Tarihin aynasında başkalarına bakmaktan kendine bakmaya vakit bulamayanlar, daima karanlıkta kalmaya mahkûmdurlar. Yunan filozoflarının fikirlerini, Yunan ve Rus tarihlerini, genelde Avrupa tarihlerini adı gibi ezberleyecek kadar öğrenen bir milletin ahfadıyız…
Tarihin yazılışında kendi askerine, kendi milletine, kendi tarihine en çok küfreden, en fazla iftira eden para ve haysiyetsizlik esiri olmuş yazar bozuntularının mahkûmuyuz…
İorga, Hammer, Gibsion, Carl Brockelman gibi Batılı tarihçilerin, iftira ve yalanlarının yanında Arap milliyetçisi ve Osmanlı düşmanı Abdurrahman Kevakibi gibi Şarklı tarihçiler de bizdeki hayranları ve dalkavukları sayesinde şu Müslüman ve münevver milletin tarihine, inanç ve iman umdeleriyle yaptıklarını, gerçekleştirdiklerini inkâr ve yok sayarak saldırmaya tabir-i diğer ile kusmaya devam ediyorlar… Çünkü bunların karşısında ne tüccar tarihçi, küçük ve güdük Profesörleri, ne sadece isimden ve bale-operalardan-festivallerden ibaret olan Kültür Bakanlığının ne de devletin maalesef hiçbir çalışma yapmadıkları, bihaber gibi davrandıkları gayet aşikâr bir şekilde görülüyor ki…
Türk Tarih Kurumunun yayınladığı Brockelman’ın “İslâm Ulusları ve Devletleri Tarihi”nde yer alan sultan II. Mehmed Fatih hakkında yazılan ve yayımlanan akıl almaz iftira ve yalanlar; Kardak yayınlarının neşrettiği ‘Fatih’ isimli taraflı kitapla, yalan ve yanlışta, iftirada yarışmaktadır… Ve bu kitaplar İstanbul’un orta yerinde sahaflarda serbestçe, bolca satılmaktadır… İçişleri, Dışişleri, Kültür ve Devlet bakanlıklarıyla; üniversiteler bu memlekette, zamanın behrinde Sultan II. Mehmed Fatih’in bir devlet anlamında; alarak ve düzenleyerek bu millete miras bıraktığı TÜRKİYE’DE yok galiba… Meydan boş ve meydancı sarhoş her halde…
İbret ve ders alınacak tarih yazdırılmıyor, yazılmıyorsa ve bir milletin, devletin varlığı noktasında en çok ihtiyaç duyulan ve lâzım olan gerçek ve hakikatlı tarih tam olarak anlatılamıyorsa devlet ve devletin düşmanlarınca bu millete çok büyük bir yanlışlık ve hainlik yapılıyor… Bunları yapanlar orta yerde iken, bunlardan kimsenin hesap sormaması doğrusu çok üzücü…
‘Hakikî vukuatı kaydeden tarih hakikate en doğru şahittir’ eğer hakikî ve hakikatlı tarihimiz yazılabilirse İnşaallah…
14.11.2008
E-Posta:
[email protected]
|