biliyor olsa gerek. Terörün, ‘baskı’dan beslendiğini Türkiye’yi idare edenler de lütfen görsün.
Aktütün’den yükselen kara bulutlar İnşallah ufkumuzu karartmaz.
07.10.2008
E-Posta:
[email protected]
|