umhuriyet ve demokrasilerde çoğulculuk hâkimdir. Kişiler hukuklarına sahip çıkmakla kalmaz, başkalarının hukuklarını da kendi hukukları gibi savunmasını da bilirler.
Bencilliği semtine yaklaştırmayan, nemelâzımcılıktan uzak demokrat bir insan diğergamlığıyla, kendisini olduğu kadar başkalarını da düşünmekle yükümlü görür kendini. Birlikte yaşamanın, yekvücut olmanın gereğidir bu.
İslâm da bizden bunu istemez mi? Müslüman kendi hukuku kadar diğer bir Müslüman kardeşinin hukukunu da korumakla mükelleftir. Kendisine yapılmasını istemediği birşeyi başkalarına da yapmaz. Sevinci de, acıyı da paylaşmasını bilir. Çünkü Allah Resûlü (asm), inananları böyle eğitir. Buyururlar ki:
“Müslüman Müslümanın kardeşidir. Ona haksızlık yapmaz. Onu yardımsız bırakmaz, ona hakaret etmez. [Üç defa kalbine işaret ederek] işte takva buradadır. Din kardeşine hakaret etmek, kötülük olarak Müslümana yeter.”1
Bunu söylemekle kalmaz Allah Resûlü (asm). Bizzat Ashabının hukukunu da muhafaza eder. Bir örneği: Birgün Allah Resûlü (asm) namaza başlarlarken, ashabını kontrol etmiş, birini görememiş, “Malik bin Dühşüm nerede?” diye sormuş. Oradakilerden birinin, “O Allah’ı ve Resûlünü (asm) sevmeyen bir münafıktır” dediğini duyunca rahatsız olmuş, “Öyle deme!” buyurmuştu. Görmüyor musun ki o Allah rızasını isteyerek ‘Lâ ilâhe illallah’ diyor. Allah, rızasını isteyerek ‘Lâ ilâhe illallah’ diyen kimseye ise Cehennemi haram kılmıştır.”3
Resûlullah’tan (asm) ders alan Sahabe de gördüğü bir haksızlık karşısında sessiz kalmaz, onu önlemeye çalışır, kardeşini müdafaa eder. Allah Resûlü (asm) Tebuk Seferi esnasında sefere katılamayan Ka’b bin Malik’i sorduğunda, içlerinden biri, “Cübbesine, endamına bakıp gururlanması onu yola çıkmaktan alıkoydu” demiş, buna tahammül edemeyen Muaz bin Cebel, “Ne kötü söyledin!” diye müdahale etmiş ve Efendimize (asm) dönerek de, “Vallâhi ya Resûlallah, Ka’b hakkında iyilikten başka birşey bilmiyoruz” diye mü’min kardeşini savunmuştu. Bunun üzerine Allah Resûlü de (asm) makul karşılayarak tasdik etmişti.3 Böyle bir davranış Resûlullah’ın (asm) gözünde, “Kim bir mü’min kardeşinin aleyhinde konuşulduğunda onun şeref ve namusunu savunursa, Allah da Kıyamet günü onu Cehennem ateşinden korur”4 buyuracak kadar önemliydi.
Demek mü’min, kendi hukukunu olduğu kadar mü’min kardeşinin hukukunu da savunmakla yükümlüdür.
Dipnotlar:
1- Buharî Edeb: 57; Müslim, Birr: 32; Ebû Davud, Edeb: 47; Tirmizî, Birr: 27.
2- Riyazü’s-Salihîn, 3:114 (Hadis no: 1558; Buharî ve Müslim’den.)
3- A.g.e., 3:115 (Hadis no: 1559; Buharî ve Müslim’den.)
4- Tirmizî, Birr: 230, Müsned, 6:449.
06.11.2008
E-Posta:
[email protected]
|