Peygamberimizin (a.s.m.) adı anıldığı zaman hemen ağzımızdan aleyhissalâtü vesselam (salât ve selâm onun üzerine olsun), sallallahü aleyhi vessellem (salât ve selâm onun üzerine olsun) cümleleri dökülüverir. Allahümme salli alâ Seyyidina Muhammed (Efendimiz Hz. Muhammed’e salât ve selâm olsun) veya ve alâ Âli Seyyidina Muhammed (Muhammed’in Ehl-i Beytine [aile halkına ve nesline de] salât ü selâm olsun)] dediğimiz de olur. Okuduğumuz salli ve barik duâları da birer salâvattır.
Kendisi bizzat rahmet olan, âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamberimize (a.s.m.) Allah’tan rahmet dileme ve selâm verme anlamına gelen salâvat hayatımızda o kadar önemli bir yer tutar ki minnettarlık, şükran, sevinç ve memnuniyetlerimizi getirilmesi sünnet olan bu salâvatla ifade etmeye çalışırız.
Evet, salâvat veya salât ü selâm Resûlullah’a (asm) sevgi, saygı, sadakat, bağlılık, şükran ve memnuniyetimizin bir ifadesidir.
Salâvat nasıl önemli olmaz ki, Allah ve melekler bile salâvat okurlar Allah Resûlüne (asm). Cuma günleri hutbenin sonunda hatiplerin okumayı ihmal etmedikleri bir âyette bu gerçek açıkça şöyle ifade edilir: “Peygambere Allah ve melekler salât ediyorlar. Ey iman edenler, siz de ona teslimiyetle salât ve selâm getirin.” 1
Demek âyette Allah’ın, Peygamberine salât, yani rahmet, meleklerin de salât, yani duâ ettikleri belirtildikten sonra mü’minlerin de salât ve selâm getirmeleri emredilir.
Hadis-i şeriflerde de salâvâta büyük önem verilmiştir. Gerçek cimrinin, yanında adı anıldığı halde Efendimize (asm) salâvat getirmeyen kimse olduğu bildirilir 2 ve böyle kimseye Allah Resûlü (asm), bizzat, “Burnu yerde sürünsün!” 3 diye bedduâ eder. “Kıyamet günü bana insanların en yakın olan ve şefaatime en hak kazananı bana çokça salâvat getirendir” 4 buyurur ve o kimse için on sevap ve on mağfiret verileceğini bildirir. 5
Demek salâvâta çok muhtacız. Neden muhtaç olduğumuzun diğer sebeplerini de inşaallah bir sonraki yazımızda ele alalım.
Dipnotlar:
1- Ahzab Sûresi: 56. 2- Riyâzü’s-Sâlihîn, 3:15 (Hadis no: 1429; Tirmizî’den.) 3- Tirmizî, Daavât: 110. 4- A.g.e. 5- Riyâzü’s-Sâlihîn, 3:15 (Hadis no: 1426; Müslim’den.)
24.10.2008
E-Posta:
[email protected]
|