Zenginin biri, ölümden ve kabirdeki yalnızlıktan çok korkuyormuş. “Öldüğüm geceyi kim kabre girerek sabaha kadar benimle geçirirse servetimin yarısını ona bağışlıyorum!” diye vasiyet etmiş. Öldüğünde “Kim birlikte kabre girip sabahlamak ister?” diye araştırmışlar. Kimse çıkmamış. Nihayet bir hamal:
“Benim sadece bir ipim var, kaybedecek bir şeyim yok. Sabaha kadar durursam zengin olurum!” diye düşünerek kabul etmiş.
Vefat eden zenginle birlikte defnetmişler. Sorgu suâl melekleri gelmiş. Bakmışlar kabirde bir ölü, bir canlı var. “Nasıl olsa bu ölü elimizde... Biz şu canlı olandan başlayalım!” demişler ve hamalı sorgulamaya başlamışlar.
“O ip kimin? Nereden aldın? Niye aldın? Nasıl aldın? Nerelerde kullandın?...” Sabaha kadar sorgu suâl devam etmiş, adamın hesabı bitmemiş. Sabahleyin kabirden çıkmış.
“Tamam, servetin yarısı senin” demişler.
“ Aman, istemem, kalsın! Ben sabaha kadar bir ipin hesabını veremedim, o kadar servetin hesabını nasıl veririm!”
***
• Ahirete iman, sorumluluk duygusu verir. Vazifeye bağlılık şuurunu geliştirir. Hak ve hukuka saygılı olmayı temin eder. Zengin, sıhhatli ve gücü yerinde olanların imkânlarını, güçlerini müsbet yola kanalize etmelerini sağlar:
“Kim zerre kadar bir iyilik yaparsa onun mükâfatını görür.” 1 “İşte, onların mükâfatı, Rableri tarafından bağışlanma ve içinden ırmaklar akan cennetlerdir ki, orada ebedî kalacaklardır... Allah yolunda çalışanların mükâfatı ne güzeldir!” 2
• Öldükten sonra dirileceğine inanan bir Müslüman, hayatının her dakikasının hesabını vereceğine inandığından, her türlü kirlilikten kendisini korur ve tertemiz, pırıl pırıl bir hayat sürmeye gayret eder. Ebedî yaşama arzusu, insanı kötülüklerden çekip çevirir, iyi bir insan olmanın yoluna yöneltir.
• Cenneti kazanmanın yolu, iyi amellerden, işlerden, güzel hareketlerden geçer. Öyle ise, herkes iyi bir kul, iyi bir aile ferdi, iyi bir dost, iyi bir komşu olmaya ve hayat safhalarında Allah tarafından kendisine bahşedilen rolün hakkını iyi bir şekilde vermeye çalışacaktır.
“İman edip salih ameller işleyenlere, kendileri için, içinden ırmaklar akan Cennetler olduğunu müjdele! Cennetlerin meyvelerinden kendilerine her rızık verilişinde, ‘Bu (tıpkı) daha önce (dünyadayken) bize verilen rızık!’ diyecekler. Hâlbuki bu rızık onlara (dünyadakine) benzer olarak verilmiştir... Onlar için orada tertemiz eşler de vardır.” 3
• Cehennemden kurtulmanın çaresi de, günahlara bulaşmamak, güçsüzleri ezmemek, namusları çiğnememek, haksızlık ve zulme girmemektir.
• Ahirete iman, insan haklarına saygıyı da getirir. Kalbinde ahirete iman kök salmış bir insan, başta kendi yakınları olmak üzere herkese hürmet ve sevgi beslemeye başlar. Hürmet ve sevgi ise, birçok maddî mânevî rahatı ve huzuru da beraberinde getirir.
Dipnotlar:
1- Zilzâl Sûresi: 8.
2- Âl-i İmran Sûresi: 136.
3- Bakara Sûresi: 25.
11.10.2008
E-Posta:
[email protected] [email protected]
|