Devletin dairesi
Devlet dairelerinin, halkın gözünde büyük bir saygınlığı vardır. Bu saygınlık ve önem-biraz da- buralarda hizmet etmek üzere, ücret karşılığı görevlendirilen kimine göre ayrıcalıklı (!) kimine göre sıradan vatandaşların- devleti temsil ediyor olmalarından kaynaklanıyor.
Tabiî ki, asıl olan ve arzu edilen, buralardaki görevlilerin, görevini tam olarak yapması; halkın da gereken saygıyı göstermesidir.
Fakat herkes, devlete ait birimlerin işlevini tam olarak yerine getirememesinden, hantallığından vs. şikâyetçi.
İnsanların, hele hele devletin çarkındaki kesimin zihniyet yapısı ve hizmet anlayışı; insanlığa hizmet ekseninden ne kadar uzaklaşırsa, insanların da devlet imkânlarından, dolayısıyla, devlet kurumlarından istifade etmesi o oranda zorlaşıyor.
30 yıl önce gittiğiniz herhangi bir resmî dairede gördüğünüz aksaklığı, bugün de maalesef görebilirsiniz. Belki, sadece masaların üzerinde daktiloların yerinde bilgisayar göreceksiniz.
Üzgünüm ki bunun dışındaki manzara aynı.
Bir sene önce bir vergi dairesine gittiğimde; masadaki görevli (!) memurenin, sıra bekleyen insan kalabalığına aldırış etmeden, çaycısından kullanmayıp biriktirdiği şekerleri, teker teker sayıp geri çaycıya satmakla meşgul Egoizmin, insan ilişkilerinde ön plana çıktığı günümüzde, devlet dairelerinde iş yaptırmak oldukça zorlaşmış durumda. Orada, vatandaşın işini yapmak üzere, yine o vatandaşın verdiği vergiden maaş alan bazı görevliler sanki aslî görevi değilmiş gibi, iş yapmak için ilgili vatandaştan ekstra bir menfaat bekleyebiliyor.
İşin en kötüsü ve en ilginci ise, bazı yerlerde amirlerin, emrindeki memur ve hizmetlileri çalıştıramaması, bunlara iş yaptıramaması. Özellikle bazı okullardaki hizmetliler, ellerini arkasına bağlayıp, ayın 15’ine kaç günün kaldığını düşünüp ortalarda sallanırken, paçalarını sıvayıp sınıflarını temizleyen öğretmenleri gördükçe, insanın diyebileceği tek şey kalıyor: “Pes doğrusu.”
|
RAMAZAN AYDIN
24.10.2008
|