"Gerçekten" haber verir 21 Ekim 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Ali OKTAY

Gönülden Dile!



“Uyup şeytâna dil oldu hevâî

Ki nefsim işler oldu mâsivâî

İlahi derdime sen kl devai

Meded ya Rabbi gafletten uyandır.”

Tevhide Hanım Divanı’ndan

GEÇMİŞ ZAMAN OLUR Kİ...

Osmanlı’nın ilk hava şehidi Tayyareci Fethi Bey’in Türküsü

Genel Yayın Müdürümüz Kazım Güleçyüz bey, geçen pazar günkü yazısını “Said Nursî ve şehitler”e ayırmıştı. Yazısında Bediüzzaman Hazretlerinin 1949 yılında Emirdağ Çarşı Camiinde üç cenaze namazına da katıldığını yazıyordu. Bu üç cenaze, düşen uçakta şehit olan üç hava şehidimize aitmiş. Yazıyı okuyunca aklıma, ilk hava şehidi pilotumuz Tayyareci Fethi bey ve onun türküsü geldi.

Tayyareci Fethi Bey, Osmanlı’nın ilk hava şehidi pilotudur. Kaza üzerine onun için türkü yapılır bir süre sonra. Kısaca hikâyesini anlatalım: Fethi Bey Deniz Harp Okulunu ve İngiltere’de de Havacılık Okulunu bitirir. Yüzbaşı rütbesi alıp İstanbul’ da gösteri uçuşları yapar. Hatta dönemin içişleri bakanı Talat Paşayı da uçağıyla gezdirmiştir. Padişahın talebi üzerine Şam ve İskenderiye ye bir hava yolculuğu planlanır. 1914 yılında yapılan bu yolculuk maalesef hüzünle sonuçlanır. Şam da uçak düşer. Kabri Şam yakınlarındaki Selahaddin-i Eyyubi Türbesinde bulunmaktadır. Bu olayın ardından Behçet Kemal Çağlar’ın yazdığı şiir 1940’arda türkü olarak taşplağa okunur. Türkünün sözleri şöyledir:

Aslan uçtu diye söylenir methi

Bu kutsal toprağın çocuğu Fethi

Kahrolur darbanla elbet her zeman

Olursa bakış yan ve maksat eğri

Bak Fethiye oldu sayende Meğri

Kartalım! Gölgende hürdür bu vatan.

GÖNÜL TELİMİZİ TİTRETENLER

Yorgo Bacanos

Bu yazımda, adına çoğumuzun belki de pek aşina olmadığı bir müzik adamını tanıtmaya çalışacağım. O, son dönem Osmanlı’sının müzik kültürüne uduyla damgasını vurmuş bir gayrimüslim udi ve bestekârı. 1900 de Silivri de doğmuş, Rum ve çingene asıllı bir müzisyen. Dedesi, babası, dayısı ve yine meşhur bir müzisyen olan kardeşi Aleko gibi O da müziği seçti. 12 yaşında ilk kez sahneye çıkmasının ardından 77 yılında ölene dek udundan ayrılmadı. Bu durum kendisine Türk Müziğinde adı unutulmayanların arasında yer almasını sağladı. Hafız Kemal ve Saadeddin Kaynak’la birlikte Berlin’de plak doldurdu. Mısır ve Kıbrıs ta konserler verdiler. Meşhur Mısırlı sanatçı Ümmü Gülsüm’ün hayranlığını kazandı. Münir Nurettin Selçuk’ la çalıştı. Çaldığı orkestra ne kadar kalabalık olursa olsun O’nun udunun sesini duymak mümkündü. Ud sazındaki üstadlık derecesini anlatmak için Arapların onu kastederek kullandığı – Hâşa- “Rabbu’l Ud” sıfatı sanırım her şeyi anlatır. Bestecilikle pek ilgilenmemiştir. Bununla beraber ‘Hâlâ kanayan kalbimi aşk ateşi dağlar’, Sevdası henüz sinede gönlüm gibi sağdı’ şarkıları hala sevilerek dinlenir.

MÜZİK KİTAPLIĞI

Müzik ve Politika / Fırat Kutluk

Dünya müziğine ilgi duyan ve hele müziğin politik boyutunu merak eden okuyucularımız için tanıtacağım bu kitap, sanırım bu meraklarını giderecektir. Fırat Kutluk’un yazmaya giriştiği bu iddialı çalışmada bestekârların dünya ve politik görüşlerine dair önemli bilgiler içeriyor. İyi ve ciddî bir çalışma. Yazara göre müzik ve politika her zaman içiçeydi.

Bu iddiasını ise şöyle örneklendiriyor Kutluk. Nazi döneminde Müzik Odası başkanlığını yürüten faşistliği kanıtlanamamış ama damgayı yemiş Robert Strauss, ben komünistim diye haykıran ve bu uğurda yaşamını yitiren Erwin Schulkoff, Yahudi karşıtı görüşleri ve Hitlerin kendisine duyduğu hayranlıktan ötürü faşist müzisyenler arasına giren Wagner, Verdi’nin eserlerinin özgürlük şarkıları olması, masonluğu ve monarşi karşıtı yapıtlarıyla Mozart ve daha niceleri… Eserde 18 ve 19 yüzyıl Avrupa’sında müziğin politik gelişimi, Yahudi Müziğinin asimilasyonu, Wagner ve Müzikte Yahudilik üzerine, Sovyetler Birliğindeki müzik eğitiminin ideolojik ilkeleri, ABD: Tin Pan Alley Yerelliğin protest özelliği gibi konuları bulmak mümkün. Kitabın ilk baskısı 1997 yılında yapılmış. Kitabın yeni baskısı halen var mı bilemiyorum ama bulabilirseniz ve ilgili iseniz okumanızı tavsiye ederim.

Yayınevi Doruk Yayıncılık, 0312 435 24 97

21.10.2008

E-Posta: alioktay@alioktay. net


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (14.10.2008) - Onlara ölü demeyin. Şehitler ölmez!

  (16.09.2008) - Mahyalar

 
GAZETE 1.SAYFA

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  H. Hüseyin KEMAL

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır