Bahsettiğimiz bombalar atom bombası gibi gürültü çıkarmıyor, ama daha yıkıcı ve bir o kadar da tahrip edici. ‘Haberler’den şikâyet etmek istiyorum, dolayısı ile de televizyonlardan...
Geçen gün gazetelerde yer alan bir haberde, eşinden boşanmaya karar veren ünlü şarkıcı Madonna’nın; çocuklarını görebilmesi için kocasına sunduğu ‘şart’lar dikkatimi çekti. Madonna’nın eşine gönderdiği ve uymaması halinde çocuklarını bir daha göstermeyeceğini söylediği 12 kuraldan bazıları şöyle:
nÇocuklar gazete, dergi okumayacak. TV, DVD izlemeyecek. nSebze ve meyveler organik olacak. Fast food yenmeyecek. nElleri sık sık anti-bakteriyel temizleme jeliyle silinecek. nAhlâkî ve dinî açıdan sakıncalı oyuncaklar alınmayacak. n(Babaları) hiçbir şekilde boşanma ile ilgili konuşmayacak. (Vatan, 12 Kasım 2008)
Şarkıcı Madonna’nın şart koştuğu ‘kural’lar içinde en dikkat çekici olan; çocuklarını ‘medya’dan uzak tutmak istemesi olsa gerek. Aynı şekilde ahlâkî ve dinî yönden sakıncalı oyuncakların alınmaması şeklindeki şart da dikkat çekici.
Elbette onların ahlâkî ve dinî şartlardan anladıkları ile bizim anladıklarımız birbirine uymayabilir. Fakat çocukların TV’lerden uzak tutulması noktasında anlaşabiliriz. Madonna, başka zaman ve zeminlerde de çocuklarını TV’lerden uzak tuttuğunu ifade etmişti. Mevcut hâliyle, kendisini ve çocuklarını TV’lerden (ve benzeri vasıtalardan) uzak tutanlar kazanır. Bunu başarabilen herkes; hem kendisini hem de çocuklarını ve ailesini büyük bir belâdan, musibetten ve ‘bomba’dan korumuş olur.
Mevlâya şükürler olsun ki, evde TV izlemiyoruz. Dolayısı ile ‘haberler’ adı altındaki ‘bombardıman’lara da maruz kalmıyoruz. Ara sıra gittiğimiz misafirlikte ‘haberler’i izlemek mecburiyetinde kalınca, milletin çektiği eza ve cefayı anlayabiliyorum. Şahsen, haber adı altında yapılan yayınları ‘haber’ kabul etmenin bile mümkün olmadığını düşünüyorum.
Elbette her işte olduğu gibi bu konuda da doğru dürüst iş yapanlar var. Ama büyük çoğunluk, haber adı altında insanların kafasını karıştırıp, ruh dünyalarını bombalıyor. Onlarca defa tekrarlanan anlamsız ve değersiz haberlerle insanlara asıl meseleler unutturuluyor. Nerede bir kötülük varsa onlar ‘manşet’ oluyor ve güya kötüleri eleştirirken, bir yönüyle de reklâmlarını yapmış oluyorlar. Hemen her gün tekrarlanan tecavüz, adam öldürme, bıçaklama, kapkaç, yolsuzluk gibi haberlerle insanların maneviyâtı sarsılıyor. “Dünyayı kötüler istilâ etti” dedirten bu haberlerin acaba ‘çare’ anlamında bir faydası oluyor mu?
Şundan emin olmak lâzım: TV izlemeyen ve bu haberleri dinlemeyenler hiç bir şey kaçırmış ve kaybetmiş olmazlar. Aynı şekilde, merakla izleyen ve takip edenler de hiç bir şey kazanmış olmaz. Aksine aklını ve şuurunu dağıtma ve kaybetme ihtimali var.
Cemiyetin bu konuda da ciddî ikaza ihtiyacı var. Hep beraber bu âfete karşı tedbir alalım.
15.11.2008
E-Posta:
[email protected]
|