Türkiye’nin gündemi teröre kilitlendi. Neredeyse devletin bütün kurumları terörle mücadele ile uğraşıyor. Her gün milletin yüreklerini yakan şehit cenazeleri Türkiye’nin her bölgesine gönderiliyor. Analar, babalar, eşler feryat ediyor “Bitirin artık şu terörü…”
Bunları konuşurken Türkiye’nin etrafında olup bitenler de var. Bir yanda ABD ve müttefiklerinin Irak’a işgali devam ediyor. Irak Başbakan Nuri El Maliki, Irak’ta artık İngiliz askerlerine ihtiyaç olmadığını söylüyor, ancak İngiliz kuvvetlerden “Hemen çekilelim” gibi bir hareketlilik gözlenmediği gibi bir takvim dahi vermiyorlar. Çünkü henüz amaçlarına ulaşmış değiller! Diğer işgalci ABD’de bir taraftan yeni başkanını seçmeye çalışırken, diğer yandan ekonomik krizle boğuşuyor. Irak hükümetinin aylar önce söylediği Amerikan askerlerinin çekilmesi yönündeki takvim belirleme taleplerini dahi reddediyor. İşgal devam ediyor, Iraklılar öldürülüyor. Gözyaşı devam ediyor. Dünya ve Türkiye seyrediyor.
Diğer yandan da Filistin’deki yangın söndürülmüyor. Her gün masum insanlar öldürülüyor. Analar orada da ağlıyor. Gazze Şeridindeki insanlık dramı devam ediyor. Daha önceki gün sırf tanklara taş attığı için 17 yaşındaki bir genç öldürüldü, iki genç de ağır yaralıydı, bunların da vefat haberi geldi. Binlerce insanı katleden İsrail, kurulduğu günden bu yana Filistinlilerin evlerini yakıyor, yıkıyor.
Kendisi gibi Müslümanlara zulüm yapan devletlerden birisi olan Hindistan’a Keşmir’de daha fazla nasıl zulüm yapacağını öğretiyor! İsrail Kara Kuvvetleri Komutanı, Keşmir’e gizli bir ziyaret yaparak, intifadanın bastırılması için yol gösterdiği ortaya çıktı.
Bir başka zulmü de ise yaralı Filistinlilere uyguluyor. İsrail askerleri, Gazze şeridinde tedavi için gelen Filistinlilere hasta ve yaralılara “ajan” olmaları için baskı yaptığı ortaya çıktı. İnsan Hakları için Doktorlar Örgütü yayınladığı raporda, İsrailli ajanların yaşlı bir Filistinliye “Sen kansersin ve bize yardım etmezsen kanser hızla beynine ulaşacak’ demişler. Yaşlı Filistinliin 8 saat sorgulandıktan sonra İsrail`e girmesine izin verildiği ancak geciktiği için doktorla randevusunu kaçırdığı ve bir sonraki randevu için İsrail’e girebilmek için 2 ay beklediğini açıkladı. Yani İsrail zulüm için hiç bir fırsatı kaçırmıyor. Nerede bir zulüm yapılıyorsa altından onlar çıkıyor.
İsrail zulmü sadece Filistinlilere değil, kendi vatandaşlarına da yapıyor. Geçenlerde gazetelere bir haber yansımıştı. İsrail’de askere gitmeyi reddettikleri için hapis cezasına çarptırılan üç kızdan biri olan eski Mossad şefinin kızı Omer Goldman’ın sözleri İsrail hükümetine ders olmalı. Ancak onlar böyle şeylerden ders alsalardı bu zulümlerine devam etmezlerdi. Goldman, ajan babasına şöyle sesleniyor: “Affet baba, senin İsrail’in için savaşmam…” (Hürriyet, 13.10.208)
* * *
Filistinlileri her durumda taciz eden, insanları öldüren İsrail’de yeni gelişmeler yaşanıyor. Ariel Şaron’un 2006 Ocak ayında geçirdiği beyin kanamasından sonra yerine Kudüs’ün eski belediye başkanlarından Ehud Olmert geçmişti. Rüşvet ve yolsuzluk iddialarından dolayı istifa etmek zorunda kalan Olmert’in yerine ise Şaron’un prensesi olarak adlandırılan Olment hükümetinin Dışişleri Bakanı Tzipi Livni geldi. Cumhurbaşkanı Şimon Peres’den hükümeti kurma görevini alan Livni, Ehud Barak’ın başkan olduğu İşçi Partisi ile önümüzdeki günlerde koalisyon hükümetini kurabilirler.
Bir zamanlar İsrail gizli servisi Mossad için çalıştığını doğrulayan Tzipi Livni’nin, geçmişi çok karışık. İsrail ordusunda görev yapmış, teğmenliğe kadar yükselmiş olan Livni daha sonra İsrail gizli servisi Mossad’da dört yıl görev yapmış. Livni’nin Filistin direnişinin zirvede olduğu sıralarda Avrupa’da bulunduğu ve burada Filistinlilere karşı ölüm operasyonlarına karıştığı söyleniyor. Aslen Polonyalı olan Livni’nin babasının İsrail’in kuruluşunda önemli katkıları olduğu İsrail`in en önemli teröristlerinden biri olduğu da, İsrail`in Filistin yerleşim birimlerini boşaltmada yaptığı terör katliâmlarıyla adını duyuran Irgun’un da operesyon şefi olduğu biliniyor.
Bu bilgileri şunun için verdim. Livni, daha başbakan olmadan “İsrail’in bir Filistin devletiyle bir arada varolabileceği tezinin de en ateşli savunucusu” olduğu pompalanıyor. Sözde çatışmadan çok görüşmeyi tercih ettiği de söyleniyor. Livni, olabildiğince çabuk silâhsızlanmış bir Filistin devleti de kurmak istiyormuş!
İsrail kurulduğu günden bu yana gerek cumhurbaşkanı, gerekse başbakanları kim olursa olsun yayılmacı ve şiddeti gözeten politikaları hiç değişmemiştir. Her zaman zulüm üzerine politikalarını yürütmüştür. Kaldı ki, Livni Olmert’in Dışişleri Bakanı ve geçmişi belli.
Dünya artık bu yalanlara kanmamalı, katliâmlara dur demeli. Zira, orada bir insanlık suçu işleniyor.
18.10.2008
E-Posta:
[email protected]
|