Her sonucun bir sebebi var
Haftada, 1000’i aşkın gençle görüşüyorum. Uygun donanınım olmaksızın, onlara ulaşmak zor. Her biri, bir hikâyenin kahramanı. Gençliği kazanmak, bir rastlantı değil. Her kazanım bir takım esaslar, her kayıp da ihmaller içeriyor. Her sonucun bir sebebi mutlaka var.
Gençlik, soran ve sorgulanan bir dönem. Gençlerle gençleşiyor insan.
Bana bir soru sorar mısınız?
Gençlerle bir eğitim saatinin sonundayız. Aniden, onlara dönüyorum ve ‘Arkadaşlar! Bir cümlelik bir kâğıt çıkarın. Çok önemli bir yazışma yapacağız. Sizden, orijinal, konusu serbest, beni çalıştıracak, bir soru istiyorum. En güzel soru mükâfatlı.’ diyorum. Herkes şaşkın. Şaşkınlık, sonra arayışa dönüştü. Ve arayış sessizliğe…
Muhteşem bir soru aranıyor!
İnsanın sorusu,
yaşadıklarındandır
Herkes pür dikkat düşünüyor. Zihinler çok yoğun bir koşuşturmaca içerisinde. Memleketine, sevdiğine, derdine, neşesine gidenler hemen yoruldu.
Ben de, arayışın davranışa dönüşümünü izliyorum. Başlarını sağa sola sallayanlar, gözlerini avuç içleriyle kapatanlar, dalıp gidenler hepsi muhteşem soruyu aramanın yansımaları.
Arayış, yavaş yavaş kalemleri işletmeye başladı. Herkes, soru sormanın kolay olmadığını anlıyordu. İnsanlar, sorusu kadardı.
Sorularla baş başa kaldım
Yazma faaliyeti bittiğinde, yüzlerce soruyla baş başa kaldım. Ne var ki, bunu ben istemiştim. Tabiî soru arayışı, gençleri yormuştu. Faaliyet kimini neşelendirmiş, kimini de kaygılandırmıştı. Gençlerden biri, kulağıma eğildi ve; ‘Keşke bu faaliyeti hiç yapmasaydınız’ dedi. Ben de, ‘Gerçeklerden kaçamazsın’ dedim.
Soru arayışı onu sarsmıştı. Soru, sadece soru olarak kalmıyordu.
Sorular, içinde pek çok gerçekleri taşıyordu.
Her şey soruyla başlayıp,
soruyla bitiyor
‘Soru’ deyip geçmemeli; sorular, sadece bir sorudan ibaret değiller, içinde çok şeyler var onların, içinde cevap taşıyorlar.
Evet, insanı tanımanın güzel yollarından birisi de, ondan bir soru almaktır.
Gençlerden gelen bu yüzlerce ‘soru’, yüzlerce ‘sorun’ içeriyordu.
‘Neden, soru istiyorsunuz?’, ‘Ben neden soru soramıyorum?’, “Sormak istediklerimi neden soramıyorum?’, ’Nereden beslendiğinizi merak ediyorum?’, “Sorumu size verirsem, gündemimi vermiş olmaz mıyım?’, ‘Soru, cevaba ulaşmanın vesilesi mi yoksa?” gibi yüzlerce dikkat çekici soru vardı kâğıtlarda.
Sorular, geçmişten, gelecekten, gündemden oluşuyor. Her türden soru var, tıpkı insan sayısı kadar; çok ciddî, gayr-i ciddî, suya sabuna dokunmayan, taşı gediğine koyan… her türden var.
Her şey soruyla başlıyor, soruyla bitiyor. Sorusu olmayanlar, sorunlu.
Nitekim bütün buluşlar, ciddî soruların sonundadır.
Sorusu olmayanın,
bulacağı bir şeyi yoktur
Her ‘neden’, bir sonuca; her ‘nasıl’, bir arayışa taşıyor insanı.
Soru, insanın düşünce haritasını ortaya koyuyor.
Her insan sorusunun bulunduğu yerdedir.
İnsan, sorularda bulur kendini
Haftanın sonuna geldiğimde bini aşkın soru içerisindeydim. Sorular şaşkına çevirmişti beni. Çalışmam gereken çok soru olduğunu anlıyordum.
Soruların zenginliği, çeşitliliği, renkliliği ve muhtevası, beni soruları daha ciddî ele almaya itti. Her sorunun, bir çalışma konusu olduğunu anlıyordum.
“İnsan necidir? Nereden gelip, nereye gidiyor?” soruları, insanlık tarihi kadar eski. Bu sorular tarih boyunca değişik cevaplar buldu, ama cevap bitmedi.
Soruyla, sorguyla Rabbini buluyor insan. Yaratıcı da, ‘Ben sizin Rabbiniz değil miyim?’ diye, soruyla, Kendisine ulaşılmasını murad ediyor.
İbrahim (as) gibi, doğru soru ve sorgu Yaratıcıya ulaştırır kulu.
Soruya, bir soru
daha sorulmalıdır
Soru, niteliğiyle anlamlıdır. Her soru hakikate götürmez insanı. Burada niyet ve nazar, belirleyicidir. Yani sathi, tebei, derinliği olmayan, yüzeysel bakışlar ve niyetlerle sorulan sorular, bazen insanı batıla ve dalâ,3lete taşır. Onun için soru karşısında alınan her cevaba, bir soru daha sorulmalıdır.
Sorular, böylece geliştiriyor, eğitiyor insanı. Sorusu arttıkça, arayışı artar insanın. Arayışı artınca da, kitaplara olan yakınlığı.. Zaten insanı kitaplara götürmeyen, sarsmayan soru, etkisizdir. Soru, kitaplardan doğup gelir. Kitaplar, sorulara verdiği cevapla anlamlıdır.
Hasılı, kitaplar hayatta; hayat, kitaplardadır. Her soru, kitaplara adrestir.
08.11.2008
E-Posta:
[email protected]
|