Bir toplum düşünün! Sevgide, saygıda, şefkatte, yardımlaşmada, dayanışmada; acıyı, tatlıyı, sevinci, tasayı paylaşmada tek vücut olmuşlar. Birbirlerinin gören gözü, işiten kulağı, düşünen aklı, tutan eli, yürüyen ayağı hâline gelmişler.
Ayakları altına karpuz kabuğu koyan; rahatını, keyfini başkalarının zararında arayan insanların türediği günümüz toplumlarında bahsi tatlı gelen böyle bir toplumu hayal etmek bile mümkün değil.
Peki, böylesine kenetleşmiş bir toplum mümkün müdür? Örneği görülmüş müdür?
Elbette mümkün ve vakidir.
Sevgili Peygamberimiz (asm), “Mü’minler birbirlerini sevmek, birbirlerine şefkat etmek ve iyilik yapmakta tek vücut gibidirler. O vücudun herhangi bir uzvu hastalanırsa, diğer uzuvlar da hastalığın acısını duyar, ateşini hisseder, uykusuz kalırlar.”1 “Hiçbiriniz, kendisi için istediğini, din kardeşi için de arzu etmedikçe tam iman etmiş olmaz”2 gibi hadisi şerifleriyle böyle bir toplumu hedefliyor ve bu maksadını yirmi üç sene gibi kısa bir zamanda, hem de ideal mânâda, emsali görülmedik ve görülmeyecek bir tarzda gerçekleştiriyordu.
İşte bunun ispatlarından birisi! Bir âyette Kur’ân böylesine fedakâr ve feragat sahibi kahraman insanları şöyle anlatıyor:
“Daha önce Medine’yi yurt edinmiş ve imanı kalblerinde yerleştirmiş olanlara gelince: Onlar, kendi yurtlarına hicret eden din kardeşlerini severler, onlara verilen şeyden dolayı gönüllerinde bir kıskançlık duymazlar ve kendileri ihtiyaç içinde olsalar bile onları kendi nefislerine tercih ederler. Kim nefsinin ihtiraslarından korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerin tâ kendisidir.”3
Bu İlâhî övgüye mazhar olan, Mekke’den Medineye hicret eden Muhacir denilen Müslümanlara destek elini uzatan yardımcılar anlamındaki Ensardı.
Ensar neler yapmıştı da böylesine Kur’ân’ın övgüsüne mazhar olmuştu? Bunun üzerinde de inşaallah bir sonraki makalemizde duralım.
Dipnotlar:
1 Buharî, Edeb: 37; Müslim, Birr: 66.
2 Buharî, İman: 13; Müslim, İman: 71; Neseî, İman: 33.
3 Haşir Sûresi: 9.
31.10.2008
E-Posta:
[email protected]
|