Nedense, ‘kılık kıyafet’ dendiğinde akla sadece ‘başörtüsü yasağını uygulamak’ geliyor. Oysa yürürlükteki yönetmeliklere göre uyulması gereken başka kurallar da var.
Elbette maksadımız mevcut kılık kıyafet yönetmeliğini savunmak değil. Dikkat çekmek istediğimiz konu; kuralların bir kısmını görmezden gelenlerin, diğer bir kısım kuralları hem de kanunlara aykırı olarak uygulamak için yarışması. Başörtüsü yasağı; yürürlükteki kanunlara aykırı olarak, yönetmeliklere dayandırılan bir yasak. Yine herkes bilir ki, yönetmelikler kanunlara uymalı; kanunlar yönetmeliklere değil.
Aynı yönetmeliklere göre —çok afedersiniz— ‘oyanmak-boyanmak’ da yasak; ama kimse ‘oyandığı-boyandığı’ için ikaz edilmiyor. ‘Müstehcen’ sayılabilecek kılık-kıyafetler giyerek okula ya da işyerine gitmek de yönetmeliklere göre yasak, ama bu yasaklara da uyan yok. Öyle ki ‘müstehcen’ giyimin iş verimini düşürdüğü ve başka mahzurlara sebep olduğu da hem Türkiye’de hem de dünyada bilinen bir gerçek. Bütün bunlara rağmen başörtüsü yasak, diğer bütün ‘yasak’lar serbest...
Çok daha önemli bir konu var ve nedense bu da dikkatlerden kaçıyor. Kılık-kıyafet denince sadece üniversitelerdeki başörtüsü yasağı akla gelmemeli. Elbette öncelikli olarak, kanunlara aykırı bir şekilde devam eden başörtüsü yasağı sona ermeli. Ama onun yanında başka konuları da tartışabilmeliyiz.
Meselâ, gerek ilköğretim okullarında ve gerekse liselerde devam eden bir uygulama var. İlköğretim okullarında genellikle ‘önlük’ giyilirken, orta öğretimde ise ‘forma’ giyiliyor. Mecburiyet olmamakla beraber bazı okullar kendilerine has ‘önlük’ler diktiriyor ve her öğrencinin bu önlükleri satın almasını istiyor. Liseler de aynı şekilde kendilerine has renk ve modellerde forma ya da takım elbise diktiriyor. İlk bakışta, ‘Ne var bunda?’ denilebilir. Ancak dikkatle bakınca işin içine ‘rant’ girdiği söylenebilir. Bir okulun ‘tavsiye ettiği’ kıyafet pazarda ya da her- hangi bir konfeksiyon dükkânında meselâ 10 YTL ise, aynı ürün okulun ürünlerinin satıldığı ‘dükkân’larda 20 YTL. Peki bu fark nereden kaynaklanıyor? Muhtemelen, elbisenin herhangi bir yerine yapıştırılan “3 kuruşluk” okul armasından! Peki, veli olarak biz bunları ödemeye mecbur muyuz? Niçin aynı kalitede bir elbiseyi ucuza almak mümkün iken, keyfî bir surette fazla para ödeyelim?
Bakınız, geçmiş yıllarda ilköğretim okullarında tek tip siyah önlük giyilir ve bunun değiştirilmesini teklif edenler neredeyse ‘hain’ ilân edilirdi. Aradan yıllar geçti ve kısmî bir serbestlik geldi, siyah önlükler tarihe karıştı. Herkes gördü ki; Türkiye batmadı ve dünya da yıkılmadı. O halde statükoyu korumaya çalışmanın ne anlamı var? Akıl için yol bir olduğuna göre, yanlışta inad etmeye gerek var mı?
Yapılması gereken şu: Hür dünya ülkelerinde olduğu gibi ilkokuldan başlayarak bütün eğitim kurumlarında ‘tek tip’i çağrıştıran kıyafet mecburiyetine son verilmelidir. Çocuklar, günlük, makul kıyafetleriyle okula gidebilmeli. Okul kıyafetleri, okullar için bir ‘rant’ kapısı olmaktan çıkarılmalı. Okulların maddî ihtiyacı varsa, bunlar başka şekilde karşılanmalıdır. Kıyafetleri geçim kapısı yapmak eğitime hiçbir şey kazandırmaz.
Kimse de ‘Serbestlik olursa çocuklar pijamalarıyla okula gider’ diye demagoji yapmasın. Kim, pijamayla sokağa çıkıyor ki okula gitsin?
Meselâ bir okul, kız öğrenciler için özellikle ‘az bulunan bir renkten’ etek kumaşı seçmiş. Etekler de yönetmeliğin aksine ‘kısa kesim’ yapılmış, di-kilmiş. Çünkü bildiğimiz kadarıyla yönetmeliklerde eteklerin ‘diz altı’na kadar inmesi isteniyor. Mevcut etekler ise ‘diz üstü’ sayılabilecek kısalıkta! Aynı kumaşı temin edip, ‘uzun etek’ diktirmek istediğinizde bu imkânı bulamıyorsunuz. Etekleri satan ‘dükkân’lar, “Bu kumaşı metre ile satmıyoruz, top top satıyoruz” diyorlar. Hayda! Bir etek için bir top kumaş mı alınacak?
Türkiye’yi idare edenlerden talebimizi özetleyelim: Başörtüsü yasağı sona ersin. Önlük, forma gibi mecburiyetler kalksın. Kılık-kıyafet okullar için ‘rant’ kapısı olmasın! Lütfen, hem çocukları hem de aileleri rahat bırakın!
01.11.2008
E-Posta:
[email protected]
|