DOKUZUNCU KALKINMA PLANINDA EĞİTİM (2007–2013)
Ülkemizde ‘planlı dönem’ 1960’lı yıllarda başlar. Planlı yıllar, planlı kalkınma gerçekleştirme ve yatırımların buna göre yapılmasını ve daha sonra da hangisinin gerçekleşip gerçekleşmediğini ölçme ve değerlendirmeyi esas alan uygulamalardır.
Bu planlarda eğitim politikaları da yer almaktadır. Güncel olduğu için özellikle 9. Kalkınma Planı’nda eğitimle ilgili nelerin yer aldığı hususlarına değinmek istiyorum.
Eğitim açısından eğitim politikalarının belirlenmesi ve planlı bir şekilde uygulanması, önemli bir yaklaşımdır. Elbette ki her işin bir planlama dâhilinde yapılması, hedeflerin belirlenmesi ve bu hedeflerin nasıl gerçekleşeceğinin planlanması bilimsel anlamda kabul gören bir uygulamadır. Hükümetlerin eğitim politikaları bu planlarda yer almakta ve bu politikalar uygulanmaya çalışılmaktadır. Ülkemizde de kalkınma planlarında eğitimle ilgili politikalar belirlenmektedir. Ayrıca Millî Eğitim Şûrâlarında da eğitim politikalarıyla ilgili kararlar alınmaktadır ancak bugüne kadar 17 Millî Eğitim Şûrâsı yapılmasına ve çeşitli kararlar alınmasına rağmen, alınan bu kararların birçoğu uygulan(a)mamıştır. Yine 7 ve 8. Kalkınma planlarına baktığımızda önemli konular yer almasına rağmen, planların tam olarak uygulandığı ve hedeflerin gerçekleştiği söylenemez.
Bir eğitimci olarak, 9. Kalkınma Planı’nda yer alan eğitim politikalarını önemli buluyorum. Bu politikalar gerçekleştirildiğinde, eğitimin sorunları en aza inecektir.
9. Kalkınma Planı 2013 yılını hedef almaktadır. Dolayısıyla önümüzdeki beş yıllık dönemin eğitim politikalarını oluşturmaktadır. Plan’da yer alan konuların her birini ayrı ayrı incelediğimizde, eğitimle ilgili önemli politikalar olduğunu, eğitim sistemindeki önemli sorunlara çözüm getirecek hususlar içerdiğini görmekteyiz. Bu sebeple Plan’ın gerçekleşmesi için gerekli çalışmalar yapılmalıdır. Eğitim çalışanları boyutuyla ele alındığı gibi, eğitimin diğer alanlarıyla ilgili sorunlara da çözüm Plan’da yer almaktadır.
9. Kalkınma Planı’nda yer alan konular, ayrı başlıklar altında incelememiz gereken konulardır ancak burada yer alan eğitim politikalarının hepsine yer vermek istiyorum. Bu çerçevede, bunun, eğitim ile ilgili gelişmelerin yönünü takip etmek açısından önemli olduğunu düşünüyorum. Şimdi, 9. Kalkınma Planı’nda yer alan eğitimle ilgili önemli politikaları şöyle bir hatırlayalım:
Okul terkleri azaltılacak
İlköğretimde okul terklerinin azaltılması için başta kırsal kesime ve kız çocuklarına yönelik olmak üzere gerekli tedbirler alınacak ve ortaöğretime geçiş oranları yükseltilecek.
Okul öncesi eğitim
yaygınlaştırılacak
Okul öncesi eğitimin yaygınlaştırılması amacıyla öğretmen ve fizikî altyapı ihtiyacı karşılanacak, eğitim hizmetleri çeşitlendirilecek, toplumsal farkındalık düzeyi yükseltilecek, erken çocukluk ve ebeveyn eğitimleri arttırılacak.
Özel eğitime önem verilecek
Özel eğitim gerektiren öğrencilerin eğitiminde kaynaştırma yöntemine öncelik verilecek ve mevcut okulların fizikî şartları uygun hale getirilecek.
Kalabalık sınıf mevcutları düşürülecek
Kalabalık sınıf mevcutları düşürülecek, ikili eğitim uygulaması azaltılacaktır. Her kademedeki eğitim tesislerinin etkin kullanılabilmesi için standartlar ve ortak kullanım imkânları geliştirilecek.
