Düşünme, tefekkür, insan olmanın temel özelliklerindendir.1 Değeri de ürettiği fikirler oranındadır. Zira, beynimiz/zihnimiz, aklımız, kalbimiz/duygularımız düşünme ve fikir üretmek için dizayn edilmiştir. Akıl ve kalbin besleyici gıda ve enerjisi düşüncedir.
İnsanın İlâhî hakikatlere lâyık bir halifeliğe liyakat kazanması,2 yani varlıkların üstünde seçkin bir konuma yükselmesi de tefekküre bağlı. Güneşin, gece perdesini aralayıp eşyanın mahiyetini göstermesi gibi, ince ve dikkatli tefekkür de cehâlet karanlığını dağıtıp gafleti yok eder, evham karanlığını dağıtır. Özellikle kalp; tefekkür ve zikirle işler, çalışır.3 Düşünme;
* Hâdise ve nesne yerine onların sembollerini kullanarak yapılan zihnî bir faaliyet;
* Eşya ve varlıklar arasında bağ kurma;
* Somuttan soyuta geçme;
* Gerçekçi düşünme; mantıkî prensiplere uygun akıl yürütmedir.
* Tefekkür olan düşünme; şuurlu olarak düşünmek, anlamak, araştırmak, fikir üretmek; bir şeyin hakikatini anlamak için onun üzerinde mantıklı, derin, etraflı, detaylı ve dikkatlice düşünmek, üzerinde yoğunlaşmak, zihnî faaliyet göstermektir.
Keşfedici, yüksek düşünce ise; sembol ve taslaklara dayanan düşünceyle gerçekçi düşünce arasında kurulan bağlantının sonucudur. Tefekkür için;
* Bilgi, eleştirel, tetkikçi, inceleyici, esnek düşünme alışkanlığı; üstün bir zihnî çalışma yeterlidir.
Cenâb-ı Hakk’ın, gizli hazinelerinin ve bazı sırlı hakikatlerinin bilinmesi için insanlığa akıl-ilim ve tefekkür gücü verilmiştir.
Tefekkür aynı zamanda bir vazifedir. Cenâb-ı Hak, kâinatı dünya, sema, deniz ve yeri karış karış İlâhî san'atlarla bezeyerek “Hakîm” isminin müzesi, fuarı, sergisi yaparak tefekkürhâneye çevirmiştir. Kur’ân’da da, tefekküre pek çok vurgu yapılmıştır: “Tefekkür etmezler mi?” 4 “Kafalarını çalıştırmazlar mı?”5...
Mütefekkirlerin üstadı, rehberi Hz. Muhammed (asm) bir hadiste, “Bir saat tefekkür, bir sene nâfile ibadetten hayırlıdır”6 sözüyle düşünmeyi yücelterek muazzam bir tefekkür ufku açmıştır. Hakîm ismine kavuşturan parlak bir yol7 olan tefekkür; hem “ibadet”, hem ışık, hem enerji şarjı faaliyetidir. Tefekkürün en önemli fonksiyonu, İlâhî marifete, bilgiye götürmesidir.
İşte Risâle-i Nur, bazan bir saati bir sene ibadet hükmüne geçen tefekkürî ibadeti yaptırır. Onun için herşey tefekkür konusudur. Başta;
* Kâinatın yazılımı ve insanın hayat programı olan Kur’ân âyetlerini;
* Sonra Kur’ân’ın yazılımı olan kâinatın âyetlerini (maddenin en küçük parçası atomaltı parçalardan galaksilere; fizikî yapıdan metafiziğe, enerji boyutlarından mânâ âlemlerine kadar kâinat çapında tefekkürî bir laboratuvar gibi gözlerimiz önüne serilmiştir.)
* Ardından kâinatın maddî-mânevî özeti, minyatürü olan insanı ve duygularını tefekkür konusu yapar. Her şeyin nasıl bir denge ve hesap üzerine döndüğünü; her varlık, nasıl Esmâ-i Hüsnâ’nın (Yaratıcının en güzel isim ve sıfatlarının) yansımalarına, tecellilerine mazhar olduğunun; Kâinatın baştan başa İlâhî bir kudret ve san'at eserinin tezahürü; yüce Yaratıcının isimlerinin gölgelerinin tecellileri, yansımaları olduğunu anlatır.
Dipnotlar:
1- Sözler, s. 118.; 2- Mesnevî-i Nuriye, s. 124. 3- A.g.e., s. 298.; 4- Mektûbât, s. 429.; 5- Kur’ân, Rum, 8.; 6- Kur’ân, Ra’d, 3.; 7- Keşfü’l-Hafâ, I:1004.
18.10.2008
E-Posta:
[email protected] [email protected]
|