AKP hükûmetinin ABD’ye “desteği”nin akıbeti de aynı. Özal’ın 1991’deki Körfez Savaşı sonrasında “bir koyup üç almak” hevesiyle Irak’ın kuzeyini 36. paralelden Irak’tan koparıp, Çekiç Güç’le himâye ve kontrol ettiği terör örgütünü yuvalanmasına zemin hazırlayan işgalci Amerikan askerlerine kayıtsız şartsız desteğin akıbeti gibi…
Amerika, Irak’ta her türlü baskı ve zulmü yapıyor; buna rağmen Irak ve Afganistan’daki savaşlarında hegemonya ve çıkarları uğruna, Kuzey Irak üzerinden Türkiye’deki terörü tırmandırıyor, bölge ülkelerinde etnik çatışmayı tahrik ediyor.
Bu politikalarla, “Kürt sorunu” iç politikanın malzemesi haline getirilerek, terör örgütü “siyasallaşma” sürecine malzeme ediliyor. Ankara, Cumhurbaşkanı Gül’ün ağzından “teröre destek vermesinler, bunun on katı her türlü yardımı yaparız” noktasına getiriliyor.
Daha önce Başbakan’ın, “muhatap almam” dediği ve “haddini bil” diye azarladığı Irak’ın kuzeyindeki yerel yöneticilere Ankara’dan “özel temsilciler” gönderiliyor. İncirlik Üssü üzerinden Amerikan uçağıyla Amerika’ya giden Barzani, bir haftalık Washington gezisinde Bush’la bölgedeki gelişmeleri ve terör örgütünün durumunu görüşüyor.
Ve Dışişleri Bakanı Babacan, bütün bunları “rutin” olarak yorumluyor…
ANKARA AYMAZLIĞA SEYİRCİ…
ABD’nin terör örgütüne silâh, para, sağlık ve malî destek sağladığı, Amerikan ordusunun işgalden sonra Irak ordusundan kalma hafif ve ağır silâhları terör örgütüne verdiği bizzat Amerikan Kongresi ve üyeleri ve federal savcılarla tesbit edilmişti.
Bu çarpıklıkla, bir yandan PKK’yı “düşman” ilân (!) edip Türkiye’yi hedef alan teröre karşı sözde “istihbarat paylaşımı” yapan Washington, diğer yandan “düşmanım dediği” terör örgütünü destekleyip koruduğu hergün yeni bir skandalla su yüzüne çıkıyor.
Türkiye’nin 2001 yılından beri aradığı ve Ankara’nın resmî yazıyla iadesini istediği, altı kez Amerika’ya giriş- çıkış yapan, “PKK’nin Amerika’daki temsilcisi” Kani Gulam’ı 7 yıldır teslim etmemesi, bunun son göstergesi.
Washington’da Brookings Enstitüsü ve SETA tarafından düzenlenen ve Başbakanlık Dış Politika Başdanışmanı Ahmed Davudoğlu’nun konuşmacı olarak katıldığı bir toplantıya, terör örgütünün Amerika’daki temsilcisinin katılmasına göz yumulması, aslında ABD-PKK “işbirliği”nin açığa çıkaran onca olaydan biri…
18 yıldır ABD’nin Irak’ta atom bombası kullandığına kadar birçok olayın üstü örtülüp, işgal ve katliâm âdeta sıradan gibi lanse ediliyor; uluslar arası medya ve “yerli” işbirlikçilerince…
Şu hale bakın; Amerikan makamlarının PKK ile ilgili çalışmalarını organize eden, örgütün Amerikan çıkarlarına “maşa” olarak kullanılması irtibat ve ilişkilerini yürüten terör örgütü temsilcisi, bununla da kalmıyor; törende pişkince, “Kürtler neden evlerde unutulmuş bir piyano gibi gösteriliyor” diye Batı kültürüyle Amerikanvari soru sorma cür’etini gösteriyor.
Neticede, Güneydoğu’nun bazı şehirlerinde peşpeşe patlak veren şiddet ve provokasyonlarla, teröre karşı Amerika’nın Kuzey Irak’ta kukla devleti kurduran, Türkiye’yi Pentagon haritalarındaki gibi eyâletlerle ayıran oyununa zemin hazırlanıyor.
Bölgeyi yıkıp yakan, onbinlerce mâsum insanı katleden bölücü terör örgütü, böylece türetilme amacına uygun olarak ABD’nin “Ortadoğu oyunu”nda istimal ediliyor.
Ve Ankara hâlâ “rutin” bir biçimde bu aymazlığa seyirci kalıyor…
“ÇUVALCI GENERAL”E TEPKİ YOK!
Bundandır ki, “büyük patron ABD” memnun. Zira “plân” işliyor. İşgal altındaki Irak’ta son beş yılda bir buçuk milyondan fazla insan katledilmesi, otuz yıldır devam eden terörle Türkiye’nin otuz bin insanının öldürülmesi, hatta üç binden fazla Amerikan askerinin ölmesi, zâlim küresel güçlerin umurunda değil…
Bu maksatladır ki, Afganistan’da, Irak’ta, Amerikan medyasının “cihadçı militanlar” dediği ülkelerinin bağımsızlığı için işgale karşı direnenleri havadan ve karadan tesbit edip gece ve gündüz vuran, “kendi teröristi”ne göz açtırmayan ABD, Türkiye’yi hedef alan terörü görmüyor, görmezden geliyor. Başbakan ve Cumhurbaşkanı’nın bizzat “Beyaz Saray’daki dostları” Bush’a ilettikleri Irak’ta kol gezen “150 terörist elebaşı” listesinden bir tekini dahi teslim etmiyor.
Belli ki ABD’nin bölgeye yönelik istilâ ve ifsad projelerinde kullandığı PKK’nin miâdı dolmak üzere. Terör örgütüyle ekilen fitne tohumları boy vermiş. Şimdi bunun yerine Irak’ın kuzeyinde ve Türkiye’nin Güneydoğusunda kavmiyet kavgasını uluslar arası arenada siyasallaştıran oyunun sahnelenmesine sıra geliyor…
Bu arada, Irak’taki Amerikan işgal kuvvetleri komutanı General Odierno gizlice Türkiye’ye gelip “PKK’yi iğrenç” diyerek Genelkurmay İkinci Başkanı’yla “terörle mücadele”yi görüşmesi, bir başka garâbet!
Daha da garibi, başta bu görüşmeye müsaade eden hükûmet olmak üzere, 2003’te Süleymaniye’de askerlerimizin başına çuval geçiren “çuvalcı Amerikan paşası”na ne iktidardan ve ne de muhalefetten en ufak bir tepki verilmemesi…
Özetle, bunca can alan terörü azdırılıp siyasallaşma sürecine sokulması emr-i vakisine gelen AKP iktidarında, Ankara dış politikada da çuvallıyor…
Örnekleri ortada…
01.11.2008
E-Posta:
[email protected]
|