Dünyanın merakla takip ettiği bir seçim neticelendi ve bu neticeye göre Barack Obama Amerika Birleşik Devletlerinin 44. başkanlığına seçildi. Obama’nın ABD Başkanlığına seçilmesi pek çok ‘ilk’i içinde barındırıyor. Başlangıçta ‘siyah’ olması onun için bir engel olarak görülüyordu, ama zamanla bu durum bile lehine döndü.
Elbette bu konuda önümüzdeki günlerde daha çok tartışmalar yapılacak. Ama ortada bir vak’a var: Düne kadar hiç bir ‘hak’ tanınmayan ‘siyah tenli’ insanlardan bir temsilci, “Beyaz Saray”a başkan oldu. Bu durum, demokrasinin güzelliğini göstermekle birlikte, dünyanın müsbet yönde gelişip değiştiğinin de delili.
Obama’nın seçilebileceği aylar öncesinden tahmin edilmişti. Fakat son anda araya ‘birileri’nin girip, neticeyi değiştirmesinden de korkuluyordu. Geçmiş yıllarda Bush, ‘hile’ ile seçim kazanmış, bu nedenle de dünya tedirgin olmuştu. Hatta seçimler öncesi Obama’ya suikast yapılabileceğinden de korkuluyordu.
Yine, seçimler öncesi ortaya atılan iddialar ve buna karşı verilen cevaplar demokrasinin güzelliğini de göstermişti. Obama’ya itiraz eden cumhuriyetçiler, onun Müslüman olabileceğini ileri sürüyorlardı. Onlara göre bir Müslümanın ABD başkanı olması mümkün değildi. Elbette Obama’nın Müslüman olması bizi sadece sevindirir, ama açıklanan bilgilere göre böyle bir durum yok. Bugün için böyle, ama bu durum yarın bir gün Müslüman bir liderin ABD’ye başkan olamayacağı anlamına da gelmez.
Nitekim, Avusturyalı bir siyasetçi, Obama’nın ABD başkanı olmasını “Türkiye doğumlu bir siyasetçinin Avusturya’ya başkan olması”na benzetiyor. Elbette buradaki “Türkiyeli” tarifi “Müslüman” anlamında olsa gerek. Hatırlanacağı üzere Avusturya’da, Türkiye’nin Avrupa Birliği üyesi olmasına da karşı çıkan siyasetçiler var ve bunlardan biri geçtiğimiz günlerde trafik kazasında hayatını kaybetti...
Tabiî ki gelecek günlerin neler getireceğini bugünden söylemek zor. Ama Obama’nın seçilmesinin Türkiye’nin de menfaatine olduğu ifade ediliyor. İnşallah ABD başkanlığına gelen, ‘giden’i aratmaz.
“Zenginin malı fakirin çenesini yorar” misali, ABD seçimleri de bütün dünyayı meşgul etti. Seçimler Türkiye’deki televizyonlardan da ‘canlı’ yayınlandı ve yoğun ilgi gördü. Ülkemizdeki bazı kesimler, bu seçime Amerikalılardan daha fazla ilgi gösterdi dense yeridir. Nihayetinde Amerika vatandaşlarının dediği oldu ve uzak ihtimal olarak görülen bir ‘siyah’ın başkan seçilmesi gerçekleşti.
“Milletin dediğinin olması” anlamında bir değişimin Türkiye’de de olması lâzım. Gerçi bizde de seçimler oluyor, ama seçimlerden sonra, verilen sözler unutuluyor. Seçim meydanlarındaki siyasetçiyle, meclis kürsüsünde ya da ‘başbakanlık’ koltuğundaki siyasetçi arasında dağlar kadar fark görülüyor.
Bunun sebebi, bazılarının ‘kırmızı kitap’ dediği ‘görünmez kurallar’ mıdır? Eğer öyle ise, siyasetçiler önce o ‘kırmızı kitap’ı değiştirmeye talip olmalı ve mutlaka ‘beyaz sayfa’ açmalıdırlar.
Milletle bütünleşerek ‘beyaz sayfa’ açamayan bir siyasetçinin Türkiye’nin dertlerine çare bulup çözüm üretmesi imkân haricinde. Bu anlamda bize de ezber bozan, cesur ve dürüst siyasetçiler lazım...
06.11.2008
E-Posta:
[email protected]
|