Görme bozuklukları erken teşhis edilmeli
Göz Cerrahisi ve Hastalıklar Uzmanı Op. Dr. Nihat Boztaş, görme bozukluklarının, okul öncesinde her 20 çocuktan birini etkilediğine, okul döneminde de her 4 çocuktan birinde göz hastalıklarının görüldüğüne dikkat çekerek, “Görme tembelliği, şaşılık, renk körlüğü gibi önemli sorunların teşhisi ve tedavisinin kesinlikle 6 yaşından önce yapılması gerekiyor” dedi.
Op. Dr. Nihat Boztaş, yaptığı açıklamada, yeni doğmuş bebeği olan anne ve babaların, çocuklarının gözüne mutlaka iyi bakmalarını, bakmak ile görmek arasındaki farkı unutmamaları gerektiğini söyledi.
Normal dışı herhangi bir durumda hemen göz doktoruna gidilmesini tavsiye eden Op. Dr. Boztaş, “Örneğin, gözbebeği normalde siyah, ışık dik tutulduğunda da kırmızı renkte görülür. Bunun dışındakiler patolojik kabul edilmelidir. Ayrıca saat camına benzeteceğimiz kornea tabakası da şeffaf olmalıdır. Bu konuda en büyük yardımcınız, çocuğunuzun doktoru olmalıdır. Kalıcı sorunlar yaşamamak için okul öncesi dönemde çocuklarda göz muayenesi ihmal edilmemeli’’ diye konuştu.
Şaşılığın, bir gözün düz bakarken, diğer gözün başka yöne doğru hareket etmesi olarak tanımlandığını kaydeden Boztaş, şaşılığın mümkün olan en erken yaşta tedavi edilmesi gerektiğinin altını çizdi.
Şaşılık sorunu olan çocuklarda görme gelişiminin de izlenmesinin şart olduğunu anlatan Op. Dr. Boztaş, “Gözlerin ayrı ayrı ne kadar görebildikleri, ancak hastanın ifadesi ile ortaya konulabilir. Gözlerden birinin görmesinin az olması durumunda kapama tedavisinin yapılması gerekecektir. Bu tedavi ancak 6 yaşına kadar sıkı ve kuralına uygun yapılırsa etkili olabilir. Aksi halde bir gözün diğerinden az görmesi kaçınılmaz olur ki buna göz tembelliği diyoruz. İki göz arasında gözlük numara farkı fazla ise bu çocuklarda göz tembelliği gelişebilir ki bunun belirlenmesinin ve tedavinin başlaması çok küçük yaşlarda sağlanması gerekir.” şeklinde konuştu.
Şaşılık tedavi edilmezse göz tembelliğine yol açabileceğini vurgulayan Boztaş, şunları söyledi: “Şaşılık tedavisinde gerektiğinde cerrahi tedaviye başvurulduğunu, ancak ameliyatın tek başına yeterli olmadığının bilinmesi gerekir. Cerrahiden sonra da gözlük ve kapama tedavisine devam edilmeli. Kapama yönteminin, hangi yaşta olursa olsun çocukların hoşuna gitmeyen bir uygulama olduğunu ve bu uygulamanın da gözlük kullanımı gibi oyun haline getirilerek yapılması gerektiğini biliyoruz. Bu uygulamada özel kapama bantlarının kullanılması en uygunudur. Gözlük camı üzerinden yapılan kapamalarda çocuk kapamanın yan veya üstünden bakmak isteyecektir, çünkü açık gözü az görmektedir. Kapama ile birlikte yakın çalışması yapılmalıdır. Boyama, resim yapma gibi işlemler öncelikle görsel uyaran sağlamakta ve ayrıca çocuğu oyalamaktadır. Göz tembelliğinin tek sebebi gözlük ihtiyacı değildir. Ebeveynler çocuklarının göz muayenesini ihmal etmemeli.”
|
14.10.2008
|
|
Uykusuz bebeklere karşı sabırlı ebeveynler
ÇOCUKLARIN, 2 yaşından sonra çeşitli sebeplerle uykuya direndiğini belirten uzmanlar, anne babaların sabırlı ve bilinçli hareket etmesini tavsiye etti.