Okulların teknolojik altyapısı
Okulların bilgi ve iletişim teknolojileri altyapısı, eğitim yazılımları öncelikli olmak üzere güçlendirilecek, yenilenen müfredatın gerektirdiği ortamlar ve donanımlar sağlanacak.
Yeni müfredat programları yaygınlaştırılacak
Eğitimde kalitenin arttırılması amacıyla, yenilikçiliği ve araştırıcılığı esas alan müfredat programları ülke geneline yaygınlaştırılacak, öğrenciler bilimsel araştırmaya ve girişimciliğe teşvik edilecek.
Öğretmen açığı giderilecek ve öğretmenin özlük
hakları düzeltilecek
Öğretmen açığı bulunan alanlarda ihtiyacın karşılanması için üniversite kontenjanları arttırılacak, öğretmenlerin bölgelere ve yerleşim yerlerine göre dengeli dağılımı sağlanacak, özlük haklarında, hizmet yaptıkları yerleşim yerleri ve hizmet şartlar itibarıyla farklılaşmaya gidilebilmesine imkân sağlanacak.
Öğretmene, yeni müfredata göre hizmetiçi
eğitimler verilecek
Müfredat programlarındaki ve eğitim yöntemlerindeki değişiklikler dikkate alınarak öğretmen yeterlilikleri sürekli olarak geliştirilecek, gereken yeterlilikleri kazandırılacak.
Eğitim, sınav odaklı yapıdan kurtarılacak
Eğitim sisteminin etkinliğinin arttırılması, eğitime ayrılan kaynakların daha verimli kullanılması, öğrenciler ve aileleri üzerindeki malî, sosyal ve psikolojik yüklerin hafifletilmesi amacıyla eğitim sistemi, sınav odaklı yapıdan kurtarılacak.
Ortaöğretimde, yatay ve dikey geçiş imkânları sağlanacak
Ortaöğretim; program türünü esas alan, yatay ve dikey geçişlere imkân veren, etkin bir rehberlik ve yönlendirme hizmetini içeren bir yapıya kavuşturulacak; programlar, geniş tabanlı ve modüler esasa göre düzenlenecek.
Eğitimin yaygınlaşması için özel sektör ve mahallî idarenin katkısı arttırılacak
Eğitimin yaygınlaştırılmasında merkezi idarenin yanı sıra mahallî idareler, gönüllü kuruluşlar ve özel sektörün katkısı arttırılacak.
Eğitim sisteminin taşra
teşkilâtına yetki devri yapılacak
Millî Eğitim Bakanlığı Merkez Teşkilâtı’nda hizmet esasına dayalı bir yapılanmaya gidilecek, kurumsal kapasite güçlendirilecek, taşra teşkilâtlarına ve eğitim kurumlarına yetki ve sorumluluk devredilmesi sağlanacak.
Eğitime ayrılan kaynaklar fırsat eşitliğine uygun yönlendirilecek
Eğitime ayrılan özel kaynaklar, eğitimde fırsat eşitliğine imkân sağlayacak şekilde yönlendirilecek; bütün eğitim kademelerinde özel sektörün payı arttırılacak, kamu kaynaklarının en fazla ihtiyaç duyan kesimlere yönlendirilmesi sağlanacak.
Kalkınma Planı’nda yer alan bu konular çözüldüğünde, sanıyorum, eğitim sisteminin bir hayli mesafe aldığını görmek mümkün olacaktır. Öyle ise eğitimi yönetenler, eğitim uygulamalarına karar verenler, kısacası eğitim alanında sorumluluk sahibi herkes, Kalkınma Planı’nda yer alan politikaların gerçekleşmesi için çalışmalıdır.
|
HALİL ETYEMEZ
28.10.2008
|
|
Bilmenin ve anlamanın önündeki engel: “Notlar”
ÖLÇME-değerlendirme amaçlı uygulanan “not sistemi” sanki Taylor’un fabrikalarda uyguladığı otoriter yönetim metodunun okullarda bir yansıması gibi gözüküyor.
Not defterini silâhmış gibi algılayan öğrenciler ilgilerini okula, bilgiye ve öğrenmeye değil de notlara vermektedirler. Notların verildiği karne ise okulla çocuğun arasında çok ciddî bir soğukluk aracı konumundadır.
