"Gerçekten" haber verir 24 Ekim 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Kazım GÜLEÇYÜZ

Başörtüsünde çözüm



Anayasa Mahkemesinin, başörtüsü yasağını üniversitelerle sınırlı olarak kaldırmayı öngören ve Mecliste 411 oyla kabul edilen anayasa değişikliklerini iptal kararının gerekçesinde, başörtüsünün kamuda ve eğitim kurumlarında niye yasak olması gerektiğini savunmaya çalışan tutarsız mantığın sıraladığı dayanaklar açısından yeni birşey yok.Bir kez daha alevlenen yetki tartışmasında da.

Bu konular şimdiye kadar defalarca tartışıldı.

1989’da Özal’ın yasağı yine üniversitelerle sınırlı olarak kaldırma düşüncesiyle çıkardığı kanunun, Evren tarafından Anayasa Mahkemesine açılan dâvâda iptaliyle başlayan sıkıntılı sürecin yirminci yılına girerken içinde bulunduğumuz durum, bu konuda bir arpa boyu dahi mesafe alamadığımızı bir defa daha gösteriyor.

Anayasa Mahkemesinin yasaktan yana olan üyeleri, başörtüsünü laikliğe, çağdaşlığa, Atatürkçülüğe aykırı sayan görüşlerinde hâlâ ısrarlı.

Başörtüsünün üniversitede serbest bırakılması halinde baskı aracına dönüşebileceği, bunun sonuçlarının kamu düzenini bozabileceği ve en nihayetinde herkesin eşit eğitim hakkından yararlanmasını engelleyebileceği iddiasında da.

Başkan Kılıç’la birlikte karara muhalif kalan üye Sacit Adalı’nın, “Bir türlü gelmeyen, ne zaman geleceği belli de olmayan, ama devamlı tekrarlayarak, üsteleyerek, taze tutularak hemen geleceği vehmedilen mücerret ve mevhum bir tehlike uğruna müşahhas bir eğitim hakkının gasbına göz yumuluyor” eleştirisine rağmen...

Dediğimiz gibi, bu tartışmada yeni birşey yok.

Öte yandan, “Anayasa Mahkemesi yetkisini aştı, anayasa değişikliklerinde esasa giremez, kendisini Meclisin üstünde göremez” tartışması da sürüyor; ama bu işi temelden çözecek köklü bir anayasa reformu yapılamadığı ve bu reform için gerekli zihniyet değişimini hızlandıracak kamuoyu desteği oluşturulamadığı sürece, bu tartışmalarla bir yere varılması mümkün değil.

Aynı şekilde, Atatürk milliyetçiliği gibi hukukî tarifi bulunmayan ideolojik kavramları ve “hiçbir faaliyetin Atatürkçülük karşısında korunma göremeyeceği”ni ilân eden totaliter yaklaşımları “değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez” sayan ilkel dayatma aşılıp bertaraf edilemediği müddetçe de birşey yapılamaz.

Eğer tartışmaların aynı içerik ve söylemlerle defaatle tekrarlanması, bu durumun ötesinde söz konusu gerçeklerin fark edilmesine yardımcı olacaksa fayda getirebilir, yoksa işe yaramaz.

Bunları ifade ettikten sonra, Anayasa Mahkemesinin son kararının bazı kritik nüans ve değişiklikleri içerdiğine de dikkat çekmek gerekiyor.

Bunlardan biri, başörtüsü takmanın “bireysel bir tercih ve özgürlük kullanımı” olarak nitelenmesi; bir diğeri, sorunun kronik hale geldiğinin kabulü; bir başkası da çözüm bahsinde demokratik barış ve uzlaşı yönteminden söz edilmesi.

Konuyla ilgili olarak iki partinin oylarıyla anayasada değişiklik yapılmasını “istismar” olarak niteleyen kararda, “Her bir toplumsal sorunun istismarı, bu sorunun çözülmesi imkânlarını ortadan kaldırmak suretiyle toplumsal çatışmaların derinleşmesine ve demokratik süreçlerin işlevsizleştirilmesine yol açabilir” deniliyor.

Buradan hareketle şu sonuçlara varmak her halde yanlış olmasa gerek: Başörtüsü yasağı bir toplumsal sorun haline gelmiştir. Yasakla da, anayasa ve yasa değişikliğiyle de, yargı kararlarıyla da çözülemez. Çözüm, toplumsal zeminde sağlanacak demokratik barış ve mutabakatta.

AYM’nin öncekiler gibi son kararı da böyle bir uzlaşmaya engel olamaz. Yeter ki, bu kararı da “son nokta” olarak niteleyip yasağın devamına gerekçe gösteren bağnazlığa itibar edilmesin.

Nizalı bir konuyu taraflar mahkemeye götürmeden kendi aralarında uzlaşarak da çözebilirler. Ve çözdükleri takdirde mahkeme “Niye bana getirmeyip de kendiniz hallettiniz?” demez.

Bu durum başörtüsü için de geçerli değil mi?

24.10.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (23.10.2008) - Yine fiyasko olmasın

  (22.10.2008) - Skandallar zinciri

  (21.10.2008) - Dokuz yıllık dâvâ

  (19.10.2008) - Said Nursî ve şehitler

  (18.10.2008) - AB yine unutuldu

  (17.10.2008) - İlâhî ikaz ve Diyanet

  (16.10.2008) - Tehditle olmaz

  (15.10.2008) - Yetki talebi; niçin?

  (14.10.2008) - Terör ve OHAL

  (12.10.2008) - Ubudiyet ve hizmet

 
GAZETE 1.SAYFA

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  H. Hüseyin KEMAL

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır