Wall Street’te başlayan yangın Avrupa’ya sirayet edince, hadisenin ismi küresel ve global krize çıktı. Doğrusu da bu idi. Zira ahirzaman dinsizliğinin ve onun temsilcileri durumundaki cereyanların belli bir vatanı yoktu. Doğduğu veya çıktığı yerler vardı. Bazan Kuzey Avrupa idi, bazan Britanya ve bazan da Amerika... Bu fitnenin buradaki önemli özelliği; belli bir coğrafya, vatan ve ülke ile sınırlandırılamayışı idi.
Semavî dinleri dışlamış, insanî ahlâk ve değerleri materyalist prensiplerle değiştirmiş, ehl-i kitabın Allah’a ve ahirete imanı yerine; başka ilâh ve ilâhelere inanmış günümüzün Batı felsefesinin şu son mağlûbiyeti, Müslüman ve Hıristiyan topluluklarının hareketlenmesini netice verdi. Para, kariyer, gasbedilmiş teknoloji, zevke alet edilmiş kadın, kuvvet ve şöhretin “insaniyetin yerine” ikame edildiği Amerika ve Avrupa cemiyetleri, mâlî krizlerle birlikte ilâh ve ilâhelerinin de yerlere serildiklerini görünce, insanlarda büyük şoklar yaşanmaya başlandı. Ehl-i kitaba arkasını çevirmiş çevrelerin şu perişaniyeti, Karun karşısındaki mütehayyir topluluğun intibahını netice veriyor. 16. Benedikt’ten başlayarak dalga dalga yayılan “İlâhî ikaz” düşüncesine bu defa ilim adamları da katılmaya başladılar. Çok hırslı bir kısım insanların oluşturdukları katil fonlarla “serbest ticaret ve rekabet” vurulunca, Avrupa medeniyetinin bütün ekonomik ölçü ve prensipleri alabora oldu. Köpek balıklarına benzetilen bu fonlar ile ülke ekonomilerinin içlerini boşaltan “çekirge sürülerinin” Avrupa’yı basmaları siyaset ve ekonomi âlimlerini kara kara düşüncelere sürükledi. Globalleşmenin “paylaşım” yüzü gösterilerek, ülkelerin ticarî, millî sınırlarını kaldırmayı başaranların niyetleri beş-on sene önce belli olmuştu. Fakat zavallı insaniyetperver ülkeler ve idarecileri, materyalist felsefenin yetiştirdiği dehaların bu denli hırsız, vicdansız ve yağmacı olacaklarını hiç düşünmediler. Bir banka yöneticisinin senede 470 milyon dolar almaması için AB kanunî sınırlamalar getiriyor. İşçilerinin maaşlarını 2500 Euro’dan bin Euro’ya düşüren kapitalist Avrupa, CEO’ların senelik 500 bin Eoru’nun üzerine çıkmamaları için çalışıyor!
Modern Bolşeviklerin piyasaları işgale başladıklarını üç-dört sene önce haber vermiştik. Hedefleri yalnızca tahrip, kaos ve anarşi çıkarmak olan bu yeni kuşağın eski kuşaktan önemli farkı, insanlığın üzerine kapitalin kuvvetiyle yürümesidir. Eski Bolşeviklerin yığın ve sürü olarak kullandıkları unsurlardan adeta intikam alıyorlar.
Küresel diye nitelendirilen mâlî krizin sebepleri üzerinde durulmaması sizin de dikkatinizi çekiyor mu? Amerika ve Avrupa halklarından başlayarak zavallı fukara ve orta kesimin cebinden çıkan paraların, adaletli bir şekilde yerlerini bulup bulmayacakları da şüpheli. Zira hırsızlar deşifre edilmeyince, eski tezgâhın aynen çalışmasından korkuluyor. Hırsızları kim deşifre edecekti? Katil fonları ve idarecilerinin listesini kim neşredebilirdi? Emlâka yatırdığı paralarla sun’î fiyatlar oluşturup piyasaları iğfal eden sihirbazların isimlerini kimler ağızlarına alabilirlerdi ki? Belki de o boğazların çoğundan söz konusu haram lokmalar geçmişti ve geçiyordu. Açık Toplum Enstitüleri, Avrupa-Amerika ianeleriyle hayat sürdüren sivil toplum kuruluşları, enstitüler, bazı üniversiteler, hatırı sayılır medya kuruluşları ve bazı siyasî partiler... Dünya bu denli mâlî felâketleri yaşamamış henüz. İkinci Dünya Savaşında bile, reel ekonomiler bir gece içinde sanal hale gelmemişlerdir.
Ahirzaman dinsizliğinin cereyanlarından korkan siyasetçilerin insanlığın başına belâ ettiği bu krizin daha neleri devireceğini birlikte göreceğiz. Fakat her şeyden önce dinsiz felsefenin ilâh ve ilâhelerinin ayaklar altında ezildiğini hepimiz görüyoruz. Bilgi çağı, kariyer, sihir, kişisel gelişim manipülasyonlarıyla insaniyetin başını bütün otoritelerden kaçırarak istiğnaya sapması da “felsefenin ilâhlarını” kurtaramadı. Kur’ân’a ve semavî dinlere başkaldıran II. Avrupa medeniyetinin hal-i pürmelâlini önümüzdeki zamanlarda daha net göreceğiz. Derdin devasını merak edenler, gazetemizde bu konu ile ilgili yazılara dikkat edebilirler. Risâle-i Nur’dan ışık alan yazarlarımız gayet açıkça çıkış yollarını gösteriyor.
27.10.2008
E-Posta:
[email protected]
|