"Gerçekten" haber verir 17 Ekim 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Halil USLU

Hastalık sebepleri



Asr-ı Saadet’ten ve daha öncelerden bugüne kadar sıhhatli kalmanın şartları ve tavsiyeleri mideden geçmektedir. Aynı şekilde oburlar sultanı olmanın da cezası daimî hastalıklardır. Yıllar geçtikçe, tıp dünyası ilerledikçe, hastalıklar izale olacak iken, tam tersi artmaktadır. Hastaneler ardı ardına açılmakta ve sıralar, kuyruklar devam etmektedir. Genel olarak baktığımızda şunları görmekteyiz:

Çok yemek yenildiği zaman midenin daha çok enzime ihtiyacı olur. Enzimleri yapmak vücut için çok güçtür ve kıymetli maddeler gerekir. Normal bir insan için 250 gr yemek yeterlidir. Bunu hazmettirmek için kalp, hiç zorlanmadan rahat çalışır. İki kat yemek yenirse, kalbin, yemeği hazmettirmesi ve fazlalıkları çıkarttırması için dört kat daha fazla çalışması gerekir. Bu da kalp için çok ağırdır. Meselâ bir araba düzgün bir yolda hiç zorlanmadan harcadığı benzinin, taşlı, bozuk, kayalık yolda iki katını harcar. Mesafe aynı, harcadığı benzin farklıdır. Böyle zorlanarak devamlı çalışmasıyla motor harap olduğu gibi, insanın kalbi de devamlı ve çok çalışmaktan harap olur. Onun için Efendimiz (asm) “Benim ümmetim acıkmadan yemez ve daha iştahı var iken sofradan kalkar” diyerek “az yemek” tavsiyesinde bulunmuştur.

Karışık yemekler ise, başlı başına bir derttir. Birbirine uygun olmayan yemeklerin hazmı zordur. Sindirilemeyen yemek, bağırsakta toplanır ve zamanla bağırsağı genişleterek cepler oluşturur ve bu ceplerin içinde çok maddeler toplanır, yıllarca orada saklanır. Buna bağlı olarak bağırsak ağırlaşır, hareketi yavaşlar ve sonuçta kabızlık meydana gelir. Vücut çok halsiz kalarak yorulur, gaz ve uyku meydana gelir. Çürümüş yemekler bağırsağı zehirleyerek kana karışır. Kandan bütün organlara ve hücrelere yayılarak onları zehirler ve hastalıklara yol açar. Gıda zehirlenmelerini unutmayalım, her gün bir yenisi çıkıyor. En hafif yemek 4 saatte hazmolunabilir, yemeğin ağırlığına göre hazım süresi 6-10 saate kadar uzayabilir.

Proteinli yiyecekler, et, yumurta, peynir vs midede uzun zaman hazmolunur. Karbonhidratlar ise tatlılar, beyaz undan yapılmış yemekler, patates, süt, meyve vs. midede çok durmadan bağırsağa geçerek hazımı orada tamamlar. Su hemen bağırsağa geçer. O yüzden önce su içmeli, sonra meyve veya tatlı yenilmeli. Sonra sebze ve proteinli yiyecekler yenilmeli. Önce yemek yenilip, sonra meyve veya tatlı yenilirse, meyve hazmolmak için bağırsağa geçemez, mayalanır, bütün yemek bozulur, çok gaz olur. Sonra su veya çay içilirse, yemekten ayrılmadığı için mideyi genişletir ve hazmı zorlaştırır. Bu itibarla en az 30 dakika, mümkünse Bediüzzaman Hazretleri gibi 2 saat hiçbir şey yememelidir.

İlim adamlarının tespitlerine ve beyanlarına göre; çiftçilikte kullanılan ilaçlar (hormonlar, sun’î gübreler, D.D.T ve başka benzeri zehirli maddeler) insanların vücudunun hücrelerinde toplanarak bütün hayatında devamlı etki yapıyor. En çok da karaciğer, yumurtalıklar ve beyne zarar veriyor. Belki şimdi D.D.T kullanılmıyor, fakat onu aratmayacak dozda kimyevî ilaçlar, tozlar var. Gayet düşündürücüdür, her şekilde tedbir lâzım.

Ayrıca önemli bir husus da, ev temizliğinde kullanılan deterjanlar, ne kadar mikroplara zarar verse de akciğer, karaciğer ve beyne de zarar veriyor. Hastalıklara, ayrıca mantara yol açıyor. Kullanılmasında ve yıkanmasında azamî tedbir almalı. Klorlu deterjanlar (tuz ruhu, çamaşır suyu, kezzap) bağırsak kanserine ve ağır akciğer hastalıklarına sebep olabiliyor. Bu kimyasal maddeler nasıl vücudu yıpratıp zarar veriyorsa, hastalıkları tedavi için kullanılan bütün kimyasal ilaçlar ve haplar da (ağrı kesici dahil) aslında vücudu yıpratıyor ve kısmen zehirliyor.

Mübarek kedilere vesâir hayvanlara gösterdiğimiz itinayı ve titizliyi maalesef kendimize gösteremiyoruz.

Ekmek ve yemek israflarına daha giremedik, onları ayrı bir makalede ele alacağız inşaallah.

17.10.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (10.10.2008) - ABD halkı, hakkı bulacaktır

  (03.10.2008) - DİKKAT, PLÂSTİK İÇİYORUZ!

  (27.09.2008) - İngiltere’de yeni İslâmî gelişmeler

  (19.09.2008) - Bir damla su

 
GAZETE 1.SAYFA

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  H. Hüseyin KEMAL

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır