İslâmiyet, bir umman ve okyanus.
Kur’ân, bir ilim deryası ve bitmez, tükenmez hazine.
İlk insan ve ilk peygamber Hz. Âdem (as), melekûtiyet âleminden, şehadet âlemine gönderilen, fâniyet ve insaniyetin ilk temsilcisi, hasret ve teslimiyetin örnek âbidesi. Hz. Havva muhabbet ve itaatin, kadın olmanın ulvî, misilsiz örneği.
Nebiler nebisi Hz. Muhammed (asm), getirdiği Nur’la iki cihanı aydınlatan, bir gönüller sultanı, muhabbet efendisi, şefkat hamisi ve Hâlık’ının bütün isimlerinin ve İsm-i Âzâmının tam bir yansıması.
Sıddıkıyet burcunun erişilmez doruk noktası, Hz. Ebûbekir-i Sıddık (ra).
Farukiyet ufkunun paha biçilmez misilsiz örneği, cesaret ve kahramanlığın sembolü; Hz. Ömer (ra).
Hayânın, hilmin, güzel ahlâkın en müstesna ve mutena temsilcisi, Hz. Osman (ra).
İlmin kapısı, marifetin kalesi, kahramanlığın, kuvvet ve cesaretin zirve şahsiyeti, Hz. Ali (ra).
Onların dâvâ, dert, meslek, yol, meşreb arkadaşları insanlığın yıldızları “sahabe” ismiyle dünyaya nâm salmış ulaşılmaz mümtaz şahsiyetler.
Hıristiyan ve Musevîler başta olmak üzere muâsırları olan mevcut insanlara: “Biz İslâmiyeti kabullenmekte zorlanıyoruz, ama Abdülkadir-i Geylâni’yi de inkâr edemiyoruz” hakikatini haykırtan o büyük ve sabitleşen gerçek İslâm prensipleri ve düsturlarının dayanılmaz sırlarını şahsında tatbik eden Abdülkadir-i Geylâni.
Bir tek hadis-i şerifi bulup insanlık âleminin hizmetine sunmak için iki ay yaya yol yürüyüp kaynağından emin olmayınca geri dönme azmini gösteren Buharî Hazretleri.
Kaynağında, beşiğinde, mayasında, özünde İslâmiyet, maneviyât, kudsiyet olan bu mukaddes topraklarda, Anadolu’da yetişen, istikametin, iradenin timsâli, gerçek kahramanlığın ve Allah’a kulluğun misilsiz örneklerinden ve “Alparslan’ın azamet-i asman-i peymanesini görmüş olanlar, bakınız şimdi o zir-i haktedir” dedirten büyük sultan Alparslan.
Ufkun, vizyonun, gayenin, amacın timsâli. Yaratanına köleliğin şeref madalyası olan küpeleri kulaklarında iftiharla taşıyan, “Bu dünya bir padişaha çok, iki padişaha az” diyen ufkun ve fikrin sahibi, büyük hakan Yavuz Sultan Selim.
İradenin, kararlılığın, gerçek adaletin ve hakkın yolunda nefsini hiçe sayan, İ’lâ-yı Kelimetullah için her türlü zahmetlere katlanan, ordu hareket halinde iken “Seferin nereye olacağını” soranlara: “Eğer sakalımın telinden birisi onu bilseydi, onu keserdim” diyerek teslimiyet, sır vermeme ve iradenin gerçek tatbikçisi olduğunu bütün âleme ilân eden, büyük hakan Fatih Sultan Mehmed.
Yalnız ehl-i kitaba değil, mecusilere, putperestlere, ahlâkî düşkünlere bile gönül kapısını kapatmamanın basiretinin temsilcisi, asırları ve insanlığı kucaklayan, derinliğin, mahviyetin, sevgi ve hoşgörünün vazgeçilmez, dünya âlemindeki sembol ismi Mevlânâ.
Mahviyetin, kendinden geçmenin, Yaratana sığınmanın, dünyanın her şeyini onun için fedâ etmenin, varlıkların hepsinin yaratandan ötürü kardeş ve mukaddes olduğunu bütün benliğiyle kabullenen, asırlar geçtikçe cilâsı parlayan müstesna yiğit, gönül eri, Yunus Emre.
Ve şefkatin, merhametin, dikkatin, istikametin, muhakeme ve meşrûiyetin, hürriyet ve demokrasinin, insan olmanın gereğini en iyi kavrayıp nefsinde tatbik etmeye asırlık ömrünü adamış aksiyoner dâvâ adamı olan büyük mânevî mücahid, son asrın büyük temsilcisi, bir asra yakın dolu dolu olan o muhteşem hayatıyla ve Kelâmullah olan Kur’ân’a ve sünnete dayanan tefsir, yorum ve izahlarının pusulasında olayların, mekânların yol haritacısı, büyük prensip, sistem ve düsturların, hilesizliğin, azmin, sadakatin, metanetin, cesaretin, iffet ve merhametin şaşmaz tatbikçisi; sapkın felsefe ve istikametsiz ilim yerine, semâvîliğin, kudsiyetin, maneviyatın, ilâhiliğin, samimiliğin, hasbiliğin müdafaacısı; ihlâsın tatbikçisi, kardeşliğin uygulayıcısı, kendine, gerçeklere, ilme, irfana ve topluma ters düşmemenin mümessilidir Bediüzzaman Said Nursî.
Ve onun bize, âlem-i İslâm’a ve beşeriyete en büyük hediyesi olan, muhteşem mânevî tefsir Risâle-i Nur Külliyatı. Mertlik, yiğitlik, maharet, gerçek dâvâ adamlığı ve insaniyet, nezaket, sıdk, diğergamlık, muhabbet, şefkat ve merhamet işte insanlık tarihine mal olmuş bu muhteşem tabloya, bu mübarek silsileye ve bu muhteşem prensip, emir, tavsiye ve fikirlere gerçek mânâda uymakta yatıyor. Unutmayalım ki bu saydığımız ve daha sayamadığımız nice isimsiz kahramanın dünya ve ahret saadetine katkıları ve tarih sayfalarında bu kadar öne çıkıp yankılanması işte bu prensip ve emirlere uymaktan geçti. Bu muhteşem mirasa tam olarak bağlanmak ve sahip çıkmak, bu tariflere uyan, bu düsturları uygulayan insanlar olma dilek ve temennisiyle.
17.10.2008
E-Posta:
[email protected]
|