Risâle-i Nur’un hizmet tarzında, iman ve ihlâstan sonra en büyük esas sebat ve metanettir. Risâle-i Nur hizmetinde, din ve dine hizmet, dünya hayatına basamak yapılmaz. Dolayısıyla Nurcular bir siyasî cereyana dahil ve tâbi olmaz; sadece haklı tarafa yardımcı ve dost olur.
Hizmet ehli, Risâle-i Nur’lara sadâkat, sebat ve metanetle bağlanır; kerâmet ve keşfiyat aramaz. Dünya rahatına ehemmiyet vermez, onu istemez; dünyanın ücret yeri değil, hizmet yeri olduğunu bilir.
Nur Talebesi diğer dindarlarla münakaşaya girmez; sâir âlimlerin eserlerine karşı tavır almaz. Vazifesinin hizmet; neticenin ise Allah’a ait olduğunun; Risâle-i Nur’a hizmetin en birinci vazife olduğunun şuurundadır. Ve Nur Talebesi şer’î meşvereti esas tutar. Desise ve hilelere metanet ve sebatla mukabele eder; adavet (düşmanlık) ve tarafgirlikle ihtilâfa düşmez. 1
Nur Talebelerinin hizmette örnekleri, sahabelerdir. Zira onlar, İslâmiyeti tesis, Kur’ân’ın hükümlerini yaymak için mallarını, canlarını ortaya koydular. 2
Akıl almaz işkencelere göğüs gerdiler.
Nur Talebeleri, İslâmiyete hizmetleri esnâsında, gizli İslâmiyet düşmanı, insafsız, cebbâr zâlimlerin entrikalarıyla mâruz kaldıkları işkencelerden yılmaz; şahıslarını düşünmez, yani şahsî refahlarını İslâmın refah ve saadeti için fedâ eder, sıddîkıyetle sebat ve şiddetli zulme mukavemet eder. Risâle-i Nur’la imân hizmetine bütün varlığını vakfeder. “Gaddar din düşmanlarının” çok defalar tecavüz, taarruzlarına mâruz kalsa da asla şevkini kaybetmez, hizmetlerine devam ederler. Zor şartlar ve sıkıntılar, onlara bir kuvvet kaynağı olur; sadâkat ve teyakkuzla Nur hizmetinde koştururlar.3
Nur Talebesinin hizmeti, külfet ve hizmet makamında nefsini unutmamak, fakat ücret alma ve hizmetin hazzından istifade makamında nefsini unutmak şeklinde tecellî eder.4
İşte bir Nur Talebesi, Kur’ân ve İslâmiyet cephesinden aslâ çekilmeyen, “Ölürsem şehidim, kalırsam Kur’ân’ın hizmetkârıyım” diyen ve yılgınlık hâline düşmeyen sâdık ve ihlâslı, yalnız Allah rızâsı için hizmet eder.5
Nur Talebesi, zühd, takvâ, riyâzet, iktisad ve kanaatle ömür geçirmeye çalışır. Müslümanların refahı ve saadeti için, bütün ömür dakikalarını sırf imân hizmetine vakf ve hasreder. 6 Nur Talebesi, dine hizmette âzamî sebat, âzamî sıdk ve sadâkat ve fedâkârlık, âzamî iktisad ve kanaatin şart olduğunun şuurundadır.7
Ve sonunda Nur Talebesi kendisine şöyle hitap eder: Sen ey riyâkâr nefsim! “Dîne hizmet ettim” diye gururlanma. Hizmetini, ubûdiyetini, geçen nimetlerin şükrünün edası olarak bilmelisin.8
Duâsı da şöyledir: Allahım! Sevdiğin ve râzı olduğun şekilde Kur’ân’ın sırlarını anlamayı nasip eyle. Ona hizmet etmeye bizi muvaffak kıl; ey merhamet edenlerin en merhametlisi! Allahım! Kur’ân-ı Hakîmi indirdiğin zâtın kendisine, bütün âl ve Ashâbına salât ve selâm eyle.9
Ve sık sık şu hakikati hatırlar, hatırlatır: Her ameliniz yazılmıştır. Her hizmetiniz kaydedilmiştir. Hizmetinizin mükâfâtını verecek ve her hayır elinde ve her hayrı yapabilecek bir Zât-ı Zülcelâl sizi celb edip yeraltında muvakkaten durdurur, sonra huzuruna aldırır. Ne mutlu sizlere ki, hizmetinizi ve vazifenizi bitirdiniz. Zahmetiniz bitti; rahata ve rahmete gidiyorsunuz. Hizmet, meşakkat bitti; ücret almaya gidiyorsunuz.10
Dipnotlar:
1- Hizmet Rehberi, Yeni Asya Neşriyat, s. 204, 152, 208 2- Sözler, s. 454. 3- A.g.e., s. 719. 4- A.g.e., s. 439. 5- A.g.e., s. 718. 6- A.g.e., s. 712. 7- A.g.e., s. 706. 8- A.g.e., s. 436. 9- A.g.e., s. 228. 10- Mektubat, s. 221.
01.11.2008
E-Posta:
[email protected] [email protected]
|