“Uyup şeytâna dil oldu hevâî
Ki nefsim işler oldu mâsivâî
İlahi derdime sen kl devai
Meded ya Rabbi gafletten uyandır.”
Tevhide Hanım Divanı’ndan
GEÇMİŞ ZAMAN OLUR Kİ...
Osmanlı’nın ilk hava şehidi Tayyareci Fethi Bey’in Türküsü
Genel Yayın Müdürümüz Kazım Güleçyüz bey, geçen pazar günkü yazısını “Said Nursî ve şehitler”e ayırmıştı. Yazısında Bediüzzaman Hazretlerinin 1949 yılında Emirdağ Çarşı Camiinde üç cenaze namazına da katıldığını yazıyordu. Bu üç cenaze, düşen uçakta şehit olan üç hava şehidimize aitmiş. Yazıyı okuyunca aklıma, ilk hava şehidi pilotumuz Tayyareci Fethi bey ve onun türküsü geldi.
Tayyareci Fethi Bey, Osmanlı’nın ilk hava şehidi pilotudur. Kaza üzerine onun için türkü yapılır bir süre sonra. Kısaca hikâyesini anlatalım: Fethi Bey Deniz Harp Okulunu ve İngiltere’de de Havacılık Okulunu bitirir. Yüzbaşı rütbesi alıp İstanbul’ da gösteri uçuşları yapar. Hatta dönemin içişleri bakanı Talat Paşayı da uçağıyla gezdirmiştir. Padişahın talebi üzerine Şam ve İskenderiye ye bir hava yolculuğu planlanır. 1914 yılında yapılan bu yolculuk maalesef hüzünle sonuçlanır. Şam da uçak düşer. Kabri Şam yakınlarındaki Selahaddin-i Eyyubi Türbesinde bulunmaktadır. Bu olayın ardından Behçet Kemal Çağlar’ın yazdığı şiir 1940’arda türkü olarak taşplağa okunur. Türkünün sözleri şöyledir:
Aslan uçtu diye söylenir methi
Bu kutsal toprağın çocuğu Fethi
Kahrolur darbanla elbet her zeman
Olursa bakış yan ve maksat eğri
Bak Fethiye oldu sayende Meğri
Kartalım! Gölgende hürdür bu vatan.
GÖNÜL TELİMİZİ TİTRETENLER
Yorgo Bacanos
Bu yazımda, adına çoğumuzun belki de pek aşina olmadığı bir müzik adamını tanıtmaya çalışacağım. O, son dönem Osmanlı’sının müzik kültürüne uduyla damgasını vurmuş bir gayrimüslim udi ve bestekârı. 1900 de Silivri de doğmuş, Rum ve çingene asıllı bir müzisyen. Dedesi, babası, dayısı ve yine meşhur bir müzisyen olan kardeşi Aleko gibi O da müziği seçti. 12 yaşında ilk kez sahneye çıkmasının ardından 77 yılında ölene dek udundan ayrılmadı. Bu durum kendisine Türk Müziğinde adı unutulmayanların arasında yer almasını sağladı. Hafız Kemal ve Saadeddin Kaynak’la birlikte Berlin’de plak doldurdu. Mısır ve Kıbrıs ta konserler verdiler. Meşhur Mısırlı sanatçı Ümmü Gülsüm’ün hayranlığını kazandı. Münir Nurettin Selçuk’ la çalıştı. Çaldığı orkestra ne kadar kalabalık olursa olsun O’nun udunun sesini duymak mümkündü. Ud sazındaki üstadlık derecesini anlatmak için Arapların onu kastederek kullandığı – Hâşa- “Rabbu’l Ud” sıfatı sanırım her şeyi anlatır. Bestecilikle pek ilgilenmemiştir. Bununla beraber ‘Hâlâ kanayan kalbimi aşk ateşi dağlar’, Sevdası henüz sinede gönlüm gibi sağdı’ şarkıları hala sevilerek dinlenir.
MÜZİK KİTAPLIĞI
Müzik ve Politika / Fırat Kutluk
Dünya müziğine ilgi duyan ve hele müziğin politik boyutunu merak eden okuyucularımız için tanıtacağım bu kitap, sanırım bu meraklarını giderecektir. Fırat Kutluk’un yazmaya giriştiği bu iddialı çalışmada bestekârların dünya ve politik görüşlerine dair önemli bilgiler içeriyor. İyi ve ciddî bir çalışma. Yazara göre müzik ve politika her zaman içiçeydi.
Bu iddiasını ise şöyle örneklendiriyor Kutluk. Nazi döneminde Müzik Odası başkanlığını yürüten faşistliği kanıtlanamamış ama damgayı yemiş Robert Strauss, ben komünistim diye haykıran ve bu uğurda yaşamını yitiren Erwin Schulkoff, Yahudi karşıtı görüşleri ve Hitlerin kendisine duyduğu hayranlıktan ötürü faşist müzisyenler arasına giren Wagner, Verdi’nin eserlerinin özgürlük şarkıları olması, masonluğu ve monarşi karşıtı yapıtlarıyla Mozart ve daha niceleri… Eserde 18 ve 19 yüzyıl Avrupa’sında müziğin politik gelişimi, Yahudi Müziğinin asimilasyonu, Wagner ve Müzikte Yahudilik üzerine, Sovyetler Birliğindeki müzik eğitiminin ideolojik ilkeleri, ABD: Tin Pan Alley Yerelliğin protest özelliği gibi konuları bulmak mümkün. Kitabın ilk baskısı 1997 yılında yapılmış. Kitabın yeni baskısı halen var mı bilemiyorum ama bulabilirseniz ve ilgili iseniz okumanızı tavsiye ederim.
Yayınevi Doruk Yayıncılık, 0312 435 24 97
21.10.2008
E-Posta:
alioktay@alioktay. net
|