Anayasa Mahkemesinin CHP ve DSP milletvekillerinin başörtüsünün üniversitelerde serbest bırakılmasına ilişkin anayasa değişikliğinin iptali veya yok hükmünde kabul edilmesi ve yürürlüğünün durdurulması istemiyle açtığı dâvâda, 9 Şubat 2008 günlü, Anayasanın bazı maddelerinde değişiklik yapılmasına dair Kanun’un 1. ve 2. maddelerini, Anayasa’nın 2., 4. ve 148. maddelerini gözeterek iptal etmiş ve yürürlüğünü durdurmuştu. İptal başvurusundan 8 ay, bu kararı vermesinin üzerinden 5 aya yakın bir süre geçmesinin ardından “gerekçesini” nihayet yayınladı!
Yayınladı, ama çokça tartışılan bir gerekçe yayınladı. Mahkeme, 46 sayfalık gerekçeyi “laiklik” üzerine kurarken, kararına “vehimlere, olasılıklara, varsayımlara” dayalı gerekçeler buldu. Hukuk tarihine “ibretlik bir gerekçe” olarak geçecek bir karar verdi.
Yürürlükteki anayasaya göre ancak şekil yönünden anayasa değişikliğini inceleyebilen Mahkeme, esasa girerek karar vermiş oldu. Mahkeme Başkanı Haşim Kılıç karşı oy yazısında bunu üstüne basa basa vurguluyor. “Anayasa’da erklerin yetkisi bellidir. Şeklen inceleme gerekirken esasa girildi. Siyasal işleyiş yargı vesayetine bağlandı” diyor bu kararı veren Mahkemenin Başkanı…
Karara tek sevinen iptal başvurusunu yapan CHP oldu. Grup Başkanvekili Hakkı Süha Okay’ın “Anayasa Mahkemesinin kararında, her dediğimizin teyit edilmesinin mutluluğunu yaşıyoruz” diyerek bu mutluluğunu ortaya koydu!
* * *
Öncelikle mahkemenin gerekçesindeki şu cümleye bakalım. “Bireysel bir tercih ve özgürlük kullanımı olsa da, kullanılan dinsel simgenin tüm öğrencilerin bulunmak zorunda olduğu dersliklerde veya laboratuvar ortamlarında, farklı yaşam tercihlerine, siyasal görüşlere veya inançlara sahip insanlar üzerinde bir baskı aracına dönüşmesi olasılığı bulunmaktadır...”
Karar, “olma olasılığı”ndan bahsederken, şimdiye kadar hiçbir yerde örneği görülmeyen bir durumu gerekçe olarak sunuyor. Öğrenciler, en son Boğaziçi üniversitesinde gördüğümüz gibi her zaman, “Bizim birbirimizle bir sorunumuz yok. Siz kendi işinize bakın” demiştir. Bu yüzden gerekçedeki ihtimali hukukî bulmak mümkün değildir. Mahkeme şimdiye kadar böyle bir “somut” olay mı tesbit etmiştir ki bunu söyleyebilmiştir?
Teşbihte hata olmasın. Basit bir mantıkla düşünürsek. Bir hâkim kalkıp suçsuz bir adama, “Sen ileride bir suç işleyebilirsin. O yüzden sana şimdiden ceza veriyorum” diyebilir mi? Elbette diyemez. En başta böyle bir karar hukukî olmaz.
* * *
Karşı oy kullanan mahkeme üyesi Sacit Adalı’nın “Bundan sonra her türlü gerekçenin gayet rahatlıkla içine girebileceği derecede geniş anlamları olan demokrasi, lâiklik, sosyallik kavramları uyarınca ve bunlarda Anayasa Mahkemesi’nce her zaman farklı yorumlamaya gidilebileceği ihtimaliyle artık hiçbir Anayasa değişikliği yapılamayacak, teklif edilemeyecek, akla dahi getirilmeyecektir” sözü dikkate alınarak yeni, sivil, özgürlükçü bir anayasanın hazırlanmasının şart olduğu artık görülmelidir.
Madem anayasa değişikliği bundan sonra akla dahi getirilemeyecekse yapılması gereken anayasanın tamamen değişmesidir. Meclis’in bu meseleye bir an önce çözmesi milletin beklentisidir. Milletin vekilleri de milletin bu beklentisini görmezden gelemez.
* * *
Öte yandan, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, AKP’nin kapatılmama kararını açıklarken söylediği “Topluma ters gelen kurallar ve anayasa değişiklikleri varsa bu konuda sür'atle uzlaşarak gerekli düzenlemelerin yapılması çağrısında bulunmak istiyoruz” sözleri dikkat çekiciydi. Bu karar toplumun büyük bir kesimi tarafından benimsenmediğine ve böyle bir durum şu anda mevcut olduğuna göre, Meclis de bunu dikkate alarak sür'atle gerekli düzenlemeleri yapmak durumundadır. Çünkü, yıllardır yaşanan başörtüsü mağduriyetini gidermek milletin vekillerinin görevidir.
Milletin vicdanında kabul edilmeyen bu yasak hem de hiçbir kanuna dayanmayan ve yorumlara ve gerekçelere göre uygulanan bu yasak bir an önce kaldırılmalıdır. Yeter ki, irade ortaya konulsun.
Gerekçedeki “Özgürlükleri yıkmak için özgürlüklerden yararlanılması da düşünülemez. Özelde korunması gerekli görülen lâiklikle bağdaşmayan özgürlük savunulamaz ve korunamaz” cümlesine dikkat çekerek yazımızı şöyle noktalayalım.
Meselenin çözümü özgürlükçü anlayışın hâkim kılınması için çözülür… Anayasa hukukçusu Prof. Dr. Ergun Özbudun’un şu cümlesi de bu gerçeği ortaya koyuyor. “Temel özgürlükler mahkemenin insafına bırakılamaz.” Özeti de bu…
24.10.2008
E-Posta:
[email protected]
|