Çok değişik vesilelerle İslâma teslim olanların ortak bir kanaati var: Hal ve hareketler, her zaman ‘sözlü tebliğ’den daha tesirli oluyor.
Amerika’nın Teksas eyaletinde kovboy bir babanın Hıristiyan bir kızı olarak yaşarken İslâmla müşerref olan Najla (Nejla) Tammy İlhan Hanım da bunlardan biri. 18 yıl önce Müslüman olan ve 3 yıl önce Türkiye’ye gelip İstanbul’a yerleşen Nejla Tammy Hanımın dikkatini çeken bir konu da Hadis-i Şeriflerin “her zaman doğru” olması olmuş. Şöyle diyor: “En çok ilgimi çeken Hz. Muhammed’e ait sözlerin hepsinin de doğru olmasıydı. Bir atasözü genel olarak doğrudur, ama bazı durumlar için geçerli değildir. Hadisler öyle değildi, her zaman ve her şartta doğru olan sözlerdi.”
Bazı tesettürlü hanımların da ‘moda ve pahalı kıyafetler’i tercih ettiğine dikkat çeken ve bu durumu yadırgayan Nejla Hanım, “Örtünme biçimleri çok değişik Türkiye’de. Fazla önemsenmiyor sanki. Marka giymeden sokağa çıkmamak gibi bir düşünce, özellikle Müslüman kadınlar için, bence çok tuhaf. Dünyada aç insanlar var” demiş.
“Amerikan rüyası”nın dışardan göründüğü gibi olmadığını da ifade eden Nejla Hanım, bugün yaşanan ekonomik krizi de anlamamıza yardımcı olacak şu tesbiti de yapmış: “Her Amerikalı’nın rahat bir hayat sürdüğünü düşünmek yanlış. Rahat hayat süren insanın da içine bakmak lâzım. Her şey var gibi görünüyor, ama o kadar borç yükü altındasınız ki… Ellerindeki her şey bankanın. Kredi kartları ve faizlerle yaşıyorlar. İç dünyaları çok sıkıntılı… İçki tüketimi çok fazla. İnsanlar ailelerine zaman harcamıyor, yalnızlar. Çocukların yarısından fazlasının anne ve babası birlikte değil.”
Müslüman olmasıyla ilgili olarak “Allah’a şükürler olsun. Çok iyiyim, mutluyum” diyen Nejla Hanımın başka bir Amerika-Türkiye kıyaslaması da şöyle: “Dallas çok daha sakin. Buraya gelince iki şey çok dikkatimi çekti. Birincisi Dallas’ta sokakta kimse yok. Türkiye’de ise sokakta insan olmayan hiçbir zamanı bulamazsınız. İkincisi burada güzel şarkı söyleyen kuşlar yok. Dallas’ta kuşların sesleriyle uyanıyordum… Burada ilk gün martı sesleriyle uyandım. O kadar garip geldi ki. (...) Alışmak epey sürdü.” (Yeni Şafak, Pazar eki, 26 Ekim 2008)
Tesettüre girme ve başörtüsünü takma süreciyle ilgili olarak da konuşan Nejla Hanım şöyle demiş: “Gördüm ki, kültürüme yabancı bir şey değil. Kraliçeler ve ünlü oyuncular özgür olarak dışarıya çıkmak istediklerinde eşarp takıyordu. Kovboy filmlerinde hanımlar uzun elbise giyer ve bone tarzında eşarp takardı. Her ne kadar bırakılmış olsa da sonuçta benim kültürüme ait bir şeydi.”
Tesettürün, özgürlük işaret olduğunu hatırlatan tesbiti bir daha tekrar edelim: “Kraliçeler ve ünlü oyuncular özgür olarak dışarıya çıkmak istediklerinde eşarp takıyordu.”
Müslüman olduktan sonra “Nejla” ismini seçmesinin hikâyesi de dikkat çekici: “(Müslüman olduğum için) Annem bana ‘Sen kör oldun. Gerçeği göremiyorsun. Bu Türk çocuğu sevdin diye Müslümanlığı kabul ediyorsun’ dedi. Tersine gözlerim açık. Bu yüzden de daha geniş gören anlamına gelen ‘Nejla’ ismini seçtim. Çünkü geniş görebilen gözden içeri daha fazla ışık girer.”
İnşallah ‘Nejla’ hanımların sayısı her geçen gün artacak...
28.10.2008
E-Posta:
[email protected]
|