Hindistan’ın Bombay şehrindeki saldırılar, ekonomik kriz cenderesindeki dünyanın dikkatini yeniden “küresel terör” tezgâhına çevirme komplosunu taşıyor.
Bombay’daki bombalamaların daha ilk saatte Pakistan’la ilişkilendirilmesi, “Büyük Ortadoğu Projesi”nin Ortadoğu’nun kalbinden Asya’nın kalbine, Önasya’ya, Hint yarımadasına kaydırıldığının ilk sinyalini veriyor.
Ve “Genişletilmiş Büyük Ortadoğu Projesi”nin bir parçası olan bu plân, daha seçilmeden Afganistan’a yoğunlaşacağını söyleyen yeni başkan Obama’nın “önceliği”yle de uyuşuyor. Böylece ABD’nin “terörle mücadele stratejisi” ve “önleyici müdahale” teziyle “kriz merkezi”, Amerikan-İngiliz işgaliyle Irak’tan Pakistan’a kayıyor…
Özetle bir taşla birçok kuş vuruluyor… Evvela, küresel hegemonya ve çıkar çatışmasının Asya’nın içlerine yayılması. Peşinden Karzai’nin dahi artık işgale gına getirdiği, “operasyonları sonlandırma takvimi vermezseniz Taliban’la uzlaşırım” restini çektiği süreçte, Orta Asya ve Hazar Havzası enerji kaynakları ve hatları üzerindeki Afganistan’la beraber Pakistan ve Hindistan’ın tamamen teslim alınması.
Bunun için Pakistan’ın içinin karıştırılması, istikrarsızlığa sürüklenmesi…
PAKİSTAN–HİNDİSTAN SAVAŞI PROVASI
Onca BM kararına rağmen İsrail’in Filistin’deki soykırımı gibi Hindistan’ın Keşmir’deki sistemli katliâmı zaten devam etmekte. Bu da yetmiyormuş gibi uzun zandır bölgede politikaların taşeronluğunu üstlenen Pakistan’a bahaneler aranmakta. Bunun için öteden beri kışkırttığı “Şiî-Sünnî ayırımı” kamplaşması ve ihtilâfı körüklenmekte.
Bundandır ki medreseleri kapattırmadığı ülkenin Veziristan bölgesini peşpeşe bombalanmakta, yüzlerce sivilin katledildiği füze saldırıları düzenlenmekte. Kargaşa, kaos ve iç karışıklıkla eyâletler kışkırtılıp ülkenin bölünüp parçalanmasına çalışılmakta.
Baskınlar ardından Pakistan’ın suçlanıp olayların “Hindistan’ın 11 Eylül’ü” olarak lanse edilmesi boşuna değil. Belli ki saldırılar büyük fitnenin bir parçası…
60 saat boyunca canlı yayında bütün dünyanın gözü önünde meydana gelen olayların iliştirilmiş “yerli” ve yabancı medya tarafından Pakistan üzerinden 11 Eylül’le ilişkilendirilmesinin bir diğer maksadı, iki sene önceki Keşmir depremiyle düzelen Pakistan-Hindistan yakınlaşmasını baltalamak, gerginliği tırmandırıp kavgayı alevlendirmek…
“Terör ve Pakistan bağlantısı”yla yeniden Müslüman–Hindu çatışmasına ve yarım asrı aşkındır kanayan yara Keşmir üzerinden iki ülkeyi bir defa daha savaşa tutuşturmak.
Bölgedeki İsrailli ajanların ve askerî uzmanların tahrikiyle, “İsrail-Hindistan ortak projeleri” gereği bölgeden koparılmaya çalışılan Hindistan’ı, saldırılar bahanesiyle ABD-İngiltere ve İsrail’e mecbur etmek; bölgedeki politikalarına teşne hale getirmek. Tıpkı daha önce yine yüzlerce sivilin öldüğü ve yaralandığı Hindistan’ın çeşitli şehirlerindeki saldırılarda olduğu gibi…
Neticede tetikçileri kim olursa olsun; hangi taşeron “örgüt” ya da “maşa” kullanılırsa kullanılsın, Hindistan’daki olaylar ABD-İngiltere-İsrail ekseninin küresel hegemonya politikalarına hizmet etmekte. 11 Eylül saldırılarında olduğu gibi karmaşık ilişkiler ortasında, “hâdise kime yarıyorsa ve hangi menhus maksada hizmet ediyorsa fâilleri onlardır” gerçeğini bir defa daha ortaya çıkarmakta.
Bu arada saldırılar için Asya’nın finans ve ticaret merkezinin seçilmesi, AB’nin yanı sıra Çin ve Rusya ile birlikte Batıya kafa tutan Hint ekonomisini çökertilmesi ve yüzmilyonlarca Müslümanın yaşadığı ülkenin 11 Eylül anaforuna sokulup iç savaşa sürüklenmesi plânı olarak karşımıza çıkmakta…
SALDIRILARDAKİ “PARMAK İZLERİ”
Uluslar arası medyaca, El Kaide ile irtibatlı olduğu iddia edilen ve Pakistan istihbaratınca istimal edildiği şâyiası yaydırılan sözkonusu tetikçi örgütlerin başta Amerikan, İngiliz ve İsrailliler olmak üzere Batılıları rehin almasının, daha ilk dakikalarda “İslâmcı militanlar” isnadıyla İslâmâbad’ın açık hedef gösterilmesinin maksadı bu…
Bu maksat, BOP’un “revizesi”yle “ikinci Avrupa”nın her şeyi menfaatine feda eden küresel “fitnekârâne sinsî siyaset”in kılık değiştirerek yine iş başında olduğunu göstermekte. Hâdiselerin hengamesinde kaybolan, baskına uğrayan “Yahudi Yardım Kuruluşu”nda bir haham beş Yahudi’nin İsrail askerlerince öldürüldüğü haberi, bu açıdan çarpıcı…
Bütün bunlar, aynen Afganistan’da ve Irak’ta olduğu gibi, ülkelerin başına terör, sefâlet, kitlesel ölümler getiren, darbeleri yaptıran, suikastları düzenleyen ve Türkiye’deki darbelerde “parmak izleri” bulunan “Siyonist lobi”nin konseptiyle binlerce, milyonlarca mâsumun kanını heder etmekte.
Neticede Amerikan devletine politikalar üreten, bir çok Latin Amerika ve Uzakdoğu ülkesinde, Vietnam, Laos, Kamboçya ve Endonezya’ya İkinci Dünya Savaşının iki katı olan dört buçuk ton bomba atılarak onbinlerce insanın öldürüldüğü katliâmları plânlayan, kimyasal zehirleri kullanarak çevreyi tahrip eden karanlık lobinin en karanlık adamlarından, Nixson ve Ford dönemlerinin ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı ve Dışişleri Bakanı 84 yaşındaki Henry Kissinger’in projesi uygulanmakta…
Hindistan’daki terör saldırısı ve patlamaların “El Kaide” ve “Taliban” üzerinden Müslümanlara ve Pakistan’a ihâle edilmesi de bu projenin bir parçası…
01.12.2008
E-Posta:
[email protected]
|