Bursa Zübeyde Hanım Doğumevi Başhekimi Opr. Dr. Şeref Nişancı, yaptığı açıklamada, bebeklerde görülen uykusuzluğun yaş ve gelişim düzeyiyle ilişkili olduğunu söyledi. Yenidoğan bebeklerin 23 saate yakın uyuduklarını aktaran Opr. Dr. Nişancı, ilerleyen yaşlarda çeşitli sebeplerle çocukların uykuya direndiğini hatırlattı. Dr. Nişancı, çocukların uykuya direnme sebeplerini şöyle sıraladı: “Çocuklar hasta olabilir. Odanın sıcaklığı ya da gürültülü olması çocuğu etkiler. Çocukların bakımı iyi olmayabilir. Çocukların sinirlilik halleri karşısında anne-babalar sabırsız davranabiliyor. Annenin bebeğiyle ilişkisi çok önemlidir. Annenin sıkıntı ya da huzursuz halleri çocuğun uyku şeklini etkiliyor. Anne ile bebeğin kişilik özelliklerinin farklı olması, annenin sıkıntı ya da huzursuzlukları gibi bir çok özellik uykuyu etkileyecektir. Uykusuzluk bazen bebek ile annenin kişilik özelliklerinin çatışmasından kaynaklanır. Uyku sorunu, daha çok duyarlı bir çocuk ile yetenekleri kısıtlı anne arasındaki kötü ilişkinin sonucu olarak ortaya çıkıyor.”
Uykuya direnme ve anne-baba ile yaşanan gerginliğin kalıcı şekilde uyuma zorluğuna sebep olabileceği uyarısında bulunan Nişancı, “Anne-babalar, çocuklarıyla çekişmeden onu uyutabilecek çeşitli törenler bulmalılar. Çocuğun korkusunu büyütmeden, onu rahatlatacak davranışlar içinde olmak gerekir. Çocukların gece korkuyla uyanması, ağlaması ve terlemesi onların korkulu rüyalar gördüğüne işarettir. Bu durumda uyanan çocuklar anneleriyle birlikte yatarak rahatlıkla uyurlar” diye konuştu.
|
14.10.2008
|
|
Türkiye’nin kemik haritası çıkarılacak
TÜRKİYE Osteoporoz Derneği’nce yürütülecek çalışma kapsamında, Türkiye genelinde osteoporoz (kemik erimesi) görülme sıklığı ile hastalığa bağlı kırık oranlarının tesbit edileceği bildirildi.
Türkiye Osteoporoz Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Özlen Peker, Türkiye’nin osteoporoz verilerini oluşturma amacıyla yürüttükleri çalışma çerçevesinde 12 ilde 24 bin kişiye ulaşılacağını anlattı. Çalışma yapılacak kişilerin Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından belirleneceğini ifade eden Prof. Dr. Peker, ‘’TÜİK verileri doğrultusunda Ankara, Antalya, Bursa, Diyarbakır, Edirne, Erzurum, İstanbul, İzmir, Konya, Malatya, Rize ve Samsun’da çeşitli mahallelerde yaşayan 50 yaş üzeri kadın ve erkeklere ulaşılarak, anket ve kemik yoğunluğu ölçümleri ile osteoporoz ve bu hastalığa bağlı kırık oranları araştırılacak’’ dedi. Osteoporozun, kemiğin kalitesini bozup, yoğunluğunu azaltarak kırılma riskini arttıran bir hastalık olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Peker, ‘’Osteoporoz konusunda Türkiye verilerini sunacak çalışma ile hastalığın kent ve kırsal alanda yaşayanlar üzerindeki etkisini de belirleyeceğiz’’ dedi.
|
14.10.2008
|