Bir dostunuzla bir araya geldiğinizde neler konuşur, ne tür sohbetler edersiniz? Bu sohbetler sizi rahatlatır, sıkıntılarınızı hafifletir veya giderir mi? Yoksa derdinize dert mi katar?
Gerçek dost sevincinize sevinç katan, acınızı paylaşan, derdinize merhem sunan dosttur. Onun için böyle dostlara kavuşmak için can atar, onlarla buluşmayı hasretle arzularsınız.
Hayseme bin Ebî Sebre anlatıyor: “Medine-i Münevvere’ye geldim, ‘Ya Rabbi,’ diye duâ ettim, ‘Karşıma kendisiyle dertleşecebileceğim, sohbet edip kaynaşabileceğim iyi bir kimse çıkar’ diye duâ ettim. Allah da karşıma Ebû Hureyre’yi çıkardı” dedikten sonra, ona bu duâsını hatırlattığını ve onunla buluşmayı nasip ettiğini söyler.
Hayseme bin Ebî Sebre bir Sahabî değil. Tabiîn’den. Cenâb-ı Hak onun halisâne duâsına karşılık Ebû Hureyre gibi bir kimseyi karşısına çıkarıyor. Kimbilir ne kadar sevinmiştir, dünyalar kendinin olmuştur.
Peki, Ebû Hureyre böyle bir buluşma karşısında ne yapmıştır dersiniz? Biz olsaydık neler yapar, neler düşünürdük? Ebû Hureyre’nin verdiği cevap başkalarının Sahabeye yetişemediklerinin ipuçlarından birine işaret ediyor.
Ebû Hureyre (r.a.), “Sen kimlerdensin?” diye sorduğunda Hayseme, Kufeli olduğunu, “Hayrı arayıp bulmak” için Medine’ye geldiğini belirtiyor. Ebû Hureyre Kufe’de bulunan Allah Resûlünün Ashabından bazı Sahabîleri faziletleriyle bir bir sayıp böyle fazilet abidesi insanlar yanlarında bulunurken burada ne aradığını soruyor, diyor ki: “Duâsı kabul olunan Sa’d bin Malik, Allah Resûlünün (asm) abdest suyunu dökecek, takunyalarını taşıyacak kadar yakın olan Abdullah ibni Mes’ud, Allah Resûlünün sırlarını paylaştığı Huzeyfe, bizzat Resûl-i Ekremin lisanıyla Allah’ın kendisini şeytanın şerlerinden koruduğu Hz. Ammar, İncil’i de, Kur’ân’ı da çok iyi bilen Selman-ı Farisî içinizde değil mi? İşte sana hayırlı insanlar! Daha burada ne arıyorsun?”1
Allah Resûlü (asm) ebedî âleme göç etmişti. Talebeleri olan Sahabîler İ’lâ-yı Kelimetullah için dünyanın dört bir yanına yayılmışlardı. Allah Resûlünü (asm) bir gölge gibi takip eden, onun sözlerini kelime kelime öğrenip bize nakleden Ebû Hureyre, şüphesiz ayağına su dökülemeyecek kadar büyük bir Sahabi’ydi. Şüphesiz onun isim ve faziletlerini saydığı Sahabîler de öyleydi. Ama o Allah Resûlünün (asm) seçkin talebelerine bakın ki, kardeşlerini kendilerinden üstün görecek kadar erdemli kimselerdi.
Dipnotlar:
1- Buharî, Fezâil-i Sahabe: 20; Tirmizî, Menakib: 38.
29.10.2008
E-Posta:
[email protected]
|