Tarihin tekerrürü farklı renk, desen ve şekillerde olunca, bizler bazen o tekrarın farkına varamıyoruz. İkinci Dünya Savaşına sebep olan mütecaviz Avrupa dinsizliğinin siyasal askerî boyutlarını dizginlemek için, hür Hıristiyan Batı dünyasının kurduğu NATO’dan intikam olmak isteyen Yeni Bolşevikler, farklı slogan, renk ve düşüncelerle on seneye yakındır Avrupa ve Amerika’yı iğfale çalışıyorlar.
Mevzunun daha iyi anlaşılması için birkaç hususu arz etmek istiyorum. Dinsizliği ve dolayısıyla ahlâksızlığı hayata hakim kılmak isteyen Avrupalıların savaş öncesinde Fransa, Almanya ve İtalya gibi kıt'a ülkelerini fark ederek İngiltere’ye ve oradan da Amerika’ya gittiklerini belirtmemiz gerekiyor. Çıkardıkları nifaklarla kıt'anın tutuştuğunu gören bazıları ise evvelâ Güney Afrika ve Amerika’da veya sonra Birleşik Amerika’da toplanıyorlar. Rusya’da kızıl ihtilâli, Yahudi asıllı Rotschild ailesinin parasıyla organize edip başaran Levi Troçki Stalin ile giriştiği mücadeleyi kaybedince Türkiye üzerinden Meksika’ya gidiyor.
İkinci Dünya Savaşının ayak sesleriyle birlikte felâket alanını terk eden eski komünistleri ve Yeni Bolşevikleri dünkü Doğu Bloku ülkelerinde aramanın anlamsızlığını herkes bilir. Stalin Bolşevikliği ile Troçki Bolşevikliği arasındaki “millilîk” farkını bilmezsek, günümüz Rus idaresinin Yahudi asıllı bazı “Yeni Bolşeviklere” olan tepkisini de anlayamayız.
En son kafilesi 1933 yılında Avrupa’yı terk eden “semavî din düşmanı” Avrupalı feylesofların Amerika ve İngiltere’de yaptıkları çalışmaların mahiyeti bilinmedinden, insanlık Yeni Bolşevikleri tanımadığı gibi, onların dünyamıza verdikleri zararları da fark edemiyor. Sözünü ettiğimiz ahlâk, aile, din ve otorite düşmanlarının ada kıt'aya dönüşü de, Almanya’nın müttefiklerce işgali ve zabt rabt altına alınmasından sonraki zamanlara rastlar. Eğitim, bürokrasi, üniversite, yargı, medya ve bilhassa ticareti tekrar ele geçirmek için çalışan kesimlerin zaman zaman NATO’ya sızdıklarını araştırmacılar kaydediyorlar.
NATO’nun, hür dünyayı rahatsız eden komünist bloka karşı kurulduğunu bilenler, 11 Eylül ihtilâliyle yönetimi ve Pentagon’u ele geçiren Yeni Bolşeviklerin eski NATO düşmanları olduklarını belki de unutuyorlar. 1930’lu sefih Bolşeviklerin hedef, maksat ve düşüncelerini o günün matbuatından takip ettiğimizde çerçeve olarak karşımıza Neocon ve Neoliberal düşüncenin çıktığını göreceğiz. 11 Eylül senaryosunun ilk günlerinde, Afganistan konusunda gafil avlanan NATO, Irak meselesinde tamamen uyanmış, ABD ve İngiltere’yi cinayetleriyle baş başa bırakmıştır.
Kafkasya’da da NATO henüz oyuna gelmemiştir. Rusya’nın eski Bolşevikliğini bile dünyaya propaganda eden Neocon ve Neoliberaller, AB ülkelerinin akl-ı selim ve diyalog duvarlarına tosladılar. AB içindeki NATO üyeleri, aktüel Bolşevikleri; renk, desen, slogan ve yeni figürlerine rağmen tanıdılar.
Müslümanlar da, bu derin meseleyi anlayıp, aktüel Bolşeviklerle maksat birliği içindeki Kemalistlerin oyununu fark ederek, artık İslâmiyetle uzlaşmaya çalışan Rusya’yı da anlamaya çalışmalıdırlar. Kafkasya coğrafyasına Neoliberallerin imkânlarıyla yerleşen Yeni Bolşeviklerin NATO’yu çatışma alanına çekmeye çalıştığını, Gürcistan, Ukrayna, Azerbaycan ve Kırgızistan idarelerinin politikaları ortaya koyuyor.
Rusya’nın, İslâm âlemiyle barışa gireceğini haber veren Bediüzzaman’ı tasdik eden son gelişmeler de gösteriyor ki, NATO’yu iğfale çalışan komiteler maksatlarına ulaşamayacaklardır. Ahirzaman şebekelerinin ittifakına karşı kurulmuş NATO, misyonuna ihanet etmeyecektir.
24.10.2008
E-Posta:
[email protected]
|