Şanlıurfa Birecik’ten Ümral Duman: “Cinlere kendi içerisinden peygamberler gelmiş midir? Bu konuyla ilgili bir bilgi var mıdır?”
Cinlere kendi içlerinden peygamber gelmemiştir. Çünkü insanın yeryüzünün halifesi 1 sıfatı ile yaratılmış olması dolayısıyla, cinler insanlara tâbî olmuşlar, insandan gelen peygamberlere uymakla yükümlü kılınmışlardır.
Cinler kendi yaratılış özellikleri gereği diledikleri takdirde insanlarla iletişime geçebilmektedirler. Kaldı ki söz konusu bir peygambere ulaşmak olduğunda; cinlerden her isteyenin, insanların kâfir, müşrik ve münafıklarından çok daha önce ve derhal o peygambere ulaşıp ondan ders almasında cinler açısından hiçbir zorluk yoktur.
Nitekim Kur’ân’da yer yer kimi peygamberlerin, meselâ Süleyman Aleyhisselâmın cinlerle zaman zaman kurduğu muhtelif iletişimlere rastlıyoruz: “Süleyman’ın, cinlerden, insanlardan ve kuşlardan meydana gelen orduları onun önünde toplandı. Hep birlikte düzenli olarak sevk ediliyorlardı.” 2
Sebe Sûresi âyetleri de şöyle bildiriyor: “Süleyman’ın emrine de, sabah esişi bir ay, akşam esişi de bir ay(lık yol) olan rüzgârı verdik. Erimiş bakır ocağını da ona sel gibi akıttık. Cinlerden de Rabbinin izniyle onun önünde çalışanlar vardı. İçlerinden kim bizim emrimizden çıkarsa, ona alevli ateş azabını tattırırız. Cinler, Süleyman için dilediği biçimde kaleler, heykeller, havuz gibi çanaklar ve sabit kazanlar yapıyorlardı. Ey Davûd ailesi, şükredin! Kullarımdan şükredenler pek azdır. Süleyman’ın ölümüne hükmettiğimiz zaman, onun ölümünü onlara ancak değneğini yemekte olan bir kurt gösterdi. Süleyman’ın cesedi yıkılınca cinler anladılar ki, eğer gaybı bilmiş olsalardı aşağılayıcı azap içinde kalmamış olacaklardı.” 3
Peygamber Efendimize (asm) defalarca cinlerden gruplar gelirler, Müslüman olurlar ve giderlerdi. Bunu Kur’ân şöyle bildiriyor: “Hani Kur’ân’ı dinlemek üzere cinlerden bir grubu sana yöneltmiştik. Onlar, onun huzuruna gelince birbirlerine, ‘Susun!’ dediler. Kur’ân’ın okunması bitince de uyarıcı olarak kavimlerine döndüler.” 4 Bir diğer âyet şöyledir: “(Ey Muhammed!) De ki: ‘Bana cinlerden bir topluluğun (Kur’ân’ı) dinleyip şöyle dedikleri vahyedildi: ‘Şüphesiz biz doğruya ileten hayranlık verici bir Kur’ân dinledik de ona inandık. Artık, Rabbimize hiç kimseyi asla ortak koşmayacağız.’” 5 Şu âyette de cinlerin Peygamber Efendimizi (asm) nasıl hulus-u kalple dinlediklerini anlamamız zor değildir: “Allah’ın kulu (Hz. Peygamber) kalkmış O’na duâ ederken, neredeyse (cinler) onun etrafında keçe gibi birbirlerine geçeceklerdi.” 6
Sinan Tekin: “İnsanlara Peygamberimizin isimleri, Kur’ân-ı Kerim’den isimler veriliyor. Sonra bu isimlerin yazıldığı kâğıtlar yerlerde geziyor ve insanlar bunları çöpe atıyor, üstüne basıyor. Bu doğru bir şey mi?”
Hüsn-ü zan yapma imkânı varken sû-i zan yapmaya ve niyetinizin sıhhatini bozmaya gerek yoktur. Niyetinizi bozmayın ve sahih tutun. Yerde bir peygamber ismi gördüğünüzde onun kasıtlı olarak ve saygısızlık amacıyla oraya atıldığını düşünmeyin. Hüsn-ü zan yürütün. Yerin de Allah’ın mülkü olduğunu düşünün. Bu konuda uyarabileceğiniz birisine rastlarsanız tabiî ki uyarın. Yerden kaldırma imkânınız varsa şüphesiz kaldırın. Bu imkânlara sahip olmadığınızda, en azından hüsn-ü zan yürütün.
Gül Hanım: “Çocukları namaza alıştırırken nelere dikkat etmeliyiz ve nasıl bir yol izlemeliyiz? Ödül vererek yaptırmak ileride bir sorun teşkil eder mi?”
Çocuklarımıza iyi örnek olmak, onları ibadete ve namaza alıştırmanın en fıtrî yoludur. Önce kendimiz yapmalıyız. Çocuklarımız bizde gördükçe yapmak isteyeceklerdir. Eğer bizim noksanlarımız varsa, önce kendi noksanlarımızı gidermemiz gerekir.
Diğer yandan onları teşvik etmek, onlara namazı sevdirmek, niçin namaz kıldığımızı akılları seviyesince anlatmak, sorularına elimizden geldiği kadar mantıklı cevap vermek, onları kendimize muhatap almak, hataları olduğunda bağışlayıcı olmak, onları küçümsememek, sorularını önemsemek, onlarla iyi iletişim kurmak onlara namazı ve ibadetleri sevdirmenin en etkin yollarından. Peygamber Efendimiz’in (asm) bildirdiği gibi, “Müjdeleyici olmak, nefret ettirici olmamak, kolaylaştırıcı olmak, zorlaştırıcı olmamak” önemli bir tebliğ metodu. Çocuklarımızla ilgili olarak bu metodu ihmal etmeyelim.
Bazen ödül teşvik edici olabilir, fakat her defasında ödül vermek sağlıklı olmaz. İbadet için maksat olarak Allah rızasını göstermek lâzım.
Dipnotlar:
1- Bakara Sûresi: 30; Enam Sûresi: 165; Neml Sûresi: 62; Fatır Sûresi: 39; 2- Neml Sûresi: 17, 3- Sebe Sûresi: 12, 13, 14, 4- Ahkaf Sûresi: 29, 5- Cin Sûresi: 1, 2, 6- Cin Sûresi: 19
28.10.2008
E-Posta:
[email protected]
|