Eğitimci; öğrencileri için karar veren ve onları rakamlarla değerlendiren birisi olmaktan uzaklaşmadığı ve öğrencilerini bilgi edinme ve anlama süreçlerinde yaptıkları her türlü işten memnunluk duyan bir duyguya ve şevke yönlendirmediği sürece öğrencilerin bu okul, aile ve öğretmen arasındaki soğukluğu gittikçe artacaktır. Önemli olan her karne döneminde kiminin sevinmesi, kiminin üzülmesi, çalışkan ve tembellerin ayrılması gibi gösterilen renkli tablolar değildir.
Öğrencilere hayata bakış açısı kazandırırken, bilgiyi verirken, anlamanın önemini, duygu, düşünce, erdem, vicdan ve şahsiyet gibi çok hassas özellikleri vermeye çalışırken araya 1.3.5 gibi rakamları değil de onlara ömür boyu mutluluk ve onur duyabilecekleri ortamları oluşturmanın yol ve yöntemlerini araştırmalıyız. Öğrenciler okullarına not korkusuyla gelmemelidirler. Okullarına geldiklerinden dolayı onur, şeref ve mutluluk duymalıdırlar. Öğrencilerimizi not, sınav, karne, ÖSS, KPSS vs. gibi uygulamalarla bulundukları okul ortamını çekilmez ve sıkıcı bir hale dönüştürmemeliyiz.
Kaura Ishıkawa, Edward Deming gibi kalite uzmanlarında bu anlamda ürettiği fikirler gerçekten ilgi çekicidir. Ishıkawa Japonya’da işi kaybetme riskinin olmadığını söyler yani Japonya’da işsiz kalma riski yoktur. Bunun hem insancıl, hem demokratik, hem de iş verimini arttıracağı tezleri evvelinde yeterince verilmiştir. Bu ve buna benzer fikirlerin toplam kalite adı altında eğitime de yansıtıldığı bir gerçektir. Öğrencilerin üzerinde sürekli kaygı ve endişe uyandıran bu not sistemi uygulamasının tartışılması gerekmektedir. Öğrencilerin bilgiyle, öğrenmeyle, kişilik ve şahsiyet kazanımlarıyla aralarına rakamlar konulmamalıdır. Karne ve not defteri bir tehdit unsuru olmaktan çıkarılmalıdır.
Karnenin bu kadar abartıldığı ülkemizde ister istemez velilerde çocuklarının bilgilerini, hayata bakışlarını, şahsiyet kazanımlarını okuldan gelecek bir kâğıt parçasına göre değerlendirmek zorunda kaldıklarından, bu anlamda çocuklarının üzerinde ciddî psikolojik baskılar uygulamaktadırlar. Bu durumda öğrenciler okulun en temel işlevine tezat teşkil edecek şekilde yalancılığa karne üzerinde oynamalar yaparak hileye başvurmaktadırlar. Hatta birçok dönem çocuklarımızın intihar girişimlerine bile şahit olmuşuzdur.
Sınav, yoklama, verilen notlar, karne vs. öğrencilerin öğrenme süreçlerini baltalayan, bütün iletişim ve gelişim yollarını tıkayan uygulamalardır. Not için çalışılan ve ezberlenen bütün bilgiler kısa sürede unutulacağından öğrenciler okul dışı hayatlarında düşünmeyi öğrenememektedirler. Burada mühim olan en yüksek notu vererek iyi olanları ayırmak olmamalıdır, öğrenme ve düşünme isteğini her daim canlı tutmak esas alınmalıdır.
Öğrencilerde sürekli “hata yaparım” endişesi oluşturan ve bunun sonucunda endişe, panik ve korkuların getirdiği ruhsal bunalımlara sevk eden bu sınav ve not sisteminin yerine özgüveni ön plana çıkaran, düşünmeye ve anlamaya sevk eden kişilik, erdem, bilgi, kültür ve değerlerinin farkında olmasını sağlayacak uygulamalara yer verilmelidir.
Bunun için öncelikle okullar yeniden yapılandırılmalı, lider kadroların liyakatine önem verilmeli, eğitimciler buna göre bilgilendirilmeli ve anlayış kazandırılmalıdır. Eğitim sadece okulla daraltılmayacak ve rakamlarla kazanımlar elde ettirilmeyecek kadar önemli bir kavramdır.
|
UFUK COŞKUN
28.10.2008
|
|
7. Sokakta Çalışan ve Yaşayan Çocuklar Sempozyumu
SOKAKTA çalışan ve yaşayan çocuklar sorunu, yoksulluk, aşırı doğurganlık, eğitim düzeyi, koruyucu sağlık hizmetleri ve sosyal hizmetlerin niteliği ve sosyal kalkınmayla doğrudan ilişkilidir.
