Cem Özdemir´in Yeşillerin başına geçmesiyle heyecanlanan Türkler olduğu gibi, üzülen Almanlar da olmuştur. Bir de Obama benzetmesi yapılınca, Yeşillerin içinde de paniğe kapılanların olduğu kanaatindeyim.
Cemaatin veya şahs-ı manevînin yapısını anlayamamış, hazmedememiş ve siyasete hâlâ geleneksel reflekslerle yaklaşan Türkler, zaman içinde gerçeği az da olsa anlayacaklardır. Arzularını mevcut realitelerle nasıl karıştırdıklarını onlar da göreceklerdir.
Cem Özdemir´in şahsiyetinden önce, Yeşiller hareketinin mahiyetine bakmak gerekiyor. Avrupa solundan gelen, geleneğe başkaldıran, semavî dinlerin prensiplerine ya hiç bakmayan veya üstünkörü bir kültür unsuru olarak anlayan Yeşiller hareketinin Avrupa temsilcilerinin icraat ve fikirlerini incelemeden heyecanlanmak hakikaten erkendir.
Hürriyetperverlik, çevre hassasiyeti, demokrasilerde kahir ekseriyeti arama meyli, savaş karşıtlığı ve çok kültürlülüğe açık olmaları cihetiyle benimsenen bu siyasî hareketin; semavî dinlere ve dinlerin getirdiği prensiplere muteriz olmaları, yukarıda saydığımız müsbet yönleri etkisiz hale getiriyor. Hürriyeti, hükümet olmadan önce otoritelere başkaldırı olarak anladıklarından olacak ki, bu hareket 68 kuşağının ileri gelen eli sopalılarını bünyesinde toplamıştı. Gerçi Fischer´in dışişleri bakanı olmasıyla bu hareket hayatın bazı gerçeklerine biraz daha yaklaştı.
Yeşiller hareketinin hayal ettiği hayatın prensipleri belki de İslâmiyette mevcuttu. Fakat dine önyargılı olmanın getirdiği tarz ve bilhassa hürriyetin negatif yorumlanması, fıtrata dayanması gereken bu partiyi fıtrattan uzaklaştırdı. Hürriyet adı altında bazen düzenle kaosu karıştıran partinin, problem çözmek yerine yeni problemlerin oluşmasına sebep olduğu da vakidir.
Günümüz siyasetinin en büyük sıkıntısı, ifade ve beyan ile icraatın tenakuzudur. Global aktörlerin tesiriyle, çoğu kez tüzük ve programlar vaad edilenin tersi olarak icra ediliyor. İcraatı tüzüklerini tekzip eden partiler kervanına katılmış Almanya Yeşiller Partisine Cem Özdemir´in tek başına yeni bir tarz getireceğine inanmıyoruz. Kaldı ki, Özdemir´in hayata bakış tarzı Claudia Roth´un adesesinden çok da uzak değil. Türkiye´nin AB sürecini değerlendirirken geleneklerimize, İslâm kadınına ve aileye takılan Özdemir´in duruşu, yukarıda ifade ettiğimiz duruşlardan pek farklı görünmüyor.
Askerin siyasetteki vesayetine, Kemalizmin tıkadığı sistemin arızalarına, gelir seviyesinin dengesizliğine, devletçe gasp edilen hak ve özgürlüklere işaret etmesi gereken Türkiye kökenli politikacının bize bakışı, neredeyse Lâle Akgün´ün bakışına yaklaşıyor. Ama bundan böyle Cem Özdemir, insaniyete sahip çıkacak bir çizgiyi seslendirir, insaniyet adına İslâmî hayata saygı gösterir, sefahet ve kaosa karşı tavrını netleştirirse, Avrupa siyasetine büyük katkıda bulunmuş olur.
Cem Özdemir´in şimdiye kadarki çizgisiyle Yeşillere başkan olmasının, yeni yeni Avrupa siyasetine ısınan Türkiye kökenli gençliğe faydadan ziyade zarar getireceği kanaatindeyim. İslâmî değerleri benimseyememiş Müslüman ailelerden gelen çocukların, pusulasızlıktan siyasî kargaşayı arttıracağını düşünüyorum. Veyahut çok silik, Alman müteşebbisliğinden uzak, popülizm girdabına yakalanmış bir yol takip edeceklerdir ki, bunun ne Almanya´ya ve ne de Avrupa´ya faydası olur. Çünkü ortada bir kimliksizlik sözkonusudur. Alman Yeşilleri her ne kadar itikadî olarak Hıristiyanlığı inkâr etseler de, kültürel Hıristiyanlığa ciddî taraftardırlar. Müslüman gençler İslâmî kültürle alâkalarını kestikleri takdirde, sosyal ve siyasî anarşiye sebep olurlar… Bizden söylemesi…
Bütün bunlarla birlikte, bugünkü başkanlık için iki-üç sene önce terbiyeye tâbi tutulan Türkiye oirjinli bir siyasetçinin Almanya´da öne çıkması, Avrupalıların bakışlarını Türklere tevcih edecektir. Umarız ki, Cem Özdemir hatasız ve istikametli bir çizgi takip eder. Neoliberal ve Neocon´ların dolmuşuna binmiş bir kısım Alman siyasetçilerin gözünü açar ve bilhassa Hıristiyan Demokratları hab-ı gafletten uyandırır. Bu vesile ile sayın Özdemir´e yeni vazifesinde hayırlı başarılar diliyorum.
01.12.2008
E-Posta:
[email protected]
|