"Gerçekten" haber verir 30 Ekim 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Cevher İLHAN

Cumhuriyet ve başörtüsü



Cumhuriyetin 85. yılında Türkiye demokratik Cumhuriyeti arıyor. Zira hâlâ birileri Cumhuriyeti “koruma ve kollama” perdesinde “mutlak bir istibdat”tan kalma dayatmalar peşinde.

Tek parti itiyadıyla, aslında “dini dünyadan ayırmak demek olan” ve bütün dünyada “din ve vicdan hürriyetinin teminatı” olarak görülen “laiklik” bahanesiyle Cumhuriyet zedeleniyor.

Hâlâ milleti ve mânevî değerleri inciten söylemlerle, “hürriyetin en geniş şekli olan cumhuriyet”, âdeta ters yüz edilerek dinden bîbehre “lâdinî Cumhuriyet”e dönüştürülmek isteniyor.

Cumhuriyeti tekelinde gören zihniyetin milleti millet yapan değerleri dışlayan anlayışıyla millet irâdesi devre dışı bırakılıyor; Cumhuriyet ve demokrasi laikliğe fedâ ediliyor.

Millet irâdesinin temsilcisi Meclis’in temel bir insan hakkı ve inancını yaşama hakkı olan ve “dinî bir vecîbe” olduğu “din işleri”nde yetkili anayasal devlet kurumu olan Diyanet’in kararlarıyla sabit bulunan başörtüsüne getirilen yasağı kaldırma irâdesinin Anayasa Mahkemesinin “gerekçe”siyle engellenmesi, bunun son örneği.

Ne yazık ki 27 Mayıs darbesinden 12 Mart muhtırasına, 12 Eylül ihtilâlinden 28 Şubat “postmodern darbesi”ne kadar her darbe ve ara rejim döneminde darbelere arka çıkan ve “irtica tehdidi” brifinglerini ayakta alkışlayan üniversitelerin, demokrasi, hukuk ve insan haklarının çiğnendiği arenalar haline getirilmesine yeni bir süreç ekleniyor. Demokratik eğitim ve eğitim özürlüğü, en evvel üniversitelerde katlediliyor…

Bu hal, Cumhuriyetin hâlâ demokratikleşmediğini, demokratik “Cumhuriyet” vasfına ulaşamadığının en bâriz belgesi…

ANAYASANIN SÖZÜNE, RUHUNA VE KANUNA AYKIRI...

Doğrusu yasakçı rektörlerin, daha önce “devrimler” ve “laiklik ilkesi” gereği tepeden dayattıkları kanunsuz yasağı, bu kez “üniversitelerdeki uygulamalar aynen devam edecek, karar içtihat oluşturdu, hukuka karşı boynumuz kıldan ince” deyip “Anayasa ve hukuka” dayandırmaları, işin en mugâlatası…

Diğer yandan Cumhurbaşkanı Gül’ün yeni atadığı güya yasağa karşı imza atan rektörlerin, açıkça Anayasa aykırı olarak çarpıtılan “iptal”le tıpkı “yasakçı” rektörler gibi “yasal yasak var” çarpıtmasına katılmaları, hatta zaman zaman daha hahişkâr bir gayretkeşlikle yasağı uygulamaları, işin bir diğer garâbeti…

Esasen Anayasa Mahkemesinin “laiklik ilkesi” üzerine bina ettiği yasağın, bu vaziyetiyle anayasaya ve hukuka tamamen tezat teşkil ettiği ortada.

Zira Mahkemenin, Meclis’in anayasanın iki maddesinde, “eğitim hakkı”nı ve “kanunlar önünde eşitliği” te’yid eden değişiklikleri “iptal” etmesi, sonucu değiştirmiyor. Zira bu “iptal” bile sadece “te’yid”i kaldırıyor; ancak kanunsuz yasağı hiçbir zaman yasal kılmıyor…

Ne var ki, hükümetten ve Meclisten kimse çıkıp, bunun vahim bir cerbeze olduğunu belirtmiyor. Türkiye Cumhuriyeti mevzuatında kadınların kılık ve kıyafetini düzenleyen bir kaydın bulunmadığını, hakkında hiçbir yasaklama hükmü olmayan başörtüsüne getirilen yasağın, anayasada açıkça belirtilen “herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetler”e aykırı olduğunu ifade etmiyor.

