Resûl-i Ekrem’in (asm) halktan Hakka bakan bir kulluk, Haktan halka bakan bir de risâlet yönü vardır. Biz salât ü selâm getirirken kulluğunu tebrik sadedinde selâmlarımızı iletir, risâletini takdir olarak da salât, yani rahmet sunarız.
Sadece şahsımız adına değil cin ve insanlar adedince selâmlarımızı takdim etmekle, emirlerine itaat, teslimiyet ve tecdid-i biâtımızı dile getirmiş oluruz. Gök ehli adedince de salâta lâyık olduğunu görür, öylece salâtımızı takdim ederiz.
Binlerce, milyonlarca defa salâvat getirmeye muhtacız.
Çünkü biz de, kâinat da o Yüce Resûl (asm) sayesinde varız. O olmasaydı hiçbir şey olmayacaktı. Onun yaratılması varlıkların yaratılış sebebi olduğu gibi onun gelişiyle de her şey anlam ve değer kazandı.
O, Rahmeten li’l-âlemindir; âlemlere rahmet olarak gönderilmiştir. “Bu yaratıklar nedir? Ne anlam ifade ediyorlar? Niçin yaratılmışlardır? İnsan nedir? Nereden gelip nereye gitmektedir?” gibi asırlardır insanlığın aklını meşgul eden ve aklın tek başına cevabını bulamadığı sorular onunla (asm) cevabını bulmuştur.
Herşey onun sayesinde âdetâ canlanır, hayat bulur; birbirine yabancı, düşman, matem havası içinde olmaktan kurtulur. Kâinat; onun sayesinde yokluk ve hiçlik karanlıklarından; cansız, ruhsuz, başıboş, serseri ve gayesiz olmaktan kurtulur, zerreden kürelere kadar her şey sevinç içinde Yaratıcılarını tesbih eden, üzerlerine yüklenen görevleri eksiksiz yapan görevli birer memur, dost ve arkadaş olur, insan da yeryüzünün halifesi, efendisi mevkiine yükselir.
Sonsuz rahmetin bir mümessili, dellâlı, ilâncısı, en parlak bir misâli ve en beliğ bir lisânı ise o Yüce Resûl’ün (asm) sünneti ve ona uymaktır. Salâvât da ona bir vesiledir. Sözler’de belirtildiği gibi salâvâtın mânâsı rahmettir. O canlı cisimleşmiş rahmete rahmet duâsı olan salavat ise o Rahmetenlilâlemîne ulaşmaya vesiledir… Hazine-i rahmetin en kıymetli pırlantası ve kapıcısı Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’dır. En birinci anahtarı Besmele ve en kolay bir anahtarı da salavattır.1
Salâvâta muhtacız. Çünkü onun gönderilişi şu âlemin yaratılmasına sebep olduğu gibi kulluğu da ebedî âlemin yaratılmasını vesiledir.
Evet, ikinci dirilişe, Şefaat-i Kübraya, Cennete, Cennette ebedî saadete, Cenâb-ı Hakkın cemalini görmeye onun kulluğu sayesinde kavuşacağız.
Elbetteki o rahmet hazinesine ulaşmak için salâvâta son derece muhtacız.
Dipnotlar:
1- Sözler, s. 20-21.
25.10.2008
E-Posta:
[email protected]
|