"Gerçekten" haber verir 19 Ekim 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Hüseyin GÜLTEKİN

Bu hâle nasıl geldik?



Yalnız başınıza, münzevî bir hayatı yaşayamazsınız.

Çevrenizdeki insanlarla isteseniz de, istemeseniz de bir arada yaşamak zorundasınız. Beğenseniz de, beğenmeseniz de onlarla berabersiniz, yüz yüzesiniz çünkü. Hep beğendiğiniz, sevdiğiniz insanlarla değil; bazen de hiç sevmediğiniz, beğenmediğiniz insanlarla da yüz yüze gelip, birlikte zaman geçirmek zorunda kalıyorsunuz. Belki bazen huyu huyunuza, mizacı mizacınıza, örf ve âdetleri sizinkilere benzemeyen insanlarla hemhâl olup bir arada zaman geçirmek durumunda kalıyorsunuz.

Kolay değil elbette böyle yabancısı olduğumuz insanlarla beraber olmak. Zordur elbette beğenmediğiniz, sevmekte zorlandığınız insanlarla aynı ortamı paylaşmak, aynı havayı teneffüs etmek... Aynı mahalleyi, aynı sokağı paylaştığınız insanlar, hele bir de seviyesi düşük, şerli, belâlı insanlar ise, işte o zaman işiniz daha da zorlaşıyor. Bir ömür boyu yüz yüze, iç içe olmak zorunda olduğunuz komşularınız geçim ehli olmayan, kavgayı gürültüyü seven insanlar ise, işte o zaman—tâbir yerindeyse—hayatınız bir nev'î zindana dönüyor.

Her şeye rağmen siz herkes ile, her insan ile asgarî müşterekleri göz önünde bulundurarak kavgasız gürültüsüz geçinmeyi hedefliyorsunuz. Bunun için her zorluğu, her fedakârlığı göze almaya kararlısınız. Müsbet hareket etmeyi, çevrenizdeki bütün insanlara karşı sevgi, saygı ve hoşgörü yaklaşımını esirgemiyorsunuz.

Ama insanlarda belli bir seviye, makul bir anlayış yoksa, dinî yaşantıdan uzak ise veya hedefsiz, başıboş bir yaşantının içinde ise, ya da medenî münasebetleri dert edinmiyorsa, ne yapsanız olumlu netice almak zor olabiliyor.

Sözgelimi adamdan alış veriş yapmadınız diye on beş yıldır sizinle alâkayı kesip sizinle konuşmuyor, verdiğiniz selâmı da almıyorsa ne yaparsınız?

Basit bir meseleden dolayı yüzde yüz kabahatli olduğu halde, tehevvürle birisi size sataşmada bulunup, sizi incittiği, kırdığı halde, siz yine de bir dargınlığa, bir küskünlüğe meydan vermemek için hiçbir şey olmamış gibi davranıp adamla konuşsanız, yakın ilgi gösterseniz, bu davranışınıza rağmen adam size soğuk davranıp ilişkiyi kesme noktasına getirse nasıl davranırsınız?

Yeni bir eve, yeni bir mahalleye taşındınız. Yeni komşular, tanışmadığınız, bilmediğiniz yeni simalar. “Her halde bir ‘hoş geldin’e gelirler, bu münasebetle tanışırız...” diye bekliyorsunuz. Bir ikisinin dışında ne gelen, ne giden var... Olabilir diyorsunuz, alınmıyorsunuz, kırılmıyorsunuz... Dışarıda, sokakta karşılaştıklarınızla selâmlaşmayı sürdürüyorsunuz... Hastalarını soruyor, taziyelerine, bayramlaşmaya gidiyorsunuz... Hani komşuluk hakkı diyorsunuz... Bu durumu tek taraflı olarak yıllarca sürdürüyorsunuz... Bakıyorsunuz size karşı komşularda bir değişiklik yok. Gelen giden yok... Beklediğin, arzuladığın sıcak, samimî bir münasebet bir türlü oluşmuyor. Sorduğun zaman da çoğunlukla “Valla kötü bir niyetimiz yok. Zaman bulamıyoruz. Yaptığımız iyi değil ama...” gibi cevaplar alıyorsunuz. Bu durumda ne yaparsınız?

Üç aşağı beş yukarı insanlar arası münasebetler böyle... Daha doğrusu bu hale getirildi. Neden bu hale geldik, niçin böyle olduk, kimler bizi bu hâle getirdi?

Başta televizyon illeti... Dünyevîleşme belâsı... Bizi birbirimizden kopardı. Aramıza ses geçirmez setleri koydu. Herkes, hepimiz içe kapandık, bencilleştik, kendimizden başka hiç kimseyi düşünemez olduk... Birbirimize yabancılaştık, yabanileştik... Komşu, dost, akrabaların yerini evimizin baş köşelerine yerleştirdiğimiz ekranlar aldı. Bunun sonucunda sıcak ve samimî dostlukların yerini, soğuk resmî ilişkiler aldı. Bu gidişten memnun olan, zevk alan, huzur duyan var mı bilemiyorum?

19.10.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (12.10.2008) - Evlilikte sevgi ve hoşgörünün rolü

  (05.10.2008) - Böyle “kentsel dönüşüm” olur mu?

  (28.09.2008) - Hastalık ve ölümü gülerek karşılamak

 
GAZETE 1.SAYFA

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır