Birgün Hz. Muaviye mescide geldiğinde halka halinde bir topluluğa rastladı. “Niçin toplandınız?” diye sordu. Onlar da, Allah’ı zikretmek maksadıyla bir araya geldiklerini söylediler.
“Gerçekten Allah için mi toplandınız?”
“Vallahi, başka bir niyetimiz yok. Sırf bunun için toplandık.”
Bunun üzerine Hz. Muaviye dedi ki:
“İnanın, ben size inanmadığım için yemin teklif etmiş değilim. Benim durumumda bulunup da Hz. Peygamberden (asm) daha az hadis rivayet eden biri yoktur. Bir gün Hz. Peygamber, bir ders halkası meydana getiren Ashabından bir topluluğun yanına gelmişti de, niçin böyle toplandıklarını sormuştu. Onlar da, ‘Bize İslâmı gösterdiğinden dolayı Allah’ı zikretmek, Ona hamd ü sena da bulunmak için toplandık’ demişlerdi. Allah Resûlü de (asm), ‘Allah için söyleyin, gerçekten bunun için mi toplandınız?’ diye sorduğunda Ashab da, ‘Vallahi, bunun dışında bir maksat için bir araya gelmedik’ demişlerdi.
“Bunun üzerine Allah Resûlü (asm) buyurdular ki, ‘Ben size güvenmediğim için yemin teklif etmedim. Cebrail (asm) gelip Cenâb-ı Hakkın meleklere karşı sizinle iftihar ettiğini bildirdi de sebebini öğrenmek istedim.’”1
Ne kadar enteresan değil mi? Bir tarafta Allah’ın kendilerine ihsanda bulunduğu İslâm ve iman gibi sayısız nur ve faydaları bulunan eşsiz bir nimet var, diğer tarafta bu nimetin büyüklük, kadir ve kıymetinin karşısında şükür ve minnet duyguları içinde ezilip Allah’ı zikretme, Ona hamd ü senada bulunma gibi bir kadirşinaslık ve fazilet var. Demek böyle bir hareket Cenâb-ı Hakkın meleklerine iftihar ettiği kadar önemli ve büyük bir fazilet.
Yapılan ders ve sohbetlerin temelinde de ihsan edilen onca nimete bir şükür ve Allah’ı zikir, Onu hatırlama özelliği yok mudur? Böyle bir topluluğa daha başka ikramlar da vardır. Başka bir hadis-i şeriflerinde Kâinatın Efendisi (asm), Allah’ın dinini, kitabını öğrenmek ve mütalaa etmek maksadıyla bir araya gelen kimselere ayrıca Allah’ın gönül huzuru vereceğini, onları rahmet ve lütfuna boğacağını, meleklerin onları takdir ve himaye için etraflarını saracaklarını müjdeler.2
Minnet ve şükran duyguları içinde Allah’ı zikretmek, şükür ve hamdetmek maksadıyla Onun dinini, kitabını öğrenmek, mütalaa etmek için yapılan dinî sohbet ve zikirlerin ne kadar önemli olduğunu bu iki hadis-i şerif açıkça göstermiyor mu? İnsan yaptığı işin azamet ve ehemmiyetini bilirse ona daha bir zevk ve şevkle sarılır.
Dipnotlar:
1- Müslim, Zikir: 40., 2- İbni Mace, Mukaddime: 17; Tirmizî, İlim: 2.
30.10.2008
E-Posta:
[email protected]
|