Bu temel hak ve hürriyetlerin ancak “ülke bütünlüğünün, millî güvenliğin ve kamu düzeninin bozulması” ya da “kamu yararı, genel ahlâk ve genel sağlığın korunması” sebebiyle yine “anayasanın sözüne ve ruhuna uygun olarak kanunla sınırlanabileceğini” açıklamıyor…

TÜRKİYE’NİN DEMOKRATİK CUMHURİYETE

İHTİYACI VAR…

Görünen o ki anayasayı, Türkiye’nin altına imza attığı ve iç hukuku da bağlayan, “eğitim hakkının hiçbir şekilde engellenemeyeceğini” güvence altına alan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesini esas alarak bu hususa itiraz etmesi gereken siyasî iktidarın, peşinen yasadışı yasağın “yasallaştırması”na teslim olması, kırılmanın temelini oluşturuyor.

Siyasî iktidar, Başbakan’ın “velev ki siyasî simge de olsa” çıkışının, hiçbir zaman Kur’ân’da sarahaten bildirilen tesettürün bir parçası olan başörtüsünü “dinî bir gerek” olmaktan çıkarıp “siyasî sembol” yapmayacağını ısrarla vurgulamak yerine, ne yazık ki daha baştan uyduruk isnada teslim oluyor.

İktidar partisi, AİHM kararının, hükümetin Strasbourg’a gönderdiği “savunma”da, başörtüsünü “laikliğe aykırı”, “siyasî sembol” ve “gerginlik sebebi” sayıp “yasağı yasalara uygun görmesi”nden kaynaklandığını, ancak hiçbir zaman dinî bir vecîbe olan başörtüsünün “yasaklanması” anlamına gelmediğini anlatmıyor. Bu yasağa laisizmin merkezi Sarkozy’in Fransa’sı dahil, Avrupa’nın hiçbir ülkesinde rastlanmadığını izah etmiyor; “yapacak bir şey yok!” teslimiyetiyle yasağı daha “gerekçe” açıklanmadan “kabulleniyor!”

Kimse çıkıp, Anayasanın kesin hükmüyle “yasama” ve “Anayasayı değiştirme yetkisi”nin millet adına yalnız TBMM’ye verildiğini, Mahkemenin kendinden menkul “yetkiler”le Meclis’in yetki sınırlarını tartışamayacağını ve daraltamayacağını dile getirmiyor.

Başbakan ve iktidar partisi sözcüleri, “Meclis’in yetkisinin gasbedildiğini” ve “üniversitelerde başörtüsünün yasaklandığını” söylemekle geçiştiriyorlar…

Neticede Türkiye’nin hem demokratik bir Cumhuriyete, hem de demokrasiyi, milletin hakkını, irâdesini ve hukukunu hakkıyla savunacak bir iktidara ihtiyacı var…

Millet irâdesinin, hakkın ve hukukun peşinen çiğnenmesine “iktidar koltuğu” uğruna temenna edenlerle olmuyor…

30.10.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (28.10.2008) - “Kapatılmak”dan da beter…

  (27.10.2008) - Teslim tutanağı…

  (26.10.2008) - Karar kırılmaları…

  (24.10.2008) - “Gerekçe”li mugâlata ve irâde teslimiyeti

  (23.10.2008) - Etnik provokasyon oyunu…

  (22.10.2008) - “İlâhî ikaz”a ceza garâbeti…

  (20.10.2008) - Teröre karşı “doğru yerde” durmak…

  (19.10.2008) - Terörle mücadele soruları…

  (17.10.2008) - Terörle mücadelede din faktörü (2)

  (16.10.2008) - Terörle mücadelede din faktörü (1)

 
GAZETE 1.SAYFA

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  H. Hüseyin KEMAL

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır