"Gerçekten" haber verir 20 Ekim 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Cevher İLHAN

Teröre karşı “doğru yerde” durmak…



Türkiye’nin gündemi “terörle mücadele”. Silâhlı terör örgütü kurmak ve yönetmenin de yer aldığı 2455 sayfa iddianâmeli, 86 sanıklı “Ergenekon dâvâsı”nın duruşmaları bugün Silivri’de başlıyor…

Bu arada Aktütün Karakolu saldırısının ardından Anadolu’nun muhtelif yerlerinden şehidlerin gelmesi ortasında terörle mücadele tartışmaları sürüyor. Bunun için “terör zirveleri” yapılıyor, “terörle mücadele yöntemleri” araştırılıyor.

Ancak Cumhurbaşkanından sonra Başbakanın da onca demokratik söylemin ardından Genelkurmay Başkanının “sert söylemi”ne arka çıkması, “Biz doğru yerdeyiz, gerisini yanlış yapanlar düşünsünler” demesi, siyasî iktidarın terörle mücadelesindeki işlevini bir defa daha gündeme getiriyor.

Karakol saldırısına yetersiz karşılık verilmesi, teröristlerin günlerce toplanmasının “fark edilmemesi”, saatlerce süren çatışmada desteğin geç gönderilmesi ve istihbaratın değerlendirilmemesi sorularının muhatabı şüphesiz Genel Kurmaydır. Bu ve benzeri istifhamlara açıklık getirmesi askerin işidir.

Ne var ki Türkiye’nin Müslüman komşu Irak’ı işgaline tam destek vermesine mukabil, “BBG evi gibi izlenen” bölgedeki “istihbarat zâfiyeti,” “stratejik müttefiki ABD”yle “istihbarat paylaşımı”nın aksaması ve terörün dış desteğinin kesilmemesi, hükûmetin sorumluluğunda…

Siyasî iktidar, meseleyi “askerî tebirler”e ihâle ederek kendini bu sorumluluktan kurtaramaz…

NEDEN “STRATEJİK MÜTTEFİK”TEN

SORULMAZ?

Başbakan, “Eli silâhlı teröriste karşı başka yol bilen varsa, söylesin” diyor.

Eli silâhlı teröre karşı “başka yol”, Türkiye’nin terör bataklığını kurutması, bunun sosyal, ekonomik, siyasî sebeplerini gidermesi ve dış desteğini kesmesidir.

Peki Ankara bu konuda ne kadar başarılı? Sıfır terörle Türkiye’yi devralan AKP hükümeti, terörle mücadele konusunda altı yıldır hangi mesafeyi aldı?

Elbette “eli silâhlı terörist”le silâhla mücadele edilecek. Ancak terör örgütüne bu silâhları sağlayanları vazgeçirmek, her türlü lojistik desteği temin edenleri, teröristleri eğitenleri, koruyup kollayanları deşifre etmek hükümetin görevi değil midir?

Sahi 5 Kasım günü Beyaz Saray’da Bush’la başbaşa yapılan toplantıda, “ABD ile istihbarat paylaşımı” sözüne ne oldu? ABD ile stratejik ortaklığın akıbeti nereye gidiyor? İsrail’den satın alınan ve bölgedeki en ufak bir hareketi dahi kaydeden insansız casus uçağı Heronlar, yüzlerce teröristin gün ortasında toplanmasını göremedi mi, yoksa gördüğü halde gerekli merkezlere iletmedi mi?

Bu soruları sormak, “terör propagandası” ya da “terörü başarılı gibi göstermek” değil, Ankara’nın 30 yıldır süregelen bölücü teröre karşı “doğru yerde” olup olmadığını araştırmaktır. Ve bu soruların cevabı da öncelikle hükümete düşer.

