Mustafa Bey: “Bir Müslüman faiz yerse ebediyen cehennemde mi kalır? Yoksa cehennemde cezasını çektikten sonra tekrar cennete girer mi? Kur’ân-ı Kerim’de faiz yiyenler ebediyen cehennemliktir diye geçiyor. Faizle ilgili âyetleri açıklar mısınız?”
Dünya devletlerinin bu gün ilân ettiği ve korkup muhtelif tedbirler almaya davrandığı parasal krizin faizden başka suçlusu yoktur. Bunu öncelikle teslim edelim. Parayı üretimle değil, para ile kazanmanın dünyevî tokadının adı ancak bu kadar olur! Çöküş!
Dilerseniz faiz âyetlerini buraya alalım:
* “Faiz yiyen kimseler, kıyamet gününde kabirlerinden şeytan çarpmış kimselerin kalkışı gibi kalkarlar. Bunun sebebi, onların, ‘Alışveriş de faiz gibidir’ demeleridir. Hâlbuki Allah alışverişi helâl, faizi ise haram kıldı. Her kime Rabb’inden bir öğüt gelir ve o da bu öğüde uyarak faizi terk ederse, bu yasaktan evvel almış olduğu faizler kendisine aittir. İade etmesi gerekmez. Onun hakkındaki hüküm, Allah’a kalmıştır. Her kim de eskiye dönüp tekrar faiz yemeye başlarsa, işte öyleleri Cehennem ateşinin ehlidir. Onlar orada ebedî kalacaklardır.”1
* “Allah faizin bereketini giderip onu mahveder. Sadakası verilen malı ise ziyadeleştirir. Allah faizi helâl sayan o kâfirlerden ve haram işleyen o günahkârlardan hiçbirini sevmez. İman edip güzel işler yapan, namazlarını dosdoğru kılıp zekâtlarını hakkıyla veren kimselerin ise, muhakkak Rab’leri katında mükâfatları vardır. Onlar için hiçbir korku yoktur. Onlar mahzun da olmayacaklardır.”2
* “Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve eğer gerçek mü’minlerseniz, faiz olarak kalmış alacaklarınızı terk edin.”3
* “Ey iman edenler! Faizi kat kat yemeyin. Ve Allah’tan korkun ki, kurtuluşa eresiniz.”4
* “Yahudilerin zulümleri, pek çok kimseyi Allah’ın yolundan alı koymaları, kendilerine yasaklanmış olduğu halde faiz almaları ve halkın malını haksız yere yemeleri sebebiyle, daha önce kendilerine helâl kılınan temiz ve iyi şeyleri Biz onlara haram kıldık. Onlardan kâfir olanlara da pek acı bir azap hazırladık.”5
Bu âyetlerin bildirdikleri başlıca hükümleri maddeler halinde belirtmek gerekirse:
1-Bu âyetlerin hiçbirisi tövbe kapısını kapatmıyor. Bilakis, tövbe edenin ve faiz almaktan vazgeçenin, daha önce almış oldukları faizlerin kendisine ait olduğunu, iade etmesi gerekmediğini, onun hakkındaki hükmün de Allah’a kaldığını bildiriyor ve faiz yemiş olanları tövbeye davet ediyor.
2-Faiz malın ve kazancın bereketini gidermektedir. Bu açıdan faiz yiyenler görünüşte çok para kazanıyor gibi olsalar da, aslında çok para kazanmıyorlar, bereketsiz bir yığın toplamış oluyorlar. Bu bereketsiz yığın daha dünyada bile hayır getirmeyecek, kişinin elinden şu veya bu sebeplerle, olmadık gerekçelerle çıkacaktır. Neticede faiz yiyicisi dünyada bile bu işlemden “hayır görmeme” cezasına ve “zarar görme” kısmî kefaretine mahkûmdur.
3-Üstad Bedîüzzaman’ın ifadesiyle faiz Müslüman’a mutlak zarardır. Atalet verir, çalışmaya şevki kırar, tembelliğe atar. Böylece Müslüman, faiz günahının dünyevî bedelini mutlaka öder. Faizin kap ve kapıları olan bankaların faydası beşerin en fena kısmınadır.6 Onların hesapları da âhirette görülür.
4-Sadaka ve zekât ise, mala ve kazanca bereket getiren, başkasına veriliyor olsa da paranın manevî değerini artıran ve Allah’ın rızasını kazandıran birer ibadet şekilleridir. Faiz alarak insanların mallarını gasp etmektense, sadaka ve zekât vererek insanlara yardımcı olunmalıdır. Kur’ân’ın şiddetle önerdiği ve önemsediği tavsiye budur.
5-Allah, haramı helâl sayanları sevmiyor.
6-Faiz yasağını “Alışveriş de faiz gibidir” gibi gerekçelerle hafife alan, faizin haram olduğunu kabul etmeyen ve inkâr eden münkirlerin yerinin ise “Cehennem ateşi” olduğunu ve orada ebedî kalacaklarını ayet açıkça beyan ediyor. Binaenaleyh, “Ebedî Cehennem” inkârcı için söz konusudur.
7-Bu âyetlere göre faiz günahkârını ayrı, faiz münkirini ayrı telakki etmeliyiz.
8-Günahkâr olup münkir olmayanların, cezasını çektikten sonra Cennete gidecekleri elbette rahmet-i İlâhiyeden umulur.
Dipnotlar:
1- Bakara Sûresi: 275
2- Bakara Sûresi: 276 277
3- Bakara Sûresi: 278
4- Nisâ Sûresi: 130
5- Nisâ Sûresi: 160, 161
6- Sözler, s. 671
17.10.2008
E-Posta:
[email protected]
|