“Yapabilir” diye itham, mânâsız bir ithamdır
İmkânat başkadır, vukuât başkadır; hakkımızda âsâyişe zarar yapmış değil, “yapabilir” diye itham ise, herkes bir adamı öldürebilir diye itham gibi mânâsız bir ithamdır.
Ey heyet-i hâkime!
Beni dört-beş madde ile itham edip tevkif ettiler.
Birinci madde: İrtica fikriyle dini âlet edip, emniyet-i umûmiyeyi ihlâl edebilecek bir teşebbüs niyeti var olduğu ihbar edilmiş.
Elcevap: Evvelâ, imkânat başkadır, vukuât başkadır. Herbir fert, bir çok fertleri, adamları öldürebilmesi mümkündür. Bu imkân-ı katil cihetiyle mahkemeye verilir mi? Herbir kibrit bir hâneyi yakması mümkündür. Bu yangın imkânıyla kibritler imhâ edilir mi?
Târihçe-i Hayat, s. 193
***
Sekizinci esas: Risâlelerde bazı dokunaklı cümleler var diye, başka yerlerin nâkıs ve sathî tahkîkâtlarına binâen bizi itham ediyorlar. Buna mukabil deriz:
Madem maksadımız iman ve âhirettir, ehl-i dünya ile mübâreze değil. Ve madem o pek cüz’î ve yalnız bir iki risâleye mahsus ilişmek kastı değil; belki maksadımıza yürürken onlara çarpmışız. Elbette bir garaz-ı siyasî mânâsında olamaz. Ve madem imkânat başkadır, vukuât başkadır; hakkımızda âsâyişe zarar yapmış değil, “yapabilir” diye itham ise, herkes bir adamı öldürebilir diye itham gibi mânâsız bir ithamdır.
Ve madem yirmi sene müddetinde yirmi binler adamda ve binler nüshalar ve mektuplarda hem Eskişehir, hem Kastamonu, hem Isparta, hem Denizli şiddetli tetkik ve taharrilerde hakiki bir suç teşkil edecek maddeleri bulamadılar. Eskişehir Mahkemesi birşey bulamadığından mecburiyetle bir lâstikli kanun maddesinden tek bir küçük risale ile bizi mes’ul ettiği gibi, bütün dinî dersini vereni dahi mes’ul eder bir tarzda, yüz adamdan on beş adama altışar ay ceza verebildi. Acaba bizim gibi bir adamın sizden olsa, bir senede yirmi mahrem mektupları bu tarzda tetkik edilse, onu mes’ul ve mahcup edecek yirmi cümle bulunmaz mı? Halbuki, bizde yirmi bin adamdan yirmi bin nüsha risâle ve mektuplarda hakikî mes’ul edecek yirmi cümle bulamamalarından gösteriyor ki, Risâle-i Nur’un hedefi doğrudan doğruya âhirettir. Dünya ile alışverişi yoktur.
Şuâlar, s. 319
***
Hükûmet ele bakar ve zâhire dikkat eder. Kalbine, gizli ve hususî işlere bakmaya hukûmetin hakkı yoktur ki, herkes kalbinde ve hânesinde istediğini yapabilir ve padişahları zemmeder, beğenmez.
Târihçe-i Hayat, s. 195
***
Üçüncü madde: Kararnâmede kaç yerinde “Devletin emniyetini ihlâl edebilir veya yapabilir” gibi tâbirlerle imkânât, vukuât yerinde istimâl edilmiş. Herkes, mümkündür ki, bir katl yapsın. Bu imkân ile mes’ul olabilir mi?
Târihçe-i Hayat, s. 360
Lûgatçe:
heyet-i hâkime: hâkimler heyeti, hakimler kurulu.
tevkif: tutuklama.
emniyet-i umûmiye: genel güvenlik.
imkânat: olabilirlilikler, olması ve olmaması ihtimal dâhilinde olanlar.
vukuât: vuku bulan şeyler, gerçekleşenler.
imkân-ı katil: öldürme imkanı, ihtimali.
nâkıs: eksik.
sathî: yüzeysel.
tahkîkât: araştırmalar, soruşturmalar.
mübâreze: kavga, çatışma.
garaz-ı siyasî: siyasî maksat.
taharri: araştırma, inceleme.
kararnâme: verilen kararı bildirilen yazı.
zâhir: dış yüz, görünüş.
katl: öldürme.
|