Sokakta çalışma ya da yaşamanın çocukların bedensel, zihinsel ve ruhsal sağlığını bozması, öğrenimlerine devam edememeleri yanı sıra, toplumsal hayatı olumsuz yönde etkilemesi nedeniyle kamuoyu gündeminden düşmeyen ve kamu vicdanını yaralayan önemli bir sosyal sorun ve halk sağlığı sorunudur. 7–9 Kasım 2008 tarihleri arasında Şanlıurfa’da yapılacak olan ‘7. Sokakta Çalışan ve Yaşayan Çocuklar Sempozyumu’nda; merkezi yönetim, yerel yönetimler, üniversiteler ve sivil toplum örgütleri işbirliğiyle, sorunun boyutunun ortaya konulması, sokakta çalışma ya da yaşamanın önlenmesi (sağlık, sosyal hizmet, hukuk, eğitim, ekonomik tedbirler), risk altındaki çocukların belirlenmesi ve uygun müdahalelerin yapılması, çocukların rehabilitasyonu ve topluma kazandırılması için kısa, orta ve uzun vadeli çözüm tekliflerinin geliştirilmesi ve örnek çalışmaların paylaşılması amaçlanıyor. Ayrıntılı bilgiyi (http://www.sanliurfa.bel.tr/cocuk/sempprog.htm) adresinde bulabilirsiniz.
Avrupa gençlik bilgilendirme
sistemleri eğitimi
Aktif Sivil Diyalog Projesi 17 ay sürecek ve aktivitelerin bir kısmı Ankara’da bir kısmı ise İtalya’da gerçekleştirilecektir. Proje kapsamında ilk faaliyet STK Eğitim Kursu’dur. Eğitime Ankara, Denizli, Eskişehir ve Adana’dan STK’lar ve kamu kuruluşları dâvet edilecektir. Eğitimler 5’er gün sürecek olup Ankara’da düzenlenecektir. Her bir eğitime ilgili illerden 30’ar kişi alınacaktır. Eğitime daha çok katılımcının gelebilmesi için iki ayrı eğitim tarihi (21–24 Şubat 2009 ya da 4–8 Nisan 2009) belirlenmiştir. Katılımcıların bütün ulaşım, konaklama ve yemek masrafları proje bütçesinden karşılanacaktır. Eğitime Ankara, Denizli, Eskişehir ve Adana’dan gençlik STK’ları veya gençlerle çalışan STK’lar, kamu kuruluşları ve öğrenci kulüpleri dâvet edilecektir. Başvurular GSM-Gençlik Servisleri Merkezi-Ankara ofisine e-posta yoluyla ya da postayla yapılabilir. Son başvuru tarihi 15 Ocak 2009’dur.
Bütün başvuru şartları için;
Görkem Özer Bağcı [email protected] Bayındır Sok. 45/9 Kızılay 06650 Ankara, 0 (312) 4171124
28. Akare Yurtdışı
Eğitim Fuarları
Yurtdışında üniversite, master, sertifika, MBA, lise veya dil eğitimi almak isteyenler için düzenlenen dünyanın saygın okullarının katılacağı, “28. Akare Yurtdışı Eğitim Fuarları” 8-13 Kasım 2008 tarihleri arasında İstanbul, Ankara ve İzmir’de gerçekleşecek. Farklı ülkeden, 100’e yakın okulun katılımıyla gerçekleşecek bu büyük eğitim organizasyonu sayesinde yurtdışında eğitim görmek isteyenler direkt bilgi almanın rahatlığına ve kayıt yetkilisi ile yüz yüze tanışmanın avantajına sahip olacak. Ayrıca farklı bir salonda gün boyu sürecek olan ve ziyaretçilere doyurucu bilgi vermeyi amaçlayan seminer programı içinde Yurtdışında Üniversite Eğitimi ve Başvuru Şartları, Vize, Burslar, Ülkelere Göre Eğitim Sistemleri, Yurtdışında Dil Eğitimi ve Kariyer Planlaması gibi çok çeşitli konular yer alacak.
Detaylı Bilgi İçin: 0212 325 00 65 ya da (ww.akare.com.tr) adresinden bilgi alınabilir.
|
28.10.2008
|