Başbakanın bütün ricalarına rağmen Bush yönetiminin kontrolündeki Irak’ta 150 kişilik terörist elebaşından bir tekini dahi teslim etmemesinin sebebini Başbakan ve Cumhurbaşkanı niçin taahhüd aldıkları Bush’tan sormazlar? AKP hükümeti, ABD’nin Ortadoğu’daki emperyal çıkarları hesabına Meclis’i by-pass etti, destek hamulelerini çıkardı; Müslüman komşu ülke Irak’ta, Afganistan’da açıkça işgalci ABD’nin yanında yer aldı; “cephe ülkesi” ve “savaş tarafı” oldu. “Stratejik müttefiki”nden kontrolündeki Irak’ta yuvalanan terörü sormaya hakkı yok mu?

Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı, her fırsatta Avrupa’da yüzlerce terörist elebaşının cirit attığından bahsediyor. Terörist başının kardeşi, diğer terörist elebaşıları Irak şehirlerinde ellerini kollarını sallaya sallaya dolaşıyor. Üstelik nispet edercesine, “ABD’nin silâh, sağlık ve para yardımı yaptığını” yüksünmeden açıklıyorlar…

Irak’taki, Avrupa’daki terörist elebaşlarının Türkiye’ye teslimini kim sağlayacak? Bu hükûmetin işi değil mi?

AKTÜTÜN’DEN YÜKSELEN TOZ DUMAN ARASINDA

Görünen o ki bu soruların cevabının Aktütün’den yükselen toz dumanın arasında kaybolması, siyasî iktidarın işine geliyor. Meselenin detaya boğulmasından ve bir tek “Aktütün saldısı”na odaklanmasından siyasî avantaj sağlanıyor.

Terörle mücadele, salt “karakol baskınına kilitleniyor; meselenin arka plânı gündeme gelmiyor. Tartışmaların sadece “karakol baskını”na teksif edilmesi, dış politikadaki başarısızlığı nazarlardan kaçırıyor. Kimse AKP siyasî iktidarının “stratejik müttefik” olarak ilân ettiği ABD ile yaptığı onca “işbirliği anlaşması”na ve “terörle ortak mücadele” vaadine rağmen neden hâlâ terörü koruyup kolladığını sormuyor!

Gece gündüz buradaki zâfiyeti gündeme getiren medya Aktütün’ün ötesine geçmiyor. Terörü besleyen, azdıran, Türkiye’nin başına musallat eden etkenleri soruşturmuyor. Siyasî iktidar ise bunu fırsat bilip işin içinden sıyırmayı mârifet sanıyor.

Gerçekten AKP hükümeti, teröre karşı hangi “doğru yerde” duruyor? ABD ile işbirliğinin akıbetine ne oldu, terörün destekçileri neden deşifre edilmez? Toz duman arasında bunlar da kayboluyor, görünmüyor…

Peki, sisler dağıldıktan sonra ne olacak? 30 yıl içinde bu ülkenin 40 bin insanı öldürüldükten, binlerce şehid verildikten, terör daha nice canlar yaktıktan, terörle mücadeleye harcanan 300 milyar doları aşıp ülkenin maddî ve mânevî kaynakları boş yere hebâ edildikten sonra; Başbakanın ve hükümetin “doğru yerde durması” neye yarayacak…

Bu ülkeye, bu millete yazık olmaz mı?

20.10.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (19.10.2008) - Terörle mücadele soruları…

  (17.10.2008) - Terörle mücadelede din faktörü (2)

  (16.10.2008) - Terörle mücadelede din faktörü (1)

  (15.10.2008) - Terörle mücadele yöntemi…

  (14.10.2008) - Türkiye’nin “yol haritası”…

  (13.10.2008) - Üstad ‘Artık gel’ dedi ve beni kucakladı

  (12.10.2008) - RAHMET-İ RAHMANA KAVUŞAN BİR ASİL DEMOKRAT

  (11.10.2008) - Bediüzzaman’ın ikaz ve dersleri…

  (09.10.2008) - Fitne ve ifna politikası…

  (08.10.2008) - Aktütün’ü karartan istifhamlar…

 
GAZETE 1.SAYFA

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  H. Hüseyin KEMAL

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır