"Gerçekten" haber verir 02 Kasım 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Hüseyin GÜLTEKİN

Başkalarına nokta-i istinad olmak



Eğer birileri sizi örnek bir kişi, iyi bir rehber bilip arkanızdan gelmeyi gâye edinmiş ise, sizin ona lâyık bir hâl ve tavır içinde bulunmanız lâzım. Çevrenizdeki insanlar sizi numune-i imtisâl bilip, her yönünüzle mükemmel bir insan olarak görüyor ve size o gözle bakıp öylece değerlendiriyorsa, sizde bu özellikler ve güzellikler yoksa dahi, o insanların hüsn-ü zanlarına lâyık olmanın çabasında olmalısınız.

Hele bir de çevrenizdeki insanlar, doğru ile yanlışı, çirkin ile güzeli birbirinden ayırt edemeyecek seviyede olan insanlar ise ve bu insanlar sizin hâl ve hareketlerinizi, söz ve davranışlarınızı hiçbir mihenge vurmadan, hiçbir ölçüye tabi tutmadan olduğu gibi kabullenip taklit ediyorlarsa, işte bu durumda sizin sorumluluğunuz ve mes’uliyetiniz daha bir önem kazanır ve siz bütün yaşantınızda çok daha dikkatli ve titiz olmak durumundasınızdır.

Hele bir de herhangi bir cemaate, gruba mensubiyetiniz varsa, kudsî bir dâvâyı gaye edinen bir cemaatin müntesibiyseniz ve çevrenizdeki insanlar sizi o şekilde tanıyıp, size o gözle bakıyorsa; işte o zaman hâl ve hareketlerinize, söz ve davranışlarınıza çok daha dikkat etmek durumundasınız.

Mensubu bulunduğunuz câima, öyle sıradan bir grubun ötesinde iman ve Kur’ân hizmetini dâvâ edinmiş ise, bu hizmetinde de yalnız ve yalnız rıza-i İlâhiyi esas almışsa, ihlâsı, uhuvveti, sadakati, metaneti prensip edinmişse ve bu cemaatin müntesipleri dinî yaşantılarında tavizsiz bir duruş sergiliyorlarsa, tevazuda, mahviyette, takvalarında, faziletlerinde hep numune-i imtisâl olmuşlarsa, böyle bir camianın ferdi olduğunuz için hem şükretmelisiniz, hem de bu özelliklere ve güzelliklere her yerde ayna olabilmenin gayretinde olmalısınız.

Böyle bir mevkide, böyle bir konumda olan her insan artık kendisinden öteye, mensubu bulunduğu cemaatini düşünmeli, her zaman ve her zeminde onun şerefli bir temsilcisi olduğunun şuuruyla hareket etmeli; camiasına ve cemaatine nakise getirecek, onu gölgeleyecek hâl ve hareketlerden kaçınmalı, bilhassa tesanüdü, birlik ve beraberliği haleldâr edecek hâl ve fiillerden uzak durmalı, bilâkis her halükârda tesanüdü kuvvetlendirecek bir duruş sergilemenin gayretinde olmalı. Bu meyanda haklı dahi olsa, cemaatin birliğini zedeleyici davranışlardan uzak durmalı, gerektiğinde şahsî haklarından feragat etmeyi göze alabilmeli.

Bu meyanda Bediüzzaman’ın şu tavsiyelerine kulak verelim:

“Sizin tesanüdünüze benim ziyade ehemmiyet verdiğimin sebebi, yalnız bize ve Risâle-i Nur’a menfaati için değil, belki tahkikî imanın dairesinde olmayan ve nokta-i istinada ve sarsılmayan bir cemaatin kat'î buldukları bir hakikate dayanmaya pekçok muhtaç bulunan avâm-ı ehl-i iman için dalâlet cereyanlarına karşı yılmaz, çekilmez, bozulmaz, aldatmaz bir merci, bir mürşid, bir hüccet olmak cihetiyle, sizin kuvvetli tesanüdünüzü gören kanaat eder ki, bir hakikat var, hiçbir şeye feda edilmez, ehl-i dalâlete başını eğmez, mağlûp olmaz diye kuvve-i mâneviyesi ve imanı kuvvet bulur, ehl-i dünyaya ve sefahete iltihaktan kurtulur.” (Şuâlar, s. 284)

Görüldüğü gibi, iman ve Kur’ân dâvâsını gaye edinen insanların daha başka mükellefiyetleri de var. Onlar sâir insanların hal ve durumlarından da sorumlu. Bilhassa inancı, itikadı zayıf ehl-i dine kuvvetli bir dayanak, sağlam bir nokta-i istinad olmak vazifesi de bu hizmet erbabının omuzunda.

Bediüzzaman, hizmet erbabının bu önemli yükümlülüklerini bihakkın yerine getirebilmenin ilk şartı olarak da “tesanüde” dikkatlerimizi çekiyor. Arzu edilen tesanüd, yani birbirine istinad noktası olmak, dayanışma içinde olmak, birlik beraberlik içinde olmak gibi hâller olmadan, beklenilen hizmeti sergilemek mümkün olmadığı gibi başkalarına nokta-i istinad da olunamaz.

02.11.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (02.11.2008) - Başkalarına nokta-i istinad olmak

  (30.10.2008) - Kudsî dâvâmızın hatırı için

  (19.10.2008) - Bu hâle nasıl geldik?

  (12.10.2008) - Evlilikte sevgi ve hoşgörünün rolü

  (05.10.2008) - Böyle “kentsel dönüşüm” olur mu?

  (28.09.2008) - Hastalık ve ölümü gülerek karşılamak

 
Ufo ısıtıcılar, infrared ısıtıcı, kumtel ısıtıcılar.
GAZETE 1.SAYFA

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  H. Hüseyin KEMAL

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır