Ankara/Sincan’danŞabanSivri: “Kıyamet alâmetlerinden olan Dabbetülarz hakında bilgi verir misiniz? Nedir? Ne değildir? Kur’ân’da, hadislerde ve Risâle-i Nur’da bu mesele nasıl işlenmiştir?”
Dabbetü’l-arz meselesini incelemeden önce, teklif sırrı gerçeğini açıklamamız lâzım. Teklif sırrı; teklifin ve kabulün, tamamen hür iradeye bağlı olarak yapılması esasıdır ve bu esas bütün hak dinlerde korunmuştur. Yani Cenâb-ı Hak dinini tüm insanlığa teklif eder. Bunun için peygamberlerini tebliğci olarak gönderir. Peygamberler delil ve burhan gösterirler, dinin hakkaniyetini ve doğruluğunu ispat ederler, fakat kabulü, imanı ve teslimi insanların kendi iradelerine bırakırlar. İnsanlığa dini kabul hususunda icbar ve zor kullanmazlar. Çünkü esas olan içten kabuldür, hasbî imandır, samimiyetle teslimiyettir. Bir takım kehanetlere dayalı bir teslimiyet, makbul ve muteber değildir.
Bedîüzzaman Saîd Nursî Hazretlerinin de ifade ettiği gibi, gelecekle ilgili haberler müteşâbih, örtülü, kapalı, yoruma açık ve doğru yorumlamaya muhtaç bir üslup içinde bildirilmiştir. Çünkü bunlar nihayet nazarî meselelerdir, teferruâttır. Böyle teferruât meseleleri apaçık cümlelerle bildirilmez; şayet bildirilmişse, bildirildiği gibi çıkacağı beklenmez. O açık ifadelerin, bir takım gaybî haberleri insanların zihinlerine yaklaştırmak için birer temsil ve teşbih olmak üzere söylendiği düşünülür ve teklif sırrına uygun biçimde tevil edilir. Hakikati ise Allah’ın ilmine ve iradesine bırakılır. İlmin ve realitelerin izzeti bunu gerektirir.1
Bir defa Kur’ân, yeryüzünün yürüyen tüm canlılarına “dâbbe” diyor. Kanaatimce, önce şu dâbbe kelimesinin gizeminden ve esrarından bir kurtulmamız lâzım. İşte örnekler:
* “...Allah’ın gökten indirip yeryüzünü ölümünden sonra dirilttiği suda, her türlü dâbbeyi (canlıyı) yeryüzünde yaymasında, rüzgârları ve yerle gök arasında emre amade duran bulutları döndürmesinde, düşünen kimseler için (Allah’ın kudretini gösteren) deliller vardır.”2
* “Yerde yürüyen dâbbeler (canlılar) ve kanatlarıyla uçan kuşlardan ne varsa, hepsi ancak sizin emsaliniz topluluklardır (türlerdir).”3
* “Yeryüzünde yaşayan hiçbir dâbbe (canlı) yoktur ki, rızkı Allah’a ait olmasın!”4
* “Hiçbir dâbbe (canlı) yoktur ki Allah ona el koymamış olsun!”5
* “Göklerde ve yerde dâbbe (canlı) ve melek adına ne varsa hepsi büyüklük taslamaksızın Allah’a secde ederler.” (Dikkat: Secde âyetidir)6
* “Allah insanları haksızlıklarından ötürü yakalayacak olsaydı, yeryüzünde tek bir dâbbe (canlı) bırakmazdı. Fakat onları belirli bir süreye kadar erteler. Süreleri dolunca onu ne bir saat geciktirebilirler, ne de öne alabilirler.”7
* “Nice dâbbeler (canlılar) vardır ki, rızklarını kendileri elde edemezler. Onların da, sizin de rızıklarınızı Allah verir. Allah işitir ve bilir.”8
* “Allah gökleri gördüğünüz gibi direksiz yaratmış, sizi sarsmasın diye yere de ulu dağlar koymuş ve orada her türlü dâbbeyi (canlıyı) yaymıştır. Gökten su indirip orada bitkileri çifti çift (erkekli dişili) faydalı bir biçimde yarattık.”9
* “Gökleri, yeri ve o ikisinde yaydığı her bir dâbbeyi (canlıyı) yaratması Allah’ın varlığının delillerindendir. O dileyince bunları bir araya toplamaya da kadirdir.”10
* “Ey insanlar! Sizin yaratılmanızda ve her bir dâbbenin (canlının) yeryüzünde yayılmasında kesin olarak inanan kimseler için ibretler vardır.”11
Bu örnekleri, Kur’ân’ın canlılar için çok sık kullandığı “dâbbe” kelimesinin gizeminden kurtulmamızın sağlıklı muhakeme etmemizde daha çok işe yarayacağını düşünerek zikrettik.
İnşaallah yarın devam edeceğiz.
Dipnotlar:
1- Saîd Nursî, Şuâlar, s. 498
2- Bakara Sûresi, 2/164
3- En’âm Sûresi, 6/38
4- Hûd Sûresi, 11/6
5- Hûd Sûresi, 11/56
6- Nahl Sûresi, 16/49
7- Nahl Sûresi, 16/61; Kezâ bakınız: Fâtır Sûresi, 35/45
8- Ankebût Sûresi, 29/60
9- Lokman Sûresi, 31/10
10- Şûrâ Sûresi, 42/29
11- Câsiye Sûresi, 45/4x
21.10.2008
E-Posta:
[email protected]
|