Demokrat Parti Kongresi, Türkiye’nin iç ve dış politikada kritik bir kavşaktan geçtiği süreçte yapılıyor.
Görünen o ki tutuk, tâvizkâr, teslimiyetçi silik siyaset siyasî iktidarın her tarafına sindi. Önce âlâ-yı vâlâ ile ilân edilen “yeni anayasa” rafa kaldırıldı. Ardından diğer hak ve hürriyetlerin kısılmasına devam edildi.
Her yıl binlerce öğrencinin mağdur edildiği yasadışı başörtüsü yasağı kaldırılamadı, üstelik vâhim yanlışlıklarla daha da yaygınlaştırıldı. En evvel yeni dönem Çankaya’sının atadığı “yeni rektörler” yasağı dayattılar. YÖK yasası çıkarılamadı. Meslek okullarına ve imam hatiplere uygulanan katsayı haksızlığı giderilemedi.
Siyaseti demokratikleştirecek, seçim sistemini âdil kılacak, hâkim nezâretinde kayıtlı seçmenlerle önseçimi ve “tercih sistemi”ni esas alan siyasî partiler ve seçim sistemini düzeltmede en ufak bir çaba gösterilmedi…
TÜRKİYE’YE KUMPAS
KURULUYOR…
Ankara, AB’yi elinin ucuyla tuttu; başta inanç ve dinî özgürlükler olmak üzere temel hak ve hürriyetlere getirilen kısıtlamaları, inanç ve ifâde özgürlüğüne konulan engelleri ortadan kaldırmak konusunda AB’yi ve AİHM’i yanlış bilgilendirdi. AKP hükûmeti, Strasbourg’a gönderdiği “savunma”da, başörtüsünü “siyasî simge”, “laikliğe aykırı”, “gerginlik sebebi” gördü, yasağı “yasal” saydı. Yüzlerce Kur’ân âyetinde geçen ve İslâm inancının gereği olarak depreme “İlâhî ikaz” denilmesini yargıla-yıp ceza almasına arka çıktı.
Kur’ân kurslarında 28 Şubat’tan kalma “yaş yasağı” sürüyor.“İrtica” gerekçesiyle her dönemde subay ve astsubayların “YAŞ kararları”yla ihracı ameliyesi sürdü. Başbakan ve ilgili bakan “şerh” koymakla yetindi; Cumhurbaşkanı imzaladı.
Ve bütün bunların üstünde küresel krizin biriken borç yükü, artan işsizlik, büyüyen carî açık ve azan zamlar ve pahalılıkla daha derinleştiği bir anaforda, Başbakan “tepeyi aşmak” için Amerika’da; siyasî ve ekonomik krizin kaynağından medet umuyor…
Hükûmetin Irak’ı işgali eden conilere Türkiye’nin havaalanlarını, limanlarını tahsis etmesi, her türlü savaş ve lojistik desteği vermesiyle başlayan “destek hamûlesi” ve İncirlik Üssü’nün Amerikan savaş uçaklarınca Müslüman komşu Irak’ın şehir ve köylerine sortiler yapıp bombalamasıyla özetlenen, kısacası “stratejik müttefiki” Bush’la bütünleşen politikalar iflâs etti.
ABD’nin kontrolündeki Irak’ta, Irak’ın kuzeyinde himâye ettiği ve Washington’un elebaşlarını teslim etmeyi defalarca söz verdiği terör örgütü daha da azgınlaştı. Türkiye’nin Irak’tan kaybı Amerika’dan sonra “savaş koalisyonu”nun ikinci ortağı olan İngilizlerden daha fazla oldu.
Kısacası Türkiye, tahterevalli siyasetiyle “kayıkçı kavgası”na dönen ve asimetrik tahrikle birbirinden nemâlanan, özelleştirme ihâlelerine fesad karıştırmakla, yandaş kayırmakla lekelenen, yolsuzluk iddialarının ayyuka çıktığı ve “tencere dibin kara, seninki benden kara” türü kısır polemiklerle muallel bir politik arenada âdeta yalpalıyor.
Ve bu yalpalamadan en çok yine demokrasi, temel hak ve özgürlükler zarar görüyor. İç ve dış ifsad odakları, bu kırılgan ortamın bulanıklığında sürekli kumpas kuruyor…
DP, ENGELİ AŞMALI…
Millet mütehayyır. AKP siyasî iktidarının meydanlarda, seçim beyannâmesinde, hükûmet programında vaad ettiklerini yerine getiremediği demokratik direnci gösteremediği, inanç özgürlüğünün, din eğitimi ve öğretimi hakkının arkasında durmamasına mukabil, seçmen emânet ettiği irâdesinin hakkının verilmesini istiyor.
Özetle; Türkiye siyasette alternatif arıyor. Bu bakımdan DP Kongresi, Türkiye’nin alternatif arayışı için oldukça önemli. Zira AKP’nin milletin veridi demokratik gücün hakkını vermediği, veremediği, artık en yakın “yandaşlarca” da itiraf edilmekte.
Ne var ki DP Genel Başkanı Süleyman Soylu’nun da dikkat çektiği gibi, darbelerle demokrasi katleden iç ve dış faktörler, Türkiye’nin siyasî alternatifini bulmasını istemiyorlar.
Bunun içindir ki dahilî ve hârici şebekelerce DP’yi unutturma oyunu oynanıyor. Soylu’nun ifâdesiyle, “jeopolitik bir dev” olan Türkiye’yi “siyasî bir cüce” haline getiren AKP siyasî iktidarına karşı ülkenin içinden çıkan alternatiflere takoz koymaya çalışılıyor. Medyatik şaşırtmalar yapılıyor.
Türkiye alternatif arıyor. AKP’den kopan ve sarsılan kitlelerin mevcut siyasî aktörler arasında paylaşılıp ülkenin etnik ve hatta dinî ayrışımlar üzerinde kamplaşıp kutuplaşması emelindeki mihrakların maksadı bu. Bunun içindir ki DP anketlerde sürekli düşük gösteriliyor; Türkiye’nin “AKP’ye mahkûm olduğu” havası veriliyor.
Gerçek şu ki milletin aradığı demokratik direnç, Türkiye’de çeyrek asırlık tek parti diktasını yıkan demokrasinin mimarı Demokrat Parti ile olacak. Kuşatılan millet irâdesi, yine Demokrat Parti’nin büyük ve yiğit misyonunun kökleri ve gelenekleri üzerinde yükselecek. Siyasetin demokratikleşmesi, yine “demokrat misyon”un millet nezdinde söz sahibi olmasıyla başarılacak.
Siyasî kavgalar, sosyal kargaşa, krizler, travmalar, çıkmazlar ve çâresizlikler, demokrasiyi yeniden inşa edecek, devletle milleti barıştırıp denge unsuru olacak Demokrat Parti’ye olan ihtiyacı bir defa daha ortaya çıkarıyor.
Büyük Kongre büyük bir fırsat. DP’nin bu engeli aşması, demokrasi ve millet irâdesinin yeniden başarısı olacak…
15.11.2008
E-Posta:
[email protected]
|