Allah Resûlü (a.s.m.) arasıra Hz. Ömer’e birşeyler verirdi. O da hemen kabul etmez, kendisinden daha muhtaç olanları düşünür, onlara vermesini isterdi. Yine bir gün Resûl-i Ekrem (a.s.m.) ona bir mal verdi. Hz. Ömer yine kendisinden daha muhtaç olanlara vermesini istedi. Kâinatın Efendisi (a.s.m.) buyurdular ki: “Hırsla istemediğin sürece sana gelen malı al. Eğer içinde birşeyi elde etme hususunda aşırı istek ve hırs görürsen alma.” 1
Bu sözlere muhatap olan Hz. Ömer kendisinden çok başkalarını, özellikle ihtiyaç sahiplerini düşünürdü. Çok iyi biliyordu ki, hırs sebeb-i hasarettir, zenginlik getirmez insana. Ona göre hırslı fakirdir; hiçbir şeyle doymayacak kadar açtır. Kimsenin malına göz dikmeyen kanaatkâr insan ise her zaman zengindir. Hırslı malı olsa da fakir, hırssız malı olmasa da zengindir.
Hz. Ali ise hırslıyı hırsının öldürdüğünü söyler. Bıçak misali yerinde kullanılmayan bu duygu mahveder insanı.
Bostan ve Gülistan isimli meşhur eserlerin sahibi Sa’di zenginliğin ölçüsünü, yolunu gösterirken insanın kanaatla zenginleşeceğini, hırslının ne kadar kazansa da yine fakirlikten kurtulamayacağını, gönül zenginliğine ulaşamayacağını belirtir ve onu yuvarlanan taşa benzeterek, “O taşın üzerinde ot bitmez” der.
Hırslı gerçek anlamda zengin olamayacağı gibi mutlu da olamaz. Fenelon, hırs ve tamahı, “insanların mutlu olamamalarının tek sebebi” olarak gösterir.
Kanaatkâr insan kendisine ihsan edilen nimetlere şükretmesini bilirken hırslı şükretmesini bilmez, hayatı hep şikâyetlerle doludur. Hırsa kapılan insanlardan öyleleri vardır ki meşrû ve helâl malla yetinmez; helâli, haramı düşünmez hâle gelir. Meşrû olmayan yollara gitmekten çekinmez. Irz ve namusunu, izzet ve haysiyetini dahi fedâ etmekte tereddüt etmez. Bu gerçeğe dikkat çeken Zemahşerî, hırsın daha öte bir makas gibi insanın derisini kestiğini, ırz ve namus kumaşını parçaladığını anlatır. Hırs kirinden elbiseyi temizlemekle bütün kirlerden de temizlenmiş olunacağını söy ler. Hırsın tehlikelerinden biri de insanı mukaddesatı, birçok değerleri fedâ ettirebilecek noktalara kadar götürmüş olmasıdır. Bunun sonucunda belki bir kısım şeyler kazanılmış olur, ama kaybedilen o kadar büyüktür ki ne kazanılsa onun yanında küçük kalır. Ka’b’a, “İlmi anlayıp kafalara nakşettikten sonra onu oradan söküp çıkaran şey nedir?” diye sorduklarında, “Hırs ve tama’dır” cevabını vermiş. Fudayl’dan bunun açıklamasını istemişler. Şunları söylemiş: “Burda hırstan maksat, o hırsla mukaddesattan feragat etmek, yüce değer ve duygulardan vazgeçmektir. Hırs nefsinin her şeyi istemesi ve senin de ona boyun eğmendir.” Demek insan ne kadar hırs gösterirse göstersin gerçek zengiliğe ulamı-yor. Allah Resûlünün (a.s.m.) ifadesiyle “Gerçek zenginlik gönül zennginliğidir.”2
Dipnotlar:
1. Buharî, Zekât: 51; 2. Feyzü’l-Kadir, 2:175; Hadis no: 1609.
20.10.2008
E-Posta:
[email